Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, partisinin haftalık olağan basın toplantısında Türkiye’nin iç siyasi gündemini sert ifadelerle değerlendirdi. Öğretmenler Günü nedeniyle konuşmasına öğretmenlere teşekkür ederek başlayan Karamahmutoğlu, PKK tarafından şehit edilen öğretmenleri anarken eğitim alanındaki sorunların da ivedilikle çözülmesi gerektiğini ifade etti.
Karamahmutoğlu, öğretmenlerin yoksulluk sınırının altında kalan maaşlarının artırılmasını, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik uygulamalarından kaynaklanan sorunların giderilmesini, ek ders ücretlerinin yükseltilmesini ve atama bekleyen 50 bin öğretmenin siyasi ayrımcılığa uğramadan atanmasını Türk Millî Eğitimi’nin geleceği açısından kritik gördüklerini belirtti.
Türkiye’de son bir yılda yürütülen sürecin “ikinci ihanet süreci” olduğunu söyleyen Karamahmutoğlu, Zafer Partisi’nin bu masaya ilk günden beri karşı çıktığını vurguladı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin İmralı’ya gitmeme kararının siyasi atmosferi rahatlattığını söyleyen Karamahmutoğlu, “Sadece CHP değil, sokaktaki vatandaş ve stadyumlardaki tribünlere kadar herkes Zafer Partisi’nin bu reddiyesine sahip çıkmıştır” dedi.
PKK’nın sadece Türkiye’de tabela indirdiğini, silahlı varlığını bölge ülkelerinde sürdürdüğünü belirten Karamahmutoğlu, örgütün siyasi taleplerinden vazgeçmediğini söyledi.
Karamahmutoğlu, sürecin nereye doğru ilerlediğinin bilinmediğini belirterek şunları kaydetti:
“Ne olursa bu işin bittiğini söyleyeceksiniz? DEM Parti Eş Genel Başkanı bile sorunun çözülmediğini itiraf ediyor. Madem silah bırakıldı diyorsunuz, o zaman neden çözülmediğini konuşuyoruz? Türk milleti neyin beklendiğini bilmiyor. Bu masada neyin pazarlığı yapılıyor?”
TBMM’de Devlet Bahçeli’nin talebiyle kurulan “Abdullah Öcalan Komisyonu”na da sert tepki gösteren Karamahmutoğlu, AKP–MHP–DEM Parti üçlüsünün bir yılı aşkın süredir süreci yürüttüğünü belirtti. Karamahmutoğlu, bu sürecin demokratik meşruiyetten yoksun olduğunu şu ifadelerle anlattı:
“Öcalan’ı bir terörist olmaktan çıkarıp siyasi aktöre dönüştürmeye çalışıyorlar. Türk halkı buna izin vermedi. Ada vapurunda baş başa kaldılar. Ne millet onları o vapura bindirdi ne de Meclis’teki diğer partileri bu tuzağa çekebildiler. Karanlık bir ajanda var; süreç ancak Bahçeli konuşunca anlaşılıyor.”
Karamahmutoğlu, iktidara “Madem doğru olduğunu düşünüyorsunuz, gidin fotoğraf çektirin” diyerek meydan okudu:
“50 bin vatandaşımızın katilinin ayağına gidiyorsanız, bunun savunulabilir olduğunu düşünüyorsanız fotoğraf çektirin de tarihe not düşülsün.”
Karamahmutoğlu, PKK’nın sadece bir “vekâlet unsuru” olduğunu söyleyerek asıl muhatabın emperyalist güçler olduğunu vurguladı:
“Bizi tarla fareleriyle oyalamayın. Emperyalizmin Türkiye’ye ne dayattığını çıkıp anlatın. Türk devletinin kazandığı değerleri kaybetmesini istiyorlar. Bu ancak mağlup devletlerin yapacağı bir teslimiyet olur.”
Pervin Buldan’ın “Ana muhalefet partisi DEM Parti’dir” sözleri sorulduğunda Karamahmutoğlu, “Aç tavuk kendini darı ambarında görür” diyerek yanıt verdi. DEM Parti’nin Türkiye demokrasisine dair bir kaygı taşımadığını, tamamen pragmatik bir çizgide hareket ettiğini belirtti.
Karamahmutoğlu söylemlerini şöyle sürdürdü:
“DEM Parti, bugün Cumhuriyet Halk Partisi ile kurduğu birlikteliğin yapay olduğunu itiraf etti. Kendi mağduriyet söylemlerinin kaynağı olarak da Cumhuriyet ve CHP’yi işaret ediyor. Bu da gerçek niyetlerini açıkça ortaya koyuyor. Ana muhalefet olabilmek için iktidar partisinin hemen altında bir oy gücüne sahip olmanız gerekir.”
Haber Merkezi