Prof. Dr. İlber Ortaylı: Mülteci Krizi, Ülkemiz İçin Büyük Bir Tehlikedir
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türkiye’deki mülteci sorununun ciddiyetine vurgu yaparak yaptığı açıklamada, mültecilerin sayısının kontrolsüzce arttığını ve bu durumun ülkenin geleceği için büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtti. Ortaylı, göçmen sayısının "mülteci" kavramının çok ötesine geçtiğini ve bunun ileride Türkiye’nin karşılaşacağı büyük sosyal ve ekonomik sorunların habercisi olduğunu ifade etti.
Ortaylı, mültecilerin sadece kısa süreli bir çözüm olarak düşünülmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Mülteci dediğimiz, 10 bin, 50 bin olur. Onlar da geçici; şartlar iyileşince kendi yurtlarına gönderilir. Gayri resmi 13 milyon mültecinin olduğu bir ülkede mülteci değil, üstü örtülü bir istila vardır. Bu ileride Türkiye’nin başını çok ağrıtacak.”
Türkiye, Suriye iç savaşının başlamasıyla birlikte mülteci akınına uğrayan ülkelerden biri oldu. Resmi rakamlara göre 3,6 milyonun üzerinde kayıtlı Suriyeli göçmen bulunurken, bu sayıya diğer ülkelerden gelen göçmenler de eklendiğinde rakam çok daha yüksek bir seviyeye çıkıyor. Türkiye, dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yaparken, resmi olmayan rakamlar bu sayının 13 milyona kadar ulaştığını iddia ediyor.
Göçmenlerin büyük çoğunluğu Türkiye’nin büyükşehirlerinde ve sınır bölgelerinde yoğunlaşıyor. Bu durum, özellikle barınma, sağlık ve eğitim gibi kamu hizmetlerinde büyük bir yük oluşturuyor. Ayrıca iş gücü piyasasındaki dengesizlikler, sosyal ve kültürel çatışmalar, ekonomik krizler ve güvenlik endişeleri mülteci sorununun yansımaları arasında.
Türkiye’de hızla artan mülteci nüfusu, barınma, işsizlik ve sosyal uyum gibi konularda çeşitli sorunları da beraberinde getirdi. Ekonomik sıkıntılarla başa çıkmaya çalışan Türkiye, bir yandan mültecilere kucak açarken diğer yandan vatandaşlarının tepkileriyle karşı karşıya. İşsizlik oranlarının yüksek olduğu dönemlerde, ucuz iş gücü olarak görülen mülteciler, yerel halk arasında iş bulma konusunda rekabeti artırarak gerginliklere neden olabiliyor.
Bunun yanı sıra, eğitim ve sağlık hizmetlerine olan talep de mülteci nüfusunun artışıyla birlikte önemli ölçüde artmış durumda. Birçok mülteci çocuk okullarda eğitim alırken, yerel halkın da bu hizmetlerden aynı derecede faydalanması zorlaşıyor. Hastanelerdeki yoğunluk, sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan zorluklar ve sosyal yardımlarda yaşanan kesintiler, toplumsal huzursuzluğu körüklüyor.
Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın dikkat çektiği en önemli noktalardan biri de bu durumun ilerleyen yıllarda Türkiye için çok daha büyük sorunlara yol açabileceği. Türkiye’nin demografik yapısının hızla değişmesi, kültürel uyumsuzluklar ve göçmenlerin kalıcı hale gelmesi, Türkiye’nin sosyal dokusunu derinden etkileyebilir. Ortaylı, bu durumu “üstü örtülü bir istila” olarak nitelendirerek, mülteci politikasında radikal değişiklikler yapılması gerektiğini savundu.
Uzmanlar, mültecilerin geri dönüş sürecinin hızlandırılması, entegrasyon politikalarının gözden geçirilmesi ve uluslararası toplumun Türkiye’ye olan desteğinin artırılması gerektiğini belirtiyor. Ancak Ortaylı’nın da vurguladığı gibi, bu sorunun çözümü için geç kalınması, gelecekte çok daha büyük sorunlara yol açabilir.
Türkiye’nin mülteci krizi, sosyal, ekonomik ve siyasi boyutlarıyla derinleşen bir sorun haline geldi. Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın bu konuda yaptığı uyarılar, mülteci politikalarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor. Toplumda artan huzursuzluk ve kamu hizmetlerine yönelik taleplerin karşılanamaması, Türkiye’nin geleceği için önemli bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle mülteci sorununun çözümü, yalnızca Türkiye’nin değil, uluslararası toplumun da sorumluluğu altında ele alınmalıdır.
Haber: Metin KURT / Haber Merkezi
