Obezite, modern dünyanın en önemli sağlık sorunlarından biri olarak yalnızca kalp hastalıkları, diyabet ve kanserle değil, aynı zamanda görme kaybıyla da ilişkilendirildi.
Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, obezitenin göz sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini ve körlük riskini artırdığını ortaya koydu. Uzmanlar, bu küresel salgının görme kaybı üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, sağlıklı yaşam tarzı ve erken müdahalenin önemini vurguladı.
Obezitenin yol açtığı sağlık sorunları arasında kardiyovasküler hastalıklar, tip 2 diyabet ve bazı kanser türleri öne çıkarken, son çalışmalar obezitenin göz sağlığı üzerindeki yıkıcı etkilerini de gündeme getiriyor.
OBEZİTE VE KÖRLÜK ARASINDAKİ BAĞLANTI
Obezitenin körlüğe yol açma mekanizması, birden fazla faktörle ilişkilendirildi. Imperial College London'dan Prof. Dr. Majid Ezzati, obezitenin diyabetle bağlantılı komplikasyonlarının göz sağlığını doğrudan etkilediğini belirtti.
Tip 2 diyabet, obezitenin en yaygın sonuçlarından biri olup, diyabetik retinopati gibi ciddi göz hastalıklarına neden olabiliyor.
Diyabetik retinopati, retina damarlarında hasara yol açarak görme kaybına ve hatta körlüğe sebep olabilir. Ezzati, "Obezite, insülin direncini tetikleyerek kan şekeri seviyelerini yükseltiyor. Bu durum, retina hücrelerine zarar vererek görme kaybını hızlandırıyor" dedi.
Uzmanlarca yapılan bir açıklamada, obezitenin insülin direncine yol açarak kan şekerinin düzenlenmesini zorlaştırdığı belirtiliyor. Tedavi edilmediğinde, bu durum sinir hasarı, böbrek yetmezliği ve körlük gibi ciddi komplikasyonlara yol açabiliyor. Ayrıca, obezitenin yüksek tansiyon ve kolesterol seviyeleriyle ilişkilendirilmesi, göz damarlarında plak birikimine ve dolayısıyla görme sorunlarına neden olabiliyor.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?
Son yıllarda yapılan araştırmalar, obezitenin göz sağlığı üzerindeki etkilerini çarpıcı şekilde ortaya koydu.
The Lancet'te yayımlanan bir çalışma, dünya genelinde bir milyardan fazla kişinin obeziteyle yaşadığını ve bu durumun görme kaybı dahil birçok sağlık sorununu tetiklediğini gösterdi. Özellikle çocuk ve ergenlerde obezite oranlarının 1990'dan bu yana dört katına çıktığı belirtilirken, bu durumun gelecekte körlük vakalarında artışa yol açabileceği uyarısı yapıldı.
ABD'de Ulusal Beslenme ve Sağlık Araştırması (NHANES) verilerine göre, obezite prevalansı 2003-2006 yılları arasında çocuk ve ergenlerde %16,3 olarak saptandı. Bu oran, obezitenin yalnızca yetişkinleri değil, genç nesilleri de tehdit ettiğini gösterdi.
Avrupa'da ise fazla kilolu olma prevalansı yetişkinlerde %30-80 arasında değişirken, çocukların yaklaşık %20'sinin fazla kilolu olduğu ve bunların üçte birinin obez olduğu belirtildi.
UZMANLARDAN ACİL ÇAĞRI
Uzmanlar, obezitenin bir ekip çalışmasıyla yönetilebileceğini vurgulayarak, "Obez bireylerin sadece %10 kilo kaybı bile sağlıkta önemli iyileşmeler sağlayabilir. Ancak bu süreçte hekimler, beslenme uzmanları, egzersiz uzmanları ve gerektiğinde psikologların iş birliği şart" dedi.
Uzmanlar, Türkiye'de aile hekimlerinin obeziteyi kronik bir hastalık olarak kabul ettiğini, ancak yönetim konusunda daha fazla eğitime ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Edinburgh Üniversitesi'nden böbrek uzmanı Prof. Dr. Neil Turner ise obezitenin yalnızca beslenme ve egzersizle değil, aynı zamanda sosyoekonomik faktörlerle de bağlantılı olduğunu ifade ederek, "Sağlıklı gıdalar genellikle daha pahalı. Düşük gelirli bireyler, daha ucuz ve sağlıksız gıdalara yöneliyor, bu da obezite riskini artırıyor" dedi.
Haber: Nurşen ilhan / Haber Merkezi