Saç dökülmesi, genellikle erkeklerle özdeşleştirilse de, kadınlar arasında da giderek yaygınlaşan bir sorun. Özellikle 30'lu yaşlardan itibaren artan saç kaybı, yalnızca fiziksel bir mesele değil, aynı zamanda özgüveni ve yaşam kalitesini derinden etkileyen bir durum.
Son bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri, kadınlarda saç dökülmesinin yalnızca genetik yatkınlıkla sınırlı olmadığını, stres, hormonal dengesizlik ve yetersiz beslenmenin de bu sorunun temel nedenleri arasında yer aldığını ortaya koydu.
Uzmanlar, kadınlarda saç dökülmesinin erkeklere kıyasla daha sinsi ilerlediğini vurgulayarak, "Kadınlarda saç dökülmesi genellikle alnın gerisinden başlamaz. Tepe ve yan bölgelerde yaygınlaşır, bu da çoğu zaman geç fark edilmesine neden olur" dedi.
Bu durum, erken teşhis ve müdahalenin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
BİLİMSEL BULGULAR NE DİYOR?
Yakın zamanda yapılan araştırmalar, kadınlarda saç dökülmesinin çok katmanlı nedenlerini aydınlattı.
Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism'de yayınlanan bir çalışma, hormonal dengesizliklerin, özellikle polikistik over sendromu (PCOS) ve menopoz gibi durumlarda, saç foliküllerini doğrudan etkilediğini gösterdi.
Östrojen ve progesteron seviyelerindeki düşüş, saç büyüme döngüsünü bozarak telogen effluvium adı verilen ani saç dökülmesini tetikleyebiliyor. Ayrıca, tiroid hormonlarındaki bozukluklar da saç kaybında önemli bir rol oynadı.
Harvard Tıp Fakültesi'nden dermatolog Dr. Lynne Goldberg, hormonal değişikliklerin yanı sıra stresin de saç dökülmesinde kritik bir faktör olduğunu belirterek, "Kronik stres, kortizol seviyelerini artırarak saç foliküllerinin dinlenme fazına erken girmesine neden olabilir. Bu, telogen effluvium adı verilen geçici ama yoğun dökülmelere yol açar" dedi.
Dr. Goldberg, Stresin saç üzerindeki etkisi, American Journal of Pathology'de yayınlanan bir çalışmada da doğrulanıyor; kronik stres, saç köklerinde enflamasyona ve kan akışında azalmaya sebep olarak saç büyümesini engelliyor.Beslenme de saç sağlığında hayati bir rol oynadı.
Londra'daki King's College'dan beslenme uzmanı Dr. Sarah Brewer, demir, çinko, D vitamini ve biotin eksikliklerinin saç dökülmesini hızlandırdığını vurgulayarak, "Saç folikülleri, sağlıklı kalmak için protein ve mikro besinlere ihtiyaç duyar. Özellikle demir eksikliği anemisi, kadınlarda saç dökülmesinin en yaygın nedenlerinden biridir" dedi.
Nutrients dergisinde yayınlanan bir meta-analiz, demir takviyesinin saç dökülmesini azalttığını ve saç büyümesini desteklediğini kanıtladı.
Uzmanlardan Çözüm ÖnerileriPeki, kadınlar saç dökülmesiyle nasıl başa çıkabilir? Uzmanlar, erken teşhisin ve kişiselleştirilmiş tedavilerin önemine dikkat çekerek, "PRP (Platelet Rich Plasma) tedavisi, saç mezoterapisi ve destekleyici takviyeler, kadın tipi saç dökülmesinde etkili sonuçlar veriyor. Ancak her hasta için altta yatan nedeni doğru analiz etmek kritik" dedi.
PRP tedavisi, saç köklerini güçlendirmek için kişinin kendi kanından elde edilen plazmanın saç derisine enjeksiyonunu içeriyor ve klinik çalışmalarda saç yoğunluğunu artırdığı gösterildi.
New York Üniversitesi'nden dermatolog Dr. Doris Day, yaşam tarzı değişikliklerinin de saç sağlığını korumada büyük fark yarattığını söyleyere, "Stres yönetimi için yoga ve meditasyon, yeterli uyku ve dengeli bir diyet, saç dökülmesini azaltmada etkili olabilir. Ayrıca, sıkı saç modellerinden ve aşırı ısı uygulamasından kaçınmak gerekiyor" diye ekledi.
Dermatologic Therapy'de yayınlanan bir çalışma, biberiye yağı ve nane yağının saç büyümesini teşvik ettiğini gösterdi.
Hindistan cevizi yağı ve aloe vera gibi doğal ürünlerin ise saç derisini nemlendirerek saç tellerini güçlendirdiği biliniyor. Ancak uzmanlar, herhangi bir tedaviye başlamadan önce bir dermatolog veya trikologla görüşmenin şart olduğunu vurguladı.
SAÇ DÖKÜLMESİ KAÇINILMAZ DEĞİL
Kadınlarda saç dökülmesi, yalnızca yaşlanmanın veya genetiğin kaçınılmaz bir sonucu olarak görülmemeli.
Uzmanlar, erken teşhis, sağlıklı yaşam alışkanlıkları ve doğru tıbbi müdahalelerle saç sağlığını korumanın mümkün olduğunu söyledi.
Saç dökülmesi, kadınlar için hem fiziksel hem de psikolojik bir mücadele olabilir. Ancak bilimsel ilerlemeler ve uzman rehberliği, bu sorunun üstesinden gelmek için umut vadetti.
Haber: Sena Özkan / Haber Merkezi