Tarih: 09.11.2025 18:20

Dervişoğlu’ndan Andımız müdahalesine tepki

Facebook Twitter Linked-in

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, İzmir'in Buca ilçesindeki bir okulda Andımızı okumak isteyen öğrencilere müdürün yaptığı müdahaleye tepki gösterdi.

Dervişoğlu, "Bu hükümet Andımızı kaldırdı ama Danıştay bir karar vererek Andımızın kaldırılması kararını iptal etti. Dolayısıyla Andımız her yerde okunabilir. 10 Kasım'ın arifesinde buna hiç kimse müdahale edemez. Okul müdürünü kınamakla yetinmeyeceğim.

Andımız kaldırıldığında 'Andımızı, Tayyip Erdoğan'ın evinin önünde okutturmazsam namerdim' diyen adam gibi de söylemeyeceğim. Ama siz beni tanıyorsunuz, verdiğim her sözün arkasında dururum. Allah iktidar olmayı nasip ederse, İstiklal Marşı ve Andımızı onun kapısının önünde okutmak boynumun borcu olsun." dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin İzmir İl Kongresi'nde konuştu.

Kocaeli Valiliği'nin 10 Kasım'da "Atatürk'e mevlit" kararından sonra bazı kesimlerin buna tepki göstermesiyle başlayan tartışmalara değinen Dervişoğlu, "Türkiye'de, Mustafa Kemal Atatürk'e rahmet okumayı külfet diye tarif eden bir hainler topluluğu var. Allah'tan sayıları çok fazla değil. Neredeyse 100 yıldır onun ismini ve masmavi bakışlarını unutturmaya çalışıyorlar ama hâlâ bu ülkede ondan büyük kimse yok. Hâlâ onun ayak izlerine basarak, hâlâ onun fikirlerini takip ederek Cumhuriyeti yaşatma iradesini sergiliyoruz. Kim ne yaparsa yapsın, Mustafa Kemal Atatürk'ü bu büyük milletin vicdanından sökmeye asla muvaffak olamayacaklar.

Kocaeli Valiliği, Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete irtihalinin 87'nci yıldönümünde, kentin bütün ilçelerinde Atatürk'ün ruhuna Kur'an tilavetinde bulunulması ve mevlidi şerif okutulması yönünde bir genelge yayımlandı. Buna karşı çıktılar. Biz de dedik ki, madem bu ülkede buna karşı olanlar var, başta İzmir ve ilçeleri olmak üzere Türkiye'nin her yerinde ikindi namazının öncesinde Mustafa Kemal Atatürk'ün ruhuna Mevlid-i Şerif ve. Kur'an-ı Kerim tilavetinde bulunalım. Ayrıca biliyorsunuz İzmir'in geleneğidir, lokma hayrı yapalım. İzmir'in geleneğini Ankara'da yaşatmak gerekiyor. İzmir geleneği olan lokma hayrını, Anıtkabir'e çıkan bütün caddeler üzerinde herkese gösterelim. İzmir'in adına hayırda bulunacağım ve Mustafa Kemal için Anıtkabir'in çevresinde lokma döktüreceğim" dedi.

"ARA TATİL VERECEK BAŞKA ZAMAN MI BULAMADINIZ?"

Atatürk'ün sadece anılmayacağını, O'nun anlamaya çalışılması gerektiğini de vurgulayan Dervişoğlu, "Eskiden 10 Kasım Atatürk'ü anma günüydü ama o hafta Atatürk Haftası ilan edilirdi ve konferanslar verilirdi. Okullarda şiir yarışmaları tertip edilirdi. Mustafa Kemal anlaşılsın diye, anlatılırdı. Oysa Türkiye'de ne var şimdi? Bizim, ilkokullarda ortaokullarda yaşadıklarımızı çocuklarımız yaşayabiliyor mu? 10 Kasım'la 14 Kasım arası Mustafa Kemal anlatılmasın ve bu millet tarafından anlaşılmasın diye ara tatil koydular. Düşünebiliyor musunuz? Yarın okullar kapalı. Çocukları Mustafa Kemal'i anamayacak, 1 hafta boyunca da anlayamayacak.

Bunu yapan kim varsa bu memleketin ruhuna ve kaderine ihanet ediyordur. Ara tatil verecek başka zaman mı bulamadınız?" diye sordu.

ANDIMIZI OKUYAN ÖĞRENCİLERE MÜDAHALE

İzmir'in Buca ilçesindeki bir okulda Andımızı okumak isteyen öğrencilere müdürün verdiği tepkiye değinen Dervişoğlu "Bu hükümet Andımızı kaldırdı ama Danıştay bir karar vererek Andımızın kaldırılması kararını iptal etti. Dolayısıyla Andımız her yerde okunabilir. 10 Kasım'ın arifesinde buna hiç kimse müdahale edemez. Ben burada okul müdürünü kınamakla yetinmeyeceğim. Andımız kaldırıldığında 'Andımızı, Tayyip Erdoğan'ın evinin önünde okutturmazsam namerdim' diyen adam gibi de söylemeyeceğim. Ama siz beni tanıyorsunuz, verdiğim her sözün arkasında dururum. Gün gelecek Allah iktidar olmayı nasip ederse, İstiklal Marşı ve Andımızı onun kapısının önünde okutmak boynumun borcu olsun. Bu bir İzmirli sözüdür. Herkes aklını başına alsın" ifadelerini kullandı.

ANITKABİR'DEKİ ERDOĞAN SLOGANLARI

"Bir şey söylediğimizde bunu salt siyasi amaçla yapılmış eleştiri gibi değerlendirip, sosyal medyada bize cevap verenler oluyor" diyen Dervişoğlu, "Bazı konular var ki tevili kabil değil. Cevap verirseniz küçük düşersiniz. Örneğin 10 Kasım'da okulları kapatırsanız, biz bunu eleştirdiğimizde siyasi değil milli bir konu olur.

İktidar bu konuya bu pencereden yaklaşmaktadır. 10 Kasım günü okulları tatil ettirip ama Atatürk'ün anıt kabrini ziyaret esnasında çocukları oraya doldurup, Recep Tayyip Erdoğan sloganı atıyorsanız; işte o zaman niyetinizin kötü olduğunu, yüzünüze karşı haykırmak zorunda kalırım. Burada da hiç kimse bizi eleştiremez. Bu ülkenin sahip çıkılması icap eden değerlerine, sahip çıkma sorumluluğuyla hareket etmek durumundayız.

Biz İYİ Parti'yiz, biz cesurlar hareketiyiz. Birisi bir yanlışlık yaparsa, birisi bir haksızlık yaparsa adı gibi emin olsun ki karşısında Müsavat Dervişoğlu'nu ve İYİ Partilileri görür. Ama Sayın Cumhurbaşkanı laf söylediğimizde; Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı şapkasıyla saldırıyor, kendisine cevap verildiği zaman da biliyorsunuz Cumhurbaşkanı kalkanıyla kendini savunmaya kalkıyor. Öyle yağma yok. Herkes bu ülkede ettiğini bulacaktır. Bunu buradan ilan ediyorum. Kim ki Mustafa Kemal ile uğraşıyor, kim ki onun Cumhuriyeti'yle uğraşıyor, kim ki onun inşa ettiği milli birlikle uğraşıyor mutlak surette bunun hesabını verecektir" şeklinde konuştu.

"HEPSİ BİR, BİZ TEKİZ! SONUNA KADAR DA HEP BERABERİZ"

Terörsüz Türkiye adıyla yürütülen sürece değinen Dervişoğlu, "Okyanusun ötesinden bir senaryo yazıldı ve ev ödevi olarak Türkiye'de bazı insanların eline verildi. Şimdi o ev ödeviyle meşgul oluyorlar. En başından itibaren uyardık. 'Bu konuyla ilgili Türkiye'nin tecrübeleri var' dedik. 'Türkiye'nin tartışılmazlarının tartışma masasına yatırmak için bir komisyonun kurulması isteniyor ve bu komisyonun kurulmasını en çok İmralı'daki cani başı Abdullah Öcalan denen hain istiyor' dedik. 'Bu tuzağa düşmeyin' dedik. 'Sonra yolunuzu şaşırıp onu İmralı'da komisyon heyetine ziyaret ettirip, Abdullah Öcalan canisiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni eşitlemeyin' dedik. 'Bu melun bir örgüttür. Bu örgütün amellerini ve hedeflerini değiştirdiğine dair herhangi bir emare rastlayamadık bu zamana kadar. Hâlâ Türkiye'yle ilgili ihanetlerini sürdürmeye devam ediyorlar' dedik.

'Bir kere bile milli birliğimizden, üniter devlet yapımızdan bahsetmiyorlar. Hâlâ federasyondan, konfederasyondan, anadilde eğitim diyerek milli birliğimizin zaafa uğratılmasından, merkezi otoriteden ayrılacak birtakım yapılanmaların inşasından bahsediyorlar. Örgütlerini güya fes ederken bile Cumhuriyet'in tapu senedi olan Lozan'a saldırıyorlar. Bunları Sevr'e uşaklık yapmaya devam ediyorlar. Bunların tuzağına düşmeyin' dedik. 'İki parlak laf atıyorlar diye dilindeki zehir azalmış yılan saymayın bunu, deri değiştiren yılana inanmayın' dedik. 'Bunların bir üst çatı örgütü var, adı KCK. Onun yanında bir demokratik toplum kongreleri var. Bunlar zehir kusmaya devam ediyorlar. Bu komisyonun kurulması sadece ve sadece PKK'lı teröristlerin bir kısmının affına ve Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü sağlamaya yönelik işler ve adımlardır' dedi. Ayrıca 'Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'nın bütün bunlara yapmaya yetkisi yoktur' dedik. Bunu bir tek biz söyledik, biz! Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu olan siyasi partilerin içinde bir tek biz söyledi. Yani son kaleyi biz savunduk. Son siperi biz kazdık. Onun için diyorum ki; hepsi bir, biz tekiz. Sonuna kadar da hep beraberiz" dedi.

"HER ZAMANKİNDEN DAHA DİKKATLİ OLMAK MECBURİYETİNDESİNİZ"

Dervişoğlu, "Bu ülkenin düşmanları bize ihanet etmenin hayalini görebilirler. Daha önceden yedi düvelle geldiler ama biliyorsunuz geldikleri gibi gittiler. Yine geldikleri gibi gideceklerdir. Türkiye'deki bütün bu olumsuzluklara karşı tek başına direniyoruz ya, bize olan düşmanlığın eskisinden daha fazla olacağını ve artan bir şekilde kendini hissettireceğini mutlaka zihnen ve vicdanen kabullenin. İhanete tek başına direniyoruz. Bu emperyalist tuzağa tek başına karşı çıkıyoruz. Bu emperyalist tuzağa ayaktaş olanlara karşı siyaseten Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ve yurt sathında müdahale mücadelede bulunuyoruz. Hattı müdafaa yoktur, sattı müdafaa vardır diye yollara düşüyoruz.

O sebeple bu zamana kadar olanların çok üzerinde bir planlamayla, üzerimize geleceklerinden emin olabilirsiniz. Geçmiş dönemlerde bizi yeteri kadar aşındırdıklarına inanmışlardı. Ve toparlanamayacağımızı zannediyorlardı. Ben hiçbir şey yapmadım, hepsini siz yaptınız. Çünkü bu hareketin kökü sizsiniz. Ben sadece bu hareketin kökünü suladım. Şimdi gövdesini inşa ettiğinizi gördüler. Dalların uzadığını gördüler. Yaprakların yeşerdiğini gördüler. Biliyorlar ki, yarın çiçekler açacağız ve iktidar meyvesine kavuşacağız. 'Bunları rahat bırakmayalım' diye vaziyet alarak şimdi bizi zaafa düşürmeye kalkışabilirler.

Her zamankinden daha uyanık olmak mecburiyetindesiniz. Bakın söylüyorum. Her zamankinden daha dikkatli olmak mecburiyetindesiniz" değerlendirmesini yaptı.

"DİSİPLİNSİZLİĞİ MÜDAHALE ETMEK MECBURİYETİNDEYİM"

"Küçük meseleler yüzünden çıkartılmış küçük problemlerin, büyük sonuçları olabileceğini düşünün" diyen Dervişoğlu, "Onun için armutta sap vardı, üzümde çöp vardı diye küçük meseleler üzerinden büyük tartışmaların oluşmasına vesile olabilecek adımları atmaktan uzak durun. Bakın, ben hiçbir kongreye karışmıyorum. Kongreler bir taraftan rutin işlemlerdir. Siyasi partiler kanununa göre yapılması gereken iş ve işlemlere dahildir. Kongrelerde mücadele olur, kongrelerde rekabet olur. Bunları kabullenmek mecburiyetindeyiz. Bunları sindirmek mecburiyetindeyiz. Bu rekabetlerine bağlı olarak dünyanın sonu gelmez. Kardeşler de birbirine rakip olur. Kongrede birbirine rakip olanlar zaten birbirinin öz kardeşleridir. O sebeple bunlara müdahalem olmaz ama disiplinsizliği müdahale etmek mecburiyetindeyim. İşaret ettiğim tehlikeye binen söylüyorum. Kimsenin siyasi hesabı üzerinden partinin sıçrama tahtasına dönüştürülmesine izin veremem. Benim elimi zorlaştırmayın, benim elimi kolaylaştırın. Bir genel başkanı cevabını vermekte zorlanacağı sorunun muhatabı kılmayın. Yapmayın bunu. Bana sahip çıkın!" dedi.

"ARANIZA ŞEYTAN SOKMAYIN"

Memleketin elden gitme tehlikesiyle karşı karşı olduğuna işaret eden Dervişoğlu, "Türkiye, Atatürk'e Fatiha okumanın neredeyse inançlar silsilesi içerisinde eleştirildiği bir süreç yaşıyor. Yeni ihanet projesi kapsamında milli birliğini, bütünlüğünü, beraberliğini kaybedecek ve milli geleceğimiz risk altında girecek. Türkiye bunu yaşıyor. Siyaset kutuplaşmış, İYİ Parti'nin söz söyleme hakkını kısıtlamak istiyorlar. Çünkü doğruyu konuşan İYİ Parti'den rahatsız oluyorlar. Böyle bir durumda küçük meselelerin üzerinde durulmaz. Benim kardeşlerim, benim dostlarım, benim dava, mücadele, yol ve kavga arkadaşlarım bu zafiyetin içerisine asla ve kata düşmez. Size söylüyorum; bu saatten sonra aranıza şeytan sokmayın" ifadelerini kullandı.

Dervişoğlu şöyle devam etti:

Biz bu mücadeleyi veriyoruz. Hep birlikte veriyoruz. Dolayısıyla zafiyet içine düşürülmemize asla ve kata seyirci kalamayız. Ben sizin gönlünüzden geçeni konuşabilmek için büyük çaba sarf ediyorum. Ben sizin zihninizden geçeni yapmak için çok büyük bir çaba sarf ediyorum. Sorayım size şimdi. Ben 18 aydır İYİ Parti'nin genel başkanlığı sorumluluğunu üstlendim. Benim omuzlarıma bu sorumluluğu siz verdiniz. Ben sizler adına konuşma ehliyetine sahip olduğum andan itibaren, herhangi bir laf söyleyip de sizleri yere baktırdın mı? Ben sizden aldığım yetkiden sonra, herhangi bir yanlış iş yapıp sizleri utandırdın mı? (hayır karşılığı üzerine) O zaman herkes yaptığı işe ve söylediği lafa dikkat edecek. Bundan kimse münezzeh değildir. Hiç kimsenin yanlış kelam sarf etmek ve yanlış iş yapmak lüksü yoktur. Özellikle kritik konularda. Ama rekabet ve daha iyisini yaparım iddiası, elbette hepimizin taşıdığı bir iddia olmaya da devam edecek.

Kimsenin önü kesilmeyecek bu partide. Kimseye kayış atılmayacak. Kimsenin hesaplaşma fırsatı için kendisine göre bir düzen kurulmasına izin verilmeyecek ve müsaade edilmeyecek. Bunu neyle yapacağız? Bu sadece disiplinli olacak bir iş değil ki. Disiplinle neyi yapabilirsiniz? Korkutacak mısınız insanları? Hayır. Kendinizi sevdireceksiniz. Ben sizi o kadar çok seviyorum ki, yanlış bir iş yaparsam karşınızda mahcup olurum endişesi yaşıyorum. Herkes birbirine karşı bu endişeyi yaşasın, kimse birbirini üzmesin. Hiç kimse kişilerin adamı olmasın. Bu partiyi millet kurdu, milletin adamı olsun. Onun için mücadele verelim.

"KALBİ ATAN HER KİŞİYE, VERGİ ALINACAK ADAM GİBİ BAKMAYIN"

Konuşmasının devamında ekonomiye dair değerlendirmelerde de bulunan Dervişoğlu, "Esnafımız kan ağlıyor. Özellikle son zamanlarda basit usul üzerinde yapılan yeni düzenlemeler, esnafımızın geleceğinin kararmasına vesile olacak boyutlara ulaştı. Sayın Bendevi Palandöken konuyla ilgili kamuoyuna açıklama yaparak, 'Şayet bu alanda bir düzenleme yapılmazsa ve elektronik haciz yüzünden hepimizin hesaplarına bloke koyulması uygulamasından vazgeçilmezse 300 bin esnaf kepenk kapatır' dedi. Esnafın dükkan kapatması hiçbir şeye benzemez. Çünkü esnaf bir beldenin namuslu insanları olarak tanımlanan şahsiyettir. Ayrıca işsizliğin alıp başını gittiği bu ortamda, istihdama da katkısı son derece büyüktür. Dolayısıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın her kalbi atan kişiye vergi alınacak adam gözüyle bakmaktan vazgeçmesini ve esnafların dertlerini yeniden gözden geçirmesini, bu konudaki yanlışlığın düzeltilmesini talep ediyorum" ifadelerini kullandı.

"DEVLET ÇİFTÇİYE BORÇLUDUR"

Çiftçilerin de perişan durumda olduğunu söyleyen Dervişoğlu, "Çiftçinin borcu ödenemeyecek boyutlara gelmiştir ama aslında çiftçi borçlu değildir. Devlet çiftçiye borçludur. Gayrisafi milli hasılanın yüzde 1'nin çiftçilere destekleme amacıyla verilmesi bir kanuni mecburiyetken, devlet bunu yapmamakta, bu bütçede ancak bunun yüzde 22'sini vermektedir. Çiftçilerin hakkını 2 yıl üst üste çiftçilere verelim, çiftçiler devletten alacaklı duruma geçtiği gibi tarlalar üretim merkezlerine dönüşecektir ama adam ekemiyor tarlasını. Toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamadığı için de çile çekiyor" diye ekledi.

"BU DURUM TÜRKİYE'NİN DOĞRU YÖNETİLMEDİĞİNİ GÖSTERİYOR"

Sanayicilerin de zor durumda olduğuna dikkat çeken Dervişoğlu, "O da finansmana erişemiyor. Bunların hesaplamalarına göre beklenen enflasyon yüzde 33. Sanayicinin kredi faizi yüzde 55. Bu şartlar altında üretim yapılabilecek iş olmaktan çıkıyor. Bu işten bir sektör para kazanıyormuş. O da nakliye sektörü. Neden diye sordum. 'Biz Türkiye'deki fabrikaları yurt dışına taşıyoruz. O sebeple nakliye sektörünün bu aralar durumu iyi' dediler. Öyle ya tekstil fabrikaları Mısır'a gidiyor, gübre fabrikaları başka yere gidiyor. Dolayısıyla istihdam da küçülüyor. Geniş tanımlı işsizlik yüzde 30 boyutlarına dayandı. Bu sıradan bir şey değil. Bu Türkiye'nin doğru yönetilmediğini gösteriyor" açıklamasını yaptı.

"200 LİRAYLA TEDAVÜLE ÇIKTIĞI YIL İÇERİSİNDE 135 DOLAR ALINIYORDU"

Asgari ücret tartışmalarına da değinen Dervişoğlu, "İYİ Parti'nin önermesi kabul edilmiş olsaydı asgari ücret açlık sınırının altında kalmayacak, geçmiş dönemlerde 28.000 TL olarak belirlenecekti. Bu yıl belirlenecek olan asgari ücret de 45.000 liranın altında kalmayacaktı. Hepiniz biliyorsunuz 200 lirayı değil mi? 2006 yılında tedavüle çıktı. 200 lirayla tedavüle çıktığı yıl içerisinde 135 Dolar alınıyordu. Şimdi o 200 lirayla 5 Dolar bile alınamıyor. Siz bunların iktidarında ekonominin nasıl yönetildiğini buradan tespit edin. Ayrıca emekliler tenceresini kaynatamıyor. Bu ülkede 15.000 TL, 18.000 TL emekli maaşı olmaz. Bu ülkede açlık sınırının altında, asgari ücretin altında emekli maaşı olmaz. Bangır bangır bağırdık, hak ve hukukunu savunmak için meclis kürsülerini işgal ettik. Böyle ülke yönetilmez, böyle ekonomi yönetilmez. Yönetilirse bunu yapan iktidar mutlaka hesap vermelidir. İşte o sebeple millet sandığın önüne geleceği günü bekliyor" şeklinde konuştu.

 

 

Haber Merkezi




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —