Bir sokak röportajı sırasında sorulan basit bir soru, Rusya ve Türkiye arasında kültürel bir "bilgi karşılaştırması" yapmamıza vesile oldu. Konu: “Kana kırmızı rengi ne verir?” Evet, bu soru Rusya'da sorulmuş ve 100 kişiden 98'i tereddütsüz “Alyuvar!” demiş. Durur muyuz? Aynı soru Türkiye’de de halkımıza sorulmuş, fakat cevaplar biraz farklıymış! Halkımızın yanıtlarını dinledikçe hem kahkaha attık hem de “Biz bu işi çözmüşüz” dedik! Bakalım neler çıkmış…
“Vişne mi? Tabii, kana kırmızıyı vişne verir!”
Anlaşılan o ki, vişne Türk halkının gözünde kırmızı rengin en büyük temsilcisi! Yolda rastlanan 100 kişiden 40’ı bu soruya hiç düşünmeden “Vişne verir” demiş. E ama haklılık payları var; vişnenin rengi kırmızı, damakta da lezzetli bir tadı var. Kanımız vişne suyu gibi akacaksa, sıhhatimizin de tazeliği kalır belki, kim bilir? Bir vatandaşın dediğine göre, “Kırmızı rengin doğadan gelen hali vişnedir.” İşte, bu kadar basit.
“Kırmızı denince akla domates gelir”
Kan mı dediniz? Domates geliyor. 100 kişiden 30 kişi tereddüt bile etmeden “Kana kırmızıyı domates verir!” diye yanıtlıyor. Hele bir vatandaşın yorumu: “Bizde kahvaltı sofralarında bolca var, kırmızı domatesi her sabah yiyoruz, demek ki kanı da o verir!” Mantık güçlü, halka karşı koymak zor!
“Kana kırmızıyı ne mi verir? Karpuz, abi karpuz!”
Tam karpuz mevsimi olmasa da halkımız bu soruda karpuzun hakkını vermeyi ihmal etmemiş. 27 kişilik bir grup, göğsünü gere gere “Karpuz tabii!” diyor. Yaz sıcaklarında ferahlık veren, rengiyle kırmızıyı iliklerimize kadar hissettiren karpuz bu! Bir teyze öyle bir anlatıyor ki: “Yazın kanımız çekildiğinde bir karpuz keseriz, bıçak değince kırmızılık fışkırır. Daha ne olsun? Kan gibi!” İşte, Türk halkının yaratıcılığı burada kendini gösteriyor.
"Av... Av... Av Yuvar mı ne öyle bir şey!"
Bilimsel bilgiye en yakın grup ise, duyduğu “alyuvar” terimini kendince yorumlayarak, 3 kişi ile sınırlı bir nüans yakalamış: "Av yuvar!" Bizimkilerde “alyuvar” tam yerine oturmasa da, “yuvar” kısmı ilgi çekmiş olacak ki “Av yuvar” gibi bir cevap ortaya çıkmış. Bir vatandaş, “Av yuvar mıydı, alyuvar mıydı bir şey diyordu öğretmen ama işte anladınız siz” diyerek durumu açıklamış. Evet, bilgi kırıntısı orada, tam olarak toplanamasa bile…
“Kana başka ne kırmızılık verir?”
Yalnızca vişne, domates, karpuz mu? Hayır! Bu liste daha uzar. Röportaj sırasında soruya cevap olarak “Pekmez” diyenler de çıkmış. Hem de bir değil, birkaç kişi! Bir amca, “Ucuz pekmez, evladım, kahvaltı ederken pekmezi kaşıklayınca kan yapar,” diyor. Haklı, pekmez kan yapıcı derler ama bu kez konu kanın rengi. Sorun değil, halkımız geleneksel bilgilerle yine bilimsel soruyu zenginleştirmiş!
Bir vatandaş, soruyu sorduğunuzda büyük bir ciddiyetle, “Yok, vişne en iyisi. Karpuz da olur, ama vişneyle karıştırınca daha iyi” diyor. Düşünün, halkımız artık kırmızıyı sağlıklı kan yapıcılarıyla harmanlamaya başlamış!
“Sonuç: Bizim halkımız kırmızıya hâkim!”
Bilim, sanat, kültür... Bu konulara yaklaşım şeklimiz bize has, orası kesin. Halkımız kana kırmızı rengi veren unsurları seçerken biraz farklı düşünse de, meseleye yaratıcı yaklaşıyor. Kimi vişne diyor, kimi karpuz. Domates mi? O her zaman en sağlıklısı! Elbette herkes bir nebze bilimden, biyolojiden nasibini almış ama soframızda ne varsa işin sırrı onda buluyoruz. Yani halkımız her bir yanıtıyla, Rusları bile kıskandıracak bir mizahi zenginlik sergiliyor!
Üç tarafı deniz, dört tarafı mizah dolu güzel ülkemiz!
Haber: Metin KURT / Haber Merkezi