Tarih: 21.08.2025 13:41

Şizofreniye çare! Bilimde dev adım

Facebook Twitter Linked-in

İngiltere'de göletlerde yaşayan minik yassı solucanların şizofreni tedavisinde çığır açabileceği keşfedildi. Reading Üniversitesi'nden bilim insanları, bu solucanların antipsikotik ilaçlara memeliler gibi tepki verdiğini ortaya koydu.

İngiltere'deki Reading Üniversitesi'nde gerçekleştirilen çığır açan bir bilimsel araştırma, şizofreni ve diğer akıl sağlığı bozukluklarının tedavisinde umut verici bir gelişmeyi gün yüzüne çıkardı.

Göletlerde, nehirlerde ve derelerde yaşayan minik yassı solucanlar, yani "planaria" familyasından gelen bu organizmalar, psikiyatrik ilaçlara laboratuvar fareleriyle benzer tepkiler verdi. Bu keşif, hem etik hem de ekonomik açıdan yenilikçi bir alternatif sunarak, şizofreni, uyuşturucu bağımlılığı ve halüsinasyon gibi akıl sağlığı sorunlarının tedavisinde yeni bir dönemin kapılarını araladı.

Reading Üniversitesi'nden Kimya ve Farmasötik Bilimler Profesörü Vitaliy Khutoryanskiy liderliğinde yürütülen çalışma, planaria solucanlarının antipsikotik ilaç haloperidole, fareler ve sıçanlarda gözlemlenenlere benzer bir şekilde hareket azalmasıyla tepki verdiğini ortaya koydu. Haloperidol, şizofreni tedavisinde sıkça kullanılan bir ilaç olup, dopamin reseptörlerini bloke ederek semptomları hafifletti.

Araştırmada, bu solucanların benzersiz yenilenme yetenekleri sayesinde organlarını ve hatta beyinlerini yeniden oluşturabildiği, bu özelliklerinin onları psikiyatrik araştırmalarda ideal bir model organizma haline getirdiği belirtildi.

ETİK VE EKONOMİK BİR ALTERNATİF

Her yıl İngiltere'de yaklaşık 1 milyon kemirgen, sinirbilim ve psikiyatrik araştırmalarda kullanılıyor. Ancak bu durum, hem etik tartışmalara yol açıyor hem de maliyetli bir süreç olarak öne çıkıyor.

Profesör Khutoryanskiy, "Planaria solucanları, memelilerde görülen tepkileri taklit edebiliyor, ancak onların kullanımı çok daha az etik kaygı doğuruyor. Bu, hem hayvan refahı hem de bilimsel ilerleme açısından büyük bir adım" dedi.

Araştırmacılar, bu solucanların laboratuvar farelerinin yerini alması durumunda, deneylerde kullanılan kemirgen sayısının ciddi oranda azalabileceğini vurguladı.

Planaria solucanlarının daha önce epilepsi ve uyuşturucu bağımlılığı gibi alanlarda test organizması olarak kullanıldığını belirten Oxford Üniversitesi'nden nörobilim uzmanı Dr. Susan Greenfield, bu yeni bulgunun önemine dikkat çekti:

"Planaria, basit sinir sistemlerine rağmen, karmaşık nörolojik tepkiler gösterebiliyor. Bu, şizofreni gibi karmaşık bozuklukların altında yatan mekanizmaları anlamak için yepyeni bir pencere açıyor."

Dr. Greenfield, bu tür alternatif model organizmaların, ilaç geliştirme süreçlerini hızlandırabileceğini ve maliyetleri düşürebileceğini ekledi.

ŞİZOFRENİ: KÜRESEL BİR SORUN

Şizofreni, dünya genelinde yaklaşık %0.3-0.7 oranında görülen, halüsinasyonlar, sanrılar, düşünce bozuklukları ve duygusal küntlük gibi belirtilerle karakterize edilen kronik bir ruhsal bozukluk.

İngiltere'de verilerine göre, her 69 yetişkinden biri uzun süreli antipsikotik ilaç kullandı.

Türkiye'de ise, psikoz epidemiyolojisi üzerine yapılan sistematik bir incelemeye göre, şizofreni prevalansı genel nüfusta %0.5-1 arasında değişiyor. Bu oran, birinci derece akrabalarında şizofreni olan bireylerde %10'a kadar yükselebildi.

Şizofreninin kesin nedeni hala tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve beyin kimyasındaki dengesizliklerin (özellikle dopamin ve serotonin) hastalığın gelişiminde kilit rol oynadığı düşünüldü.

King's College London'dan psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Oliver Howes, "Şizofreni, çok katmanlı bir bozukluk. Genetik faktörler önemli, ancak çevresel stres, travma veya madde kullanımı gibi tetikleyiciler de belirleyici. Planaria gibi model organizmalar, bu faktörlerin sinir sistemi üzerindeki etkisini anlamamıza yardımcı olabilir" dedi.

GELECEKTEKİ POTANSİYEL

Araştırma, Pharmaceutical Research dergisinde yayımlanarak bilim dünyasında geniş yankı uyandırdı. Planaria solucanlarının, şizofreni tedavisinde kullanılan ilaçların etkilerini test etmek için güvenilir bir model olabileceği kanıtlandı. Ayrıca, bu solucanların yoksunluk belirtileri göstermesi, bağımlılık tedavileri için de umut verici bir araştırma alanı açtı.

Harvard Üniversitesi'nden nörobiyolog Dr. Paola Arlotta, planaria solucanlarının yenilenme kapasitesinin, beyin fonksiyonlarını anlamada devrim oluşturulabileceğini belirtti.

"Bu solucanlar, nöroplastisite ve sinir sistemi onarımı üzerine yapılan çalışmalarda eşsiz bir model sunuyor. Şizofreni gibi nörodejeneratif veya nörogelişimsel bozuklukların tedavisinde yeni yaklaşımlar geliştirmek için büyük bir potansiyel barındırıyor."

HAYVAN REFAHI VE BİLİMSEL İLERLEME

Bu keşif, bilimsel araştırmalarda etik kaygıları azaltma potansiyeline sahip. İngiltere hükümeti verilerine göre, hayvan deneylerinde 882 bin fare ve 144 bin sıçan kullanıldı.

Planaria solucanlarının kullanımı, bu sayıyı önemli ölçüde düşürebilir. Hayvan hakları savunucuları da bu gelişmeyi memnuniyetle karşıladı.

PETA'dan Dr. Julia Baines, "Bu tür alternatif modeller, bilimsel ilerlemeyi sürdürürken hayvanlara zarar verme gerekliliğini azaltabilir. Bu, hem bilim hem de etik için bir kazan-kazan durumu" dedi.

YENİ BİR UFUK

Reading Üniversitesi'nin bu öncü çalışması, şizofreni ve diğer akıl sağlığı bozukluklarının tedavisinde yeni bir çağın habercisi olabilir. Planaria solucanları, sadece bilimsel araştırmalarda etik bir alternatif sunmakla kalmıyor, aynı zamanda insan beyninin karmaşık yapısını anlamak için yepyeni bir yol önerdi.

Uzmanlar, bu keşfin ilaç geliştirme süreçlerini hızlandırarak milyonlarca hastaya umut olabileceğini vurguladı.

 

 

 

Haber: Nurşen İlhan / Haber Merkezi




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —