Tarih: 01.10.2025 15:58

MARUF25’te Marmara'nın geleceği için vizyonlar konuşuldu

Facebook Twitter Linked-in

Marmara Belediyeler Birliği tarafından iki yılda bir düzenlenen Marmara Urban Forum (MARUF 25) bu sene 'Tüm Mümkünlerin Kıyısında' teması ile Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. 

Adiviye ELBAŞ - gazeteabc / BURSA (İGFA) - Marmara Belediyeler Birliği tarafından iki yılda bir düzenlenen Marmara Urban Forum (MARUF 25), bu yıl "Tüm Mümkünlerin Kıyısında" temasıyla Haliç Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi.

"KENTLER SADECE YOLLARLA BİNALARLA BÜYÜMEZ"

Gerçekleştirilen forumda açılış konuşmasını gerçekleştiren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nuri Aslan: "Bu yıl 500'ün üzerinde konuşmacı ve 5.000'i aşkın katılımcıyla bir aradayız. "Çözüm Üreten Kentler" mottosuyla kentlerimizin tüm paydaşlarıyla kendi sorunlarını çözmek için ortak aklımızı çalıştıracağız. Ulaşımdan çevreye, teknolojiden sosyal hizmetlere, kültürden kentsel dönüşüme kadar kentlere dair her konuyu konuşacağız. Ama aklımızın her köşesinde şu olacak: Kentler altyapıyla gelişmez. Kentler sadece yollarla, binalarla büyümez. Kentler adaletle yükselir. Kentler dayanışmayla, kapsayıcılıkla, özgürlükle güçlenir. Bizim mücadelemiz yalnızca bugünün insanları için değil. Bizler, onlarca yüzyıl, yüzlerce yıl sonra yaşayacak olanlar için de mücadele ediyoruz. Peki, bu mümkün mü? Tüm mümkünlerin kıyısındaysa elbette mümkündür. Sevgili katılımcılar, Haliç'in kıyısında açtığımız bu kapı aslında dünyaya açılmış bir kapıdır." dedi.

"GAZZE'DE YAŞANAN İNSANLIK DRAMI DERİN YARALAR AÇTI"

Marmara Belediyeler Birliği Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey:" Gönül isterdi ki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarıda bu salonda olsunlar. Onların cezaevlerinde değil bugün burada bizimle birlikte olmaları en büyük arzumuzdur. Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi Umutsuz durumlar yoktur umutsuz insanlar vardır. Ben umudumu asla yitirmedim kesinlikle bu durumu atlatacağız. Başta İBB Başkanımız Ekrem İmamoğlu olmak üzere tüm başkanlarımıza. Bu salondan selam, ayrıca Filistin'de Gazze'de yaşanan insanlık dramı ve insanlık suçları hepimizin vicdanında derin yaralar açmaktadır. Adaleti, barışı ve insanlığın bir an önce dünyada hakim olmasını birlikte arzu ediyoruz. Oradaki çoluk çocuk tüm insanları öncelik olarak görmekteyiz. İnsan olma haklarının onlara verilmesi gerekmektedir. Küresel zabıt filosunun da bildiğiniz gibi taşıdığı dayanışma mesajı tüm dünyaya ayrıca insanlık dersi vermektedir. İnsanlığın ortak vicdanı bu kararlılığı mutlaka gelecektir. Buna inanıyoruz. Filistin'deki o mezarlığın altında inleyen o kardeşlerimize bu salondan selam gönderiyoruz. Aramızda Filistin'den gelen misafirlerimiz de var. Onlara da bu olumsuz koşullara rağmen buraya geldikleri için teşekkür ediyorum.

"SOSYAL EŞİTSİZLİKLER GİDEREK DERİNLEŞMEKTEDİR"

Muhalefette sergilediğimiz en büyük gücümüz olan tartışma kültürü ve çeşitlilikle ülkemizin çok daha iyi yerlere geleceğinden hiçbir şüphemiz yoktur. Yalnızca üretici değil, hepimizin ortak katkısıyla geleceğimizi şekillendireceğimize yürekten inanıyorum. Sizleri ortak yolculuğumuza sunmak için burada görmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bu gurur, sizlerin enerjisi, fikirleriniz ve paylaştıklarınızla anlam kazanan, aynı zamanda elli yıldır birlikte öğrendiğimiz ve geliştirdiğimiz bir vizyonun da göstergesidir. Bugün dünyanın çok hızlı bir dönüşümden geçtiğini biliyoruz. Hızla büyüyen kentlerimiz, insanlığın en çok etkilenen yerleri haline gelmiştir. Ancak bu büyüme ve değişim ciddi sorunları da beraberinde getirmektedir. Kentlerimizin hızla büyümesiyle birlikte iklim krizinden barınma sorununa, afet risklerinden gelir adaletsizliğine, sosyal adaletsizliğe kadar birçok zorlukla karşı karşıya kaldığını biliyorsunuz. Bir yandan teknolojinin sunduğu sınırsız imkanlar varken, diğer yandan sosyal eşitsizlikler giderek derinleşmektedir. Bir yanda sürdürülebilir ulaşım ve yenilenebilir enerji gibi umut verici derinlikler yaşanırken, diğer yanda nüfus baskısı ve doğal kaynakların tükenmesi gibi yaşamsal tehditler bulunmaktadır.

"BİZLER BURSA OLARAK ÇOK ZORLUKLAR YAŞADIK"

Bizler de Bursa olarak, ülkemizde birçok yerde geçtiğimiz aylarda yaşadığımız yangın felaketlerinde çok zorluklar yaşadık. Bunları göz önünde bulundurduğumuzda, belediyelerimizin önümüzdeki yıllarda hem büyük orman yangınlarına hem de endüstriyel tesislerde yaşanabilecek büyük yangınlara karşı önlem alma sorumluluğu vardır. Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak, Avza'nın organizasyonunda geçtiğimiz aylarda çıkan yardımlara hızlı bir şekilde müdahale ederek gerekli çalışmaları yaptık. Ancak tüm bunlara rağmen, çevre illere de katkı sağlıyoruz. Bursa'da maalesef on bin futbol sahası büyüklüğünde orman alanı ve doğal yaşam alanını kaybettik. Bu yalnızca orman alanının kaybı değil, ormanlarda yaşayan canlıların da kaybıdır. Bu nedenle bizler geleceğe hazırlanmak ve bu sorunları en aza indirmekle sorumluyuz. Bu felaketler sonrası gönüllülük ve dayanışma ilkeleriyle bir proje başlatacağız.

"GÖRDÜĞÜMÜZ MANZARA İÇLER ACISI"

Bursa olarak "Temizle, Yaşa" konulu bir kampanya yürütüyoruz. Bu kampanyayla hem felaketlere karşı toplumsal duyarlılığı arttırmayı, hem de çevre duyarlılığını ve temizlik konusunda farkındalık yaratmayı hedefliyoruz. Çevre temizliğine başladığımızda gördüğümüz manzara gerçekten içler acısı. İnsanlık olarak çevreyi ve doğayı ne kadar kirlettiğimizi o temizleme sırasında çok daha net görmüş olduk. Büyük bir üzüntü yaşıyoruz. Bu nedenle hep birlikte bilgilendirme, bilinçlendirme ve eğitim çalışmaları yapmak zorundayız. Yerel yönetimler olarak, belki anaokulundan itibaren çevre seferberliğini başlatmalıyız. Aksi takdirde doğamızı önce çöple, daha sonra da yaşanmaz hale dönüştürmüş olacağız. Yerel yönetimlerin bu konularda devletin ilgili bakanlıklarıyla iş birliği yaparak, vakit geçirmeksizin eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına anaokulundan itibaren ulaşmaları gerekmektedir. Gerçekten gördüğümüz manzara, doğayı korumak ve geleceğimizi korumak demektir. Ortak değerimiz olan Marmara, hem bölgesel risklere karşı korunması gereken hem de gelecek nesillere bırakacağımız doğal bir hazine olarak küresel öneme sahiptir. Bu nedenle Marmara Denizi'ni tüm canlı yapısıyla yaşatmak, hepimizin ortak sorunudur.

"MARMARA'YA SAHİP ÇIKMAK TÜM ÜLKENİN SORUNU"

İnanıyorum ki bu sorumluluklar Marmara Denizi ile ilgili de kararların oluşması, önerilerin gelmesi, Marmara karşısında; Marmara Denizi hepimizindir. Marmara'ya sahip çıkmak sadece bu bölgede yaşayan yaklaşık 30 milyon insanın değil, Tüm ülkemizin ve hatta Avrupa'nın da önemli bir sorunudur. Marmara'ya sahip çıkmak durumundayız. Bu konuda ortak anlamda hareket ederek bu yaşamsal konulara yenilikçi çözümler üreteceğimize yürekten inanıyorum. Artık biliyoruz ki bu sorunların hiçbiri tek başımıza çözülmesi mümkün değildir; ne tek bir belediye, ne de tek bir büyükşehir belediyesi, ne de tek bir ülke bunu başaramaz. Çözümler ancak iş birliği ile, ortak akılla, cesur ve yenilikçi fikirlerle hayata geçirilebilir. İşte bu nedenle bugün bir araya geldik. Mağdur yalnızca sorunların konuşulduğu bir platform değil, aynı zamanda çözüm arayışlarının, ortak girişimlerin ve geleceğe dair vizyonların ortaya çıktığı bir zemindir. Bugün burada kurulacak olan her yıl atılacak olan her adım, kendilerimizin bugününü ve yarınını şekillendirecek. Kadınlar var. Bizlerin ve gelecekteki şartların yaşam kalitesini yükseltecek adımlar, yükseltecek anlayışlar olacak. Biliyoruz ki zorluklarımız olsa da çözümler yerelden başlar. Kentlerin yarıştığı, ürettikleri çözümlerle öne çıktığı bu süreçte, kentler çözüm üretme kapasitesi en yüksek olan alanlardır. Mahallelerde, sokaklarda, yerel kararlarla başlayan değişimler zamanla bütün dünyayı dönüştürebilir. Bu nedenle kentler üzerine düşündüğümüz, konuştuğumuz ve birlikte çalıştığımız her an büyük öneme sahiptir.

"TÜM MÜMKÜNLERİN KIYISINDA"

Bu yılki teması "Tüm Mümkünlerin Kıyısında" olarak belirliyoruz. Bildiğiniz gibi kıyı, hepimiz için tanıdık bir kavram. Bir denizin bölümünde ya da kıyısında durduğunuzda karşınızda iki dünya var. Bir yanda üzerinde yaşadığımız, bildiğimiz toprağı görürüz. Diğer yanda ise henüz keşfetmediğimiz suyun ötesini görüyoruz. Kıyı aslında bir sınır gibi görünse de gerçekte bir geçiştir, yeniliklerin ve farklı olasılıkların da alanıdır. İşte bu yüzden tüm müminlerin kıyısında kalırız. Çünkü bugün yaşadığımız insan olarak tam da böyle bir yerdeyiz; bir yanda belirsizlikler dolu sorunlar, krizler ve riskler var. Diğer yanda ise cesaretle, umutla ve yaratıcılıkla hayata geçirilebilecek yeni fırsatlar, yeni çözümler var. İşte bu nedenle, geleceği hangi yöne doğru ilerleyeceğini birlikte çalışmak için bize bir alan açmalıdır. Burada hepimize düşen görev, sırların değil, imkanların kıyısında olduğumuzu hatırlamaktır. Gelin, bu kıyıya yalnızca seyredenlerden değil, bu kıyıdan yeni bir geleceğe doğru adım atanlardan olalım. Gelin, bugünün sınırlarını hep birlikte yarının fırsatlarına dönüştürelim. Kentlerimizi yalnızca yaşanabilir değil, aynı zamanda ilham verici mekanlar haline getirelim.

"HEP BİRLİKTE ÜZERİNDE DURCAĞIMIZ SORULARIMIZ VAR"

3 gün boyunca 200'den fazla ülkeden gelen 500'den fazla konuşmacının olduğu bir programda yer alacağız. Bu programda birbirimize soracağımız sorular, bizlere doğru cevapları giden yolları açacaktır. Hep birlikte üzerinde duracağımız bazı önemli sorularımız var. Bunlardan birincisi: Yerel demokrasinin benimsendiği, katılımcı, güvenilir ve hesap verebilir kurumsal yapılara sahip adil bir kent nasıl olabilir? İkinci soru: Afetlere, iklim krizine, insan hayatını tehdit eden çatışmalara ve ekonomik krizlere dayanıklı bir kent nasıl oluşturulabilir? Üçüncü soru: Gelişen, güvenli, herkesi ve tüm canlıları gözeten bir kent nasıl inşa edilebilir? Dördüncü soru: Farklılıkları kucaklayan, dayanışmacı ve birlikte yaşamaya elverişli bir kent nasıl yaratılabilir? Bu soruların kolay cevapları olmasa da, birbirimizden öğrenmek, farklı deneyimleri paylaşmak ve ortak akıl üretmek için hep birlikte buradayız. Unutmayalım ki kentlerin sorunları ne kadar karmaşık olursa olsun, çözüm potansiyeli de aynı ölçüde güçlüdür. İstanbul'da geliştirilen bir uygulama, Latin Amerika'daki bir kentte ilham olabilir. Avrupa'da atılan bir adım, Asya'da yeni bir başlangıcın kapılarını açabilir. Bu fikir alışverişini mümkün kılan küresel bir platformdur. Bu yıl 150'nin üzerinde paydaşımız bize destek verdi, katkı sağladı. Her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Aynı zamanda başta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, Dışişleri Bakanlığımız, Avrupa Birliği Bakanlığımız, Birleşmiş Milletler Habitat Başkanlığımız, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığımız ve bize ev sahipliği yapan İstanbul Büyükşehir Belediyemiz Başkan Vekili'ne de teşekkür ediyorum. Bu planlamaları yaparken, yine Ekrem İmamoğlu Başkanımızla görüştük. Dedik ki Haliç Kongre Merkezi'ni şimdiden tahsis ediyoruz, dedi. Kendisine teşekkür ediyoruz." dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —