Kanserle mücadelede erken teşhis ve düzenli hasta takibi, tedavi başarısını artıran en kritik unsurlar arasında yer aldı.
İç hastalıkları uzmanları, kişiye özel tarama yöntemlerinin ve hasta takibinin yalnızca tedavi başarısını değil, aynı zamanda hastaların yaşam kalitesini de doğrudan etkilediğini belirtti.
Bilimsel araştırmalar ve uluslararası uzman görüşleri, bireyselleştirilmiş yaklaşımların kanserle mücadelede çığır açtığını doğruladı.
ERKEN TEŞHİSİN GÜCÜ: KİŞİYE ÖZEL TARAMA YÖNTEMLERİ
Uzmanlar, günümüzde kanser taramalarının artık standart bir yaklaşımla değil, bireyin yaşına, yaşam tarzına ve risk faktörlerine göre şekillendirildiğini vurgulayarak, "Her hastaya aynı yaklaşım uygulanamaz. Gelişmiş görüntüleme teknikleri ve biyobelirteçler, doğru zamanda doğru kararı almayı kolaylaştırıyor" dedi.
Örneğin, bağırsak kanseri taramalarında 50 yaş üstü bireylerde kolonoskopi temel yöntem olarak öne çıkarken, ailesinde kanser öyküsü olan kişilerde yıllık gaitada gizli kan testi (FIT) gibi ek yöntemler devreye girdi.
Akciğer kanseri taramaları ise 50-80 yaş arası uzun süreli sigara içen bireylerde düşük dozlu bilgisayarlı tomografi ile yılda bir kez gerçekleştirildi.
Meme kanseri taramaları ise 40 yaş üzeri kadınlarda genellikle iki yılda bir mamografi ile yapıldı. Bu süreçler, dahiliye, radyoloji ve onkoloji uzmanlarının iş birliğiyle yürütüldü. Uluslararası alanda da benzer yaklaşımlar dikkat çekti.
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Edward Kim, kişiselleştirilmiş tarama yöntemlerinin kanser mortalitesini azalttığını belirterek, "Bireysel risk profillerine dayalı tarama programları, erken teşhisi mümkün kılarak tedavi başarısını artırıyor. Örneğin, akciğer kanserinde düşük dozlu tomografi taramaları, yüksek riskli bireylerde mortaliteyi yüzde 20 oranında azaltıyor" dedi.
HASTA TAKİBİ: TEDAVİNİN SESSİZ KAHRAMANI
Kanser tedavisinde hasta takibi, en az erken teşhis kadar kritik bir rol oynadı.
Uzmanlar, takip sürecinin tedaviye verilen yanıtın izlenmesi, yan etkilerin yönetimi ve hastanın yaşam tarzı değişiklikleriyle desteklenmesi açısından vazgeçilmez olduğunu vurgulayarak, "İlk iki yılda kontroller genellikle üç ayda bir planlanıyor. Daha sonraki yıllarda ise hastanın durumu ve biyobelirteç sonuçlarına göre bu aralıklar yeniden düzenleniyor" dedi.
Gerektiğinde görüntüleme yöntemleriyle desteklenen bu süreç, hastanın yaşam kalitesini artırmada belirleyici oldu.
İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi'nden Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Rebecca Fitzgerald, hasta takibinin kanser yönetiminde devrim yarattığını ifade etti. Fitzgerald'a göre, Düzenli takip, hastalığın seyrini izlemek ve tedaviyi dinamik bir şekilde uyarlamak için olmazsa olmaz. Özellikle biyobelirteçlerin kullanımı, hastaların tedavi sürecine yanıtını daha iyi anlamamızı sağladı.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, kişiye özel tarama ve hasta takibinin kanserle mücadelede dönüm noktası olduğunu gösterdi.
The Lancet Oncology dergisinde yayımlanan bir makale, meme kanseri taramalarında kişiselleştirilmiş yaklaşımların, erken evre teşhis oranını yüzde 30 artırdığını ortaya koydu.
Benzer şekilde, Journal of Clinical Oncology'de yayımlanan bir araştırma, akciğer kanseri taramalarında düşük dozlu tomografinin, yüksek riskli bireylerde mortaliteyi önemli ölçüde azalttığını doğruladı.
TOPLUM SAĞLIĞI İÇİN ORTAK ÇABA
Uzmanlar, kanserle mücadelede bireysel farkındalığın ve sağlık sistemlerinin iş birliğinin önemine dikkat çekti.
Uzmanlar, "Tarama sonrası net bir yol haritası şart. Yüksek riskli bireylerde taramalar daha sık yapılırken, düşük riskli kişilerde gereksiz testlerden kaçınılmalı. Bu, hem hasta konforunu hem de sağlık kaynaklarını koruyor" dedi.
Ayrıca, hastaneler arasında etkin iletişim ve veri paylaşımı, hasta takibinin başarısını artıran bir diğer önemli unsur olarak öne çıktı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, kanser vakalarının yaklaşık yüzde 50'si önlenebilir kategoride yer aldı.
Sigara, alkol, obezite ve hareketsiz yaşam tarzı gibi risk faktörlerinden uzak durmak, kanser riskini önemli ölçüde azaltıyor. DSÖ, tarama programlarının yaygınlaştırılmasıyla kanser mortalitesinin küresel çapta düşürülebileceğini vurguladı.
ERKEN TEŞHİS VE TAKİP HAYAT KURTARIYOR
Kanserle mücadelede kişiye özel tarama yöntemleri ve düzenli hasta takibi, hem tedavi başarısını hem de yaşam kalitesini artırdı.
Uzmanların ve bilimsel çalışmaların ortak mesajı net: Erken teşhis ve bireyselleştirilmiş yaklaşımlar, kanseri yenmenin anahtarı.
Haber: Burhan Şahin / Haber Merkezi