Saygıdeğer hanımefendiler kıymetli basın mensupları
8 Mart Dünya Kadınlar Günü münasebeti ile düzenlemiş olduğumuz törene hepiniz hoş geldiniz.
Günümüzden 167 yıl önce 8 Mart 1857 tarihinde, New York’ta yaklaşık 40 bin dokuma işçisinin, günde on iki saatten fazla çalıştırılmaları , aynı işi yapan kadın işçilerin ise daha düşük ücret almaları ve iş şartlarının iyileştirilmesi amacıyla greve başlaması sonucu, 129 kadın işçinin fabrika binasında yanarak hayatını kaybetmesi, kadın hakları mücadelesinin simgesi olarak tarihe geçmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 16 Aralık 1977 tarihli toplantısında, 8 Mart gününün “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmasına karar verilmiştir.
Ülkemizde ise 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün kutlanması ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” adıyla olmuştur.
Bu vesile ile başta şehit annelerimiz olmak üzere, yaşamımızın doğumdan ölüme kadar her anında varlıklarıyla onurlandığımız, bizleri eğiten, yetiştiren, yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren, ailenin ve toplumun temel taşı olan fedakâr kadınlarımızın dünya kadınlar gününü kutluyorum.
8 Mart Günü kutlanmakla birlikte bugün dünyada ve Türkiye’de kadınlara yönelik yaşamsal sorunlar somut olarak çözüme kavuşmuş değildir.
Kadınların tarih boyunca maruz kaldığı eşitsizlikler ve adaletsizlikler, yüzyıllardır süregelen bir sorundur.
Eğitimden sağlığa, ekonomiden siyasete kadar her alanda ayrımcılığa maruz kalan kadınlar, seslerini duyurmak için büyük bir mücadele vermişlerdir.
Fırsat eşitliğinin sağlanmaması nedeniyle kadınlarımız eğitim haklarından yoksun kalmakta, istihdam olanaklarından yararlanamamakta; yönetim ve karar alma mekanizmalarında yeterince yer alamamaktadır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadına yönelik ayrımcılığa ve şiddete neden olmaktadır.
Ülkemizde kadın cinayetlerinin önlenememesini, tam tersi artarak devam etmesini endişeyle izliyoruz.
Kadına yönelik şiddet, cinayet ve istismar artışlarının nedeni olan, Kadınları toplumsal hayatın dışına iten ayrımcı ve cinsiyetçi anlayıştan vazgeçilmelidir.
Kadını sadece ailenin bir parçası olarak gören, özgür birey olduğunu kabul etmeyen kültürel anlayış değiştirilmelidir.
Kadınların yaşam haklarının güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi yeniden yürürlüğe konulmalı ve 6284 sayılı yasaya yönelik tartışmalardan vazgeçilerek eksiksiz olarak uygulanması sağlanmalıdır.
Bugüne kadar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün açtığı yolda kadınların toplumda hak ettiği yeri alması için devam eden mücadeleler sonucunda önemli kazanımlar elde edilmiştir.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmış, eğitim ve işgücüne katılım oranları geçmişe oranla artmıştır.
Ancak, hala katedilecek çok yol bulunmaktadır.
Dünyanın birçok yerinde ve ülkemizde , kadınlar şiddete, yoksulluğa ve ayrımcılığa maruz kalmaya devam edmektedir.
Bizler, bu eşitsizliklerin ortadan kalkması için mücadeleyi sürdürmek zorundayız.
Her alanda, her platformda kadınların sesini yükseltmek, haklarını savunmak ve eşit bir toplum inşa etmek için çalışmalıyız.
Bu mücadelede, erkeklere de önemli görevler düşmektedir.
Toplumsal cinsiyet eşitliği sadece kadınların değil, tüm toplumun sorunudur.
Eşitlikçi bir toplum inşa etmek için erkeklerin de bu mücadeleye aktif olarak katılması gerekmektedir.
Tüm olumsuzluklara rağmen geleceğe dair umudumuzu asla yitirmeyeceğiz.
Kadınların mücadele gücü ve azmiyle, daha adil, daha eşit bir dünya inşa edebileceğimize inanıyorum.
Programımıza katılımlarınızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere dünyanın dört bir yanında zulüm altında yaşayan tüm mağdur ve mazlum kadınları selamlıyor, katliamlarla geçen son Kadınlar Günü olmasını diliyorum.