Tam 5 bin yıllık üzerinde ilk kez ‘Türk’ ibaresi yazıyor
Bu sezonun kazı çalışmalarında 5 bin yıllık bir höyükte çalışma yaptıklarını belirten Doç. Dr. İlker Işık, höyükteki katmanlarda 12. yüzyıla tarihlenen bir Bizans kilisesine rastladıklarını söyledi. Işık, "Savatra'nın tarihi kimliğini ortaya koyan höyük kazısıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk etapta burada bir kilise yapısı var. Halk tarafından tahrip edilmiş ve ciddi şekilde moloz yığınlarının olduğu alan üzerinde şu an kazı çalışmalarını yürütüyoruz. Önemli bulgular ediniyoruz. Höyük yapısı, 5 bin yıllık bir geçmişe sahip.
Savatra, çok eski çağlardan itibaren ticaret rotası olduğu için kadim bir kent. Önemli misafirlerini ağırlamış bir yerleşim yeri. Aynı şekilde askeri bir yerleşim noktası olması nedeniyle hem askeri nakliye yollarının hem de ticaret yollarının kesişme noktasında yer alıyor. Höyükte yaptığımız çalışmalar neticesinde önemli bulgularla karşılaştık. İlerleyen süreçte kilisenin temelini ortaya koyarak 12. yüzyıla kadar uzanan bu kilisenin temellerini açığa çıkartıp, planı hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıyoruz. Erken Tunç Çağı'nda başlatılmış olan bu yerleşimin Bizans sürecine kadar kesintisiz devam etmesi, Savatra'nın tarih boyunca ne kadar teveccüh gördüğünü gösteren önemli bir bulgudur. Bu bakımdan da Savatra Antik Kenti'nde höyük üzerinde çalışmalar bizi son derece heyecanlandırıyor." dedi.
KİMLİĞİ ORTAYA ÇIKARILACAK
Roma'dan Bizans dönemine olan süreçte Savatra Antik Kenti'nin demografik yapısı hakkında bilgiler sunduğunu belirten Doç. Dr. Işık, "Burası, Roma döneminden itibaren bir askeri garnizon kentiydi. Burada Roma'nın kendi ihtişamını ortaya koyan önemli kamu yapılarıyla ilgili bilgiler ve belgeler elimize geçti. Hemen ardından gelen Bizans evresi ile beraber de aynı ihtişamın devam ettiğini görüyoruz. Bunun bir başka göstergesi de bir kilise yapısının burada mevcudiyeti. Geçen sene de bir kilise kazdık. Bu ikinci kilisemiz. Bizans döneminde önemli bir tebaaya sahip olduğunu, önemli bir cemaatinin olduğunu, önemli bir demografik yapısının olduğunu ortaya koyuyor.
Bu bakımdan da Roma'dan Bizans'a geçiş sürecinde buradaki kentin siyasi, askeri ve stratejik yapısı hakkında bilgi sahibi olmak bakımından bu kazıyı çok önemsiyoruz. Sonraki dönemde Selçukluların buraya gelmesi ve artık İslam coğrafyası haline gelmesiyle Savatra sınır bölgesi olma niteliğini kaybediyor. Ondan sonra nüfus özelliğini kaybederek bir nahiye formatına geçiyor. Dolayısıyla bizim artık son evrede, zirve yaptığı, nüfusunun kalabalık olduğu ihtişamlı, görkemli dönemini araştırma bakımından bu alanda kazı çalışması yapmamız, kimliğini ortaya koymak bakımından son derece önemli." diye konuştu.
ÖNEMLİ KURGAN MEZARLARI DA VAR
Savatra kazılarında Türk tarihi ile ilgili önemli bilgilere ulaşılacağını ifade eden Doç. Dr. Işık, "Buranın askeri garnizon noktası olması birçok uygarlığın, medeniyetin ve Türklerin de gelmesi açısından son derece doğal. Bir Türk olarak tabii ki Türklerin varlığından ve gelmiş olmasından son derece mutluluk duyuyorum. Anadolu'da ilk yazıtın burada çıkmış olması. Bunun diğer iki parçasının Konya Arkeoloji Müzesi'nde bulunması, bizim için çok önemli.
Bunları kamuoyuyla o zaman paylaşmadık. Bunun haricinde figüratif örnekler, tamgalar ve runik örnekler de Savatra ve çevresinde karşılaştığımız diğer Türklere ait bulgular. Bunların her biriyle ilgili zaten bir bilimsel yayın çalışması içerisindeyiz. Her çalışma süresi içerisinde Türk tarihi ile ilgili yeni bulgularla da karşılaşıyoruz. Burada önemli kurgan mezarları da var. Onların da ileride kazılması ve bilim dünyasına paylaşılmasıyla beraber Anadolu'daki Türk kimliği hakkında daha net ve daha keskin cümleler kullanma şansına sahip olacağız." dedi.
BİR KADIN FİGÜRÜ, ÇOK NADİDE BİR ÖRNEK
Doç. Dr. Işık, "Höyük kazıları esnasında önemli yazıt parçaları, sikkeler, seramik örnekler ve fresk parçalarıyla karşılaştık. Bir tanesi tanınabilir şekilde bir kadın figürü, çok nadide bir örnek. Onun haricinde terracotta figürün örnekleriyle de karşılaşmaktayız. Aslında kilise yapısının geçmiş dönemi hakkında da bize bir örnek veriyor.
Burada bir tabaka karışımı söz konusu. Daha öncesinde defineci tahribatı nedeniyle burada bir tabaka karışımı olmuş. Farklı dönemlere ait bulguları bir kazı içerisinde aynı anda bulma durumumuz söz konusu. Ama elimize geçen bulgular çok nadide olduğu için bizi de heyecanlandırıyor, devamını getirmeyi planlıyoruz. Umarım ilerleyen dönemler içerisinde bu fresk parçalarının da devamına ulaşarak, Konya'nın tarihe ve coğrafyasına bir katkı sağlamış oluruz." diye konuştu.
Kaynak: DHA / Haber Merkezi