Queensland doğumlu Dr. Daniel Timms tarafından geliştirilen BiVACOR yapay kalbiyle hastaneden yürüyerek taburcu olan ilk kişi olan hasta, Mart 2025'te donör kalp nakliyle sağlığına kavuştu. Bu tarihi başarı, kalp yetmezliği tedavisinde yeni bir dönemin kapılarını araladı.
Sydney'deki St Vincent's Hastanesi'nde, kalp ve organ nakli cerrahı Prof. Paul Jansz liderliğinde gerçekleştirilen altı saatlik bir operasyonla hastaya BiVACOR yapay kalbi nakledildi. Manyetik levitasyon teknolojisiyle çalışan bu yenilikçi cihaz, insan kalbinin doğal kan akışını taklit ederek, ileri evre çift ventriküler kalp yetmezliği hastaları için "köprü tedavi" olarak tasarlandı.
Hastanın kimliği gizli tutulurken, Şubat 2025'te yapay kalple hastaneden taburcu edilmesi, tıp dünyasında bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.
Mart başında uygun bir donör kalp bulunmasıyla hasta, başarılı bir nakil operasyonu geçirdi.
UZMAN GÖRÜŞLERİ VE BİLİMSEL PERSPEKTİF
St Vincent's Hastanesi kardiyologlarından Prof. Chris Hayward, BiVACOR'un kalp yetmezliği tedavisinde çığır açacağını vurguladı:
"Bu teknoloji, hem Avustralya'da hem de dünya genelinde kalp nakli süreçlerini dönüştürecek. Önümüzdeki 10 yıl içinde yapay kalpler, donör kalp bekleyemeyen hastalar için kalıcı bir çözüm olabilir."
Hayward, cihazın klinik başarısının, organ nakline bağımlılığı azaltma potansiyeline sahip olduğunu belirtti.
MONASH ÜNİVERSİTESİ YAPAY KALP
SHannah Programı liderlerinden Prof. David Colquhoun ise temkinli bir iyimserlik sergiledi:
"BiVACOR'un 100 günlük performansı etkileyici, ancak gerçek bir kalbin yıllarca süren dayanıklılığına ulaşması için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var."
Colquhoun, cihazın laboratuvar ortamında dört yıl boyunca kesintisiz çalıştığını, ancak uzun vadeli insan verilerinin henüz sınırlı olduğunu ekledi.
Avustralya hükümeti, her yıl dünya genelinde 23 milyondan fazla insanın kalp yetmezliğiyle mücadele ettiğini ve yalnızca 6.000 kişinin donör kalp alabildiğini belirterek, BiVACOR'un geliştirilmesi için 50 milyon dolarlık fon sağladı. Bu destek, cihazın ticarileşmesi ve yaygınlaşması için kritik bir adım olarak görüldü.
TEKNOLOJİNİN ÖZELLİKLERİ VE GELECEK VİZYONU
BiVACOR, dünyanın ilk implante edilebilir döner kan pompası olma özelliğini taşıyor. Manyetik levitasyon teknolojisi sayesinde valfsiz bir sistemle çalışan cihaz, kalp krizleri, koroner arter hastalıkları ve diyabet gibi nedenlerle zayıflayan kalbin kan pompalama işlevini taklit etti. Daha önce ABD'de beş hastada test edilen teknoloji, en fazla 27 gün boyunca kullanıldı.
Avustralyalı hastanın 100 günlük başarısı, BiVACOR'un uzun vadeli potansiyelini kanıtlayan ilk vaka oldu.
Dr. Daniel Timms, cihazın nihai hedefinin, hastaların donör kalbe ihtiyaç duymadan yıllarca yaşayabilmesi olduğunu ifade etti:
"BiVACOR, sadece bir köprü tedavi değil, gelecekte kalıcı bir çözüm olabilir."
Timms'in ekibi, cihazın dayanıklılığını artırmak için klinik çalışmaları yoğunlaştırmayı planladı.
KÜRESEL ETKİ VE TÜRKİYE PERSPEKTİFİ
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, kalp yetmezliği küresel bir sağlık sorunu olarak her yıl milyonlarca insanı etkiledi. Türkiye'de ise organ nakli bekleme listelerinde binlerce hasta bulundu.
Uzmanlar, organ bağışının önemine dikkat çekti:
"Türkiye'de organ bağışı oranları hala düşük. Yapay kalp teknolojileri, donör bekleme sürelerini azaltarak hayat kurtarabilir."
Bayezit, BiVACOR gibi yeniliklerin Türkiye'de uygulanmasının, altyapı ve eğitim yatırımlarıyla mümkün olabileceğini belirtti.
TIP DÜNYASINDA YENİ UFUKLAR
BiVACOR'un başarısı, kalp yetmezliği tedavisinde devrim niteliğinde bir adım olarak görüldü.
Prof. Paul Jansz, "Bu, yıllarca süren bir hayalin gerçeğe dönüşmesi. Avustralya, bu teknolojiyle tıp tarihinde öncü bir rol üstleniyor" dedi.
Uzmanlar, yapay kalp teknolojilerinin organ bağışına olan bağımlılığı azaltarak milyonlarca hastaya umut olabileceğini vurguladı.
Gelecek yıllarda, BiVACOR'un kalıcı bir çözüm haline gelip gelemeyeceği, devam eden klinik çalışmalarla netleşeceğinin altı çizildi.
Haber: Süleyman Çay / Haber Merkezi