İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, 1 Kasım Çarşamba günü TBMM grup toplantısında konuşmasını gerçekleştirdi. AKŞENER yaptığı açıklamada ;
‘’Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını büyük bir coşkuyla kutlayışımıza ve Cumhuriyetimizin, Türk milletinin birleştirici gücü olduğunu bir kez daha hatırlamamıza,
Gazze’de hız kesmeden devam eden Netanyahu terörüne,
Hamas’ın faaliyetlerini meşru gören Cumhurbaşkanı Erdoğan’a,
Her geçen gün ağırlaşan ekonomik tabloya,
Geçtiğimiz hafta Aydın’da bir KYK yurdunda bakımı ihmal edilen asansörde sıkışarak hayatını kaybeden Zeren Ertaş’a,
Cumhuriyetimizin gençlere verdiği öneme ilişkin görüşlerimizi paylaştık.
Öğrencilerimizi koğuş gibi yurtlara mahkûm edenlere karşı; her Türk gencine kaliteli barınma hizmeti sunabilecek çözümlerimizi,
Geçim sıkıntısından, baskıdan, çaresizlikten bunalıp; artık umutsuz bakan tüm gözleri yeniden ışıl ışıl yapacak vizyonumuzu anlattık...
Milletin Kürsüsü’nde söz; KYK yurtlarındaki sorunları ve öğrencilerin dertlerinin sesi olmak için Beytullah Yiğit’in oldu.
Akşener; Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını büyük bir coşkuyla kutlayışımıza ve Cumhuriyetimizin, Türk milletinin birleştirici gücü olduğunu bir kez daha hatırlamamıza ilişkin; ‘’Cumhuriyetimiz 81 ilimizi birbirine bağlayan bir gönül köprüsüdür. Cumhuriyetimiz; her hayat tarzından, her meslekten, her coğrafyadan, 85 milyon insanımızı eşitleyen, birleştiren ve kavuşturan bir yuvadır. Cumhuriyetimiz; nice zorluklarla sınanmış Türk milletini, küllerinden doğuran, kaderini değiştiren, bir müjdedir. Cumhuriyetimiz babadan oğula geçen, saltanatın yerine, egemenliği, kayıtsız şartsız millete veren bir büyük, medeniyet hamlesidir. Cumhuriyetimiz bir kişinin, keyfi kararları yerine; Anayasa, hukuk ve adalet ile yönetilmektir. Cumhuriyetimiz; tebaa yerine, millet olmaktır. Esaretin zincirlerinden kurtulup hürriyete kavuşmaktır. Coğrafya duvarlarını, yıkan; cam tavanları, delip geçen gümüş kaşıkları, kenara iten; Türk milletinin her bir ferdine, eşit şartlarda yarışma fırsatı sunan; bir toplumsal atılımdır. Cumhuriyetimiz Türk’ün; akılla, bilimle, erdemle bezeli, medeniyet yoludur. Bu topraklarda, emperyalizme karşı kazanılmış en büyük zaferin, kreşendosudur!’’ diye konuştu.
Gazze’de hız kesmeden devam eden Netanyahu terörüne ilişkin konuşan Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hamas’ı meşru bir yapı olarak tanımlamasına ilişkin; ‘’Sayın Erdoğan hâlâ, canhıraş bir şekilde, Hamas’ı savunuyor. Bir de dönüp, gerçekleri söylediğimiz için, bize kızıyor. Neymiş? Biz Hamas’ın ne olduğu, bilmiyormuşuz. Bak sen şu işe. Sayın Erdoğan; biz evellallah tarihi, senin gibi, yarım akıllı fesli meczuplardan öğrenmedik. Dış politikayı da ideolojik hezeyanlar yaşayan romantik saray danışmanlarından öğrenmedik. Sen, onun bunun elinde bir o yana bir bu yana savrulmaya alışık olabilirsin. Ama sakın beni kendinle karıştırma. Söyle bakalım sen; sözde kürdistanın bir parçasını Türkiye’de gördüğünü söyleyen Hamas’ı ne diye savunuyorsun? Ortada, Filistin’in meşru bir hükûmeti varken sanki Filistinliler için hayırlı bir iş yapmış gibi sen neden Hamas’ı meşru görüyorsun? Bu kadar şaibeli bir eyleme imza atanları sen, hangi akılla ‘mücahit” diye lanse ediyorsun? Amacın nedir sayın Erdoğan? Filistin’in haklılığını zayıflatmak mı istiyorsun? Netanyahu terörüne, zemin kazandırmak mı istiyorsun? Yoksa zaten aportta bekleyen dünya kamuoyunun Filistinlileri, terörist diye etiketlemesini sağlamak mı istiyorsun? Seni buradan uyarıyorum: Sorumsuzca yaptığın açıklamalarla Netanyahu’nun değirmenine su taşıyorsun. Türkiye’nin, bugüne kadar sergilediği, rasyonel duruşa ve üstlenmeye çalıştığı, ara bulucu rolüne, zarar veriyorsun. En büyük kötülüğü de Filistinli mazlumların haklı davasına yapıyorsun. Senin, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Cumhurbaşkanı olarak yapman gereken Türkiye’nin, terörün her türlüsüne karşı olduğunu anlatmaktır. Yapman gereken Filistinli çocukları arasına sıkıştıkları Netanyahu ve Hamas’tan kurtarmanın yolunu aramaktır. Yapman gereken Netanyahu’nun yazdığı senaryoya figüran olmak değil; o kirli senaryoyu, bozan olmaktır. Yani aslında Hamas’ın iletişim başkanı gibi değil; yüz yılını devirmiş büyük Türk devletinin Cumhurbaşkanı gibi davranmaktır.’’ diye konuştu.
Geçtiğimiz hafta Aydın’da bir KYK yurdunda bakımı ihmal edilen asansörde sıkışarak hayatını kaybeden Zeren Ertaş’a ilişkin konuşan Meral Akşener; ‘’Öğrenci yurtları öğrencilere, Türk milleti için ne kadar önemli olduklarını hissettireceğiniz ilk duraktır. Ama ne yazık ki lüks içinde, şatafat içinde yüzenler; geleceğimizin mimarı o gençlere 8 kişi, 10 kişi kaldıkları, daracık odaları; dip dibe sıkıştırılmış ranzaları layık görüyor. Şahlanış masalları anlatanlar; irfan peşinde koşan gençlerimize işte böyle ‘hoş geldin’ diyorlar. Devletlerine, milletlerine adanmışlarını, perçinlemek yerine; âdeta içlerindeki kıvılcımı, söndürmek için çalışıyorlar. Pek çok KYK yurdunda, doğru düzgün gıda bile verilmiyor. O genç Cumhuriyet, o savaştan yeni çıkmış Cumhuriyet; yurt dışına gönderdiği evlatlarını bile oralarda aç bırakmadı. Ama Cumhuriyetin 100’üncü yılında bizim evlatlarımız kendi vatanlarında aç bırakılıyor. Bizim temel itirazımız işte budur! İtirazımız Cumhuriyetin değerlerini bilmeden Atatürk’ü anlamadan bu ülkeyi yönetmeye kalkanlaradır! Türk Devleti’nin tüm imkânlarını, tüm gücünü; kendi yandaşlarının, rant şebekelerinin, ayağına serenlerin bu vatanın gencecik evlatlarına fırsat vermemesinedir! Düşünün Ensar edebiyatıyla 8 milyon sığınmacıya sınır kapılarını açanlar, bu memleketin öz evlatlarını görmezden geliyor! Böyle bir vicdansızlık olabilir mi? Yazıklar olsun!’’ dedi.
Türkiye’deki yurt sorununun ekonomik şartlara değil, bir zihniyete bağlı bir sorun olduğunu ifade eden AKŞENER ; ‘’Yurt sorunu, ekonomik şartlara bağlı bir sorun değildir. Yurt sorunu, bir zihniyet sorunudur. Bir vicdan sorunudur. Bir ciddiyet sorunudur. Yurt dışına giden doktorlarımızın ardından; ‘giderlerse gitsinler’ diyebilen bir kara cehaletin sonucudur. Oysa; sadece Osman Gazi Köprüsü’ne fazladan verilen parayla, sadece bir ihaleye fazladan verilen milyarlarca dolarlık garanti ödemesiyle 600 bin öğrencimize, yurt yapılabilirdi. Hem de 600 bin öğrencimizin tamamına; modern, ferah ve içerisinde kendilerini değerli hissedecekleri Türkiye’ye yakışır yurtlar yapılabilirdi. Çünkü Türkiye’nin bir kaynak sorunu yok. Türkiye’nin bir ahlak sorunu var! Türkiye’nin bir zihniyet sorunu var! Türkiye’nin bir Ak Parti sorunu var!’’ diye konuştu.
Türk siyasetinde bir temsil sorunu yaşandığını ifade eden Meral AKŞENER ; İYİ Parti olarak makul, hür ve millî bir siyaset anlayışını; Türk siyasetinde yeniden egemen kılmanın mücadelesini vermemizden birilerinin rahatsız olduğunu belirterek; ‘’Öyle ki; ‘Gelin, millete soralım; milletin iradesi esastır.’ diyoruz; ‘En iyisini, biz biliriz.’ diyorlar. Milletin tercihlerini, yok sayan dayatmalara karşı çıkıyoruz. Sanki kötü bir şeymiş gibi yüzlerini çarpıtarak; ‘Sağcı’ diyorlar. Demokrasi çağrısı yapıyoruz; ‘Gelin, her parti, seçimlere ayrı girsin; milletimize seçenek sunalım.’ diyoruz; kürsülerden hakaret ediyorlar. Türkiye'nin geleceği diyoruz; ‘Belediyeler bize lazım, sakın ha.’ diyorlar. Memleketin güvenliği, huzuru diyoruz, iktidara yanlamakla suçluyorlar. Yeni bir siyaset anlayışını savunuyoruz. Çift taraftan yandaş medyaları üzerinden parmak sallıyorlar. Ezcümle; bizlerden kendilerine göre, kendileri için ve sadece kendilerine yarayan bir sistemin parçası olmamızı istiyorlar. Bunun için de aba altından sopa göstererek bizi yıldırabileceklerini zannediyorlar. Yalanla, iftirayla, dedikoduyla bizi bastırabileceklerini sanıyorlar. Duvarlarla, engellerle, tuzaklarla, bizi durdurabileceklerini sanıyorlar. Ama çok yanılıyorlar!’’ dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
‘’6 yıl oldu. Ama hâlâ anlamadılar. Bizi, sindiremeyeceklerini hâlâ anlamadılar. Bizi korkutamayacaklarını hâlâ anlamadılar. Her fırsatta bizi gömmeye çalışıyorlar. Ama tohum olduğumuzu hâlâ öğrenemediler. Türkiye’nin iyi ve cesur evlatları! Biz İYİ Parti’yiz! Milletten başka kimseye boyun eğmeyiz! Milletten başka kimsenin karşısında hazır ola geçmeyiz! Kurulduğumuz günden beri yalnızca milletimize güveniyoruz! Sırtımızı da yalnızca milletimize yaslıyoruz! Dolayısıyla bu yolda, kimse kusura bakmasın. Milletimizden başka da hiç kimseye ihtiyaç duymuyoruz! Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün; ‘Cumhuriyeti yükseltecek olan sizlersiniz!’ diyerek verdiği kutlu görevi, siyasetin yeni düzenini kurmak için üzerimize alıyoruz! Hürüz, haklıyız, hakkın yanında duruyoruz! Vizyonumuzla, çözümlerimizle, kadrolarımızla; Türkiye’nin Demokratik Millî Yükselişini gerçekleştirmeye geliyoruz!’’ dedi.