Her yılın başı, umutların yeniden yeşerdiği, hayallerin tazelendiği bir dönemdir. Ancak 2024 yılı, çoğu kişi için "emekleme yılı" olarak kayıtlara geçti. Zorluklarla mücadele edilen, yer yer sendeleyen ama yine de ayağa kalkmaya çalışan bir yıl... Şimdi ise 2025 kapımızı çaldı. Ancak bu yılın adı şimdiden kondu: "Sürünme Yılı."
Peki, neden sürünme yılı? Çünkü 2024, krizlerin, belirsizliklerin ve umutsuzlukların gölgesinde geçti. Vatandaş, her geçen gün artan hayat pahalılığı, işsizlik ve sosyal çalkantılarla mücadele etti. 2025'e adım atarken, bu sorunların çözümü için atılacak adımların yavaşlığına şimdiden şahit oluyoruz.
2024, bize sabrın ve direncin ne demek olduğunu öğretti. İşte bu noktada geçmişten ders çıkarıp, geleceği şekillendirmek gerekiyor. Emeklemek, bir bebeğin yürümeyi öğrenmeden önceki hali gibidir. Toplum olarak emekledik, denedik, düştük ama kalkmayı başardık. Şimdi ise sürünerek de olsa ilerlemeye devam etmeliyiz. Çünkü sürünme bile bir harekettir, bir çabadır.
Sürünmek, birçok kişi için olumsuz bir anlam taşıyabilir. Oysa ki sürünmek, bir yere ulaşma azminin başka bir ifadesidir. Düşmekten korkmayan, ilerlemek için yerden kalkmaktan çekinmeyen bir toplum olmalıyız. 2025'te belki hızla koşamayacağız ama emekleyerek başladığımız bu yolculukta, sürünerek de olsa ilerlemenin yollarını aramalıyız.
Bu yıl, ders çıkarmanın ve fırsatları değerlendirebilmenin yılı olacak. Sabırlı olalım, kendimize ve geleceğimize güvenelim. Her zorluk bir öğreti, her engel bir ders niteliğindedir. 2025, sürünmenin ötesine geçmek için bir hazırlık yılı olabilir. Yeter ki azimle ve kararlılıkla hareket edelim.
Şunu unutmayalım: Her emeklemenin sonunda bir yürüyüş, her sürünmenin sonunda bir koşu başlar. 2025, sürünme yılı olarak başlasa da, kararlılıkla çalışılırsa yükselmenin ve ayağa kalkmanın yılı olabilir. Hayırlı olsun!