ASÜ' de İbrahim Saraçoğlu İle Söyleşi

Arıbaş, Modern Tıp ve Geleneksel Tıp Birbirinin Rakibi Değildir

HABER 20.12.2023 17:29:00
ASÜ

DOĞA ALLAH’IN KİTABIDIR, ONU İYİ OKUMALIYIZ

 

Aksaray Valiliği ve Aksaray Üniversitesi (ASÜ) iş birliğinde düzenlenen söyleşi kapsamında öğrencilerle bir araya gelen Kimyager, Biyoteknoloji ve Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, gıda güvenliği konusuna dikkat çekti. Türkiye’nin gıda güvenliği konusunda korunaklı bir hale gelmesinin önemine vurgu yapan Saraçoğlu, bunun yolunun fizik, kimya ve biyoloji eğitimlerinden geçtiğini söyledi. 

 

- Diş Hekimliği Fakültesi Kliniği Yakın Zamanda Açılacak - 

 

ASÜ Konferans Salonu’ndaki etkinliğin açılışında kısa bir selamlama konuşması yapan Rektör Prof. Dr. Alpay Arıbaş, üniversitenin toplumsal sağlık çalışmalarına değindi. Sağlıkla alakalı tüm okulların topluma temas etme bağlamında iyi işler ortaya koyduğunu dile getiren Arıbaş, “Her geçen gün ivmemiz artıyor ve topluma yönelik hizmetlerimiz gelişiyor” dedi. Aksaray’da sağlık hizmetleri zincirinin en yeni halkası olan Diş Hekimliği Fakültesinin öğrenci almaya hazırlandığını ve kliniğinin hizmet vermeye başlayacağını belirten Prof. Arıbaş, “Tüm bunların yanı sıra ön lisans, lisans ve lisansüstü düzeyde yeni bölüm ve programlar açarak hem eğitim hem de toplumsal hizmet konusunda gayret gösteriyoruz. Alana ilişkin yenilikleri titizlikle takip ediyor ve hızlıca uyumlanıyoruz” diye konuştu. 

 

- Modern Tıp ve Geleneksel Tıp Birbirinin Rakibi Değildir - 

 

Konuşmasının devamında modern tıp ile geleneksel tıp uygulamalarına dikkat çeken ve bu iki alanın birbirine rakip olmadığını anlatan Rektör Alpay Arıbaş, “Sağlık hizmetleri denilince akıllara ilk olarak modern tıp gelmektedir. Ancak modern tıbbın yanı sıra bir de geleneksel tıp vardır ki; modern tıbbın doğuşu da geleneksel tıp uygulamalarına, gözlemlere, tecrübelere, usta-çırak ilişkisine dayanmaktadır. Günümüzdeki modern tıp ile geleneksel, yani ampirik bilgiye, gözleme, usta-çırak ilişkisine dayalı tıp birbirinin rakibi değildir. Aksine birbirini bütünleyicidir, destekleyicidir. 2008’de Pekin’de düzenlenen bir toplantıda geleneksel tıp konusunda bildiriler yayımlanmıştır. 2009’da da Dünya Sağlık Örgütü bir tüzük hazırlamış ve bu tüzük 62’nci Dünya Sağlık Asamblesi’nde ilan edilmiştir” dedi. 

 

- Geleneksel Tıp İstismara Açık Bir Alan, Dikkat Edilmeli - 

 

Kur’an-ı Kerim’deki çeşitli ayetlerde hastalıkların şifalarının doğada aranmasına dair ipuçlarının yer aldığını dile getiren ASÜ Rektörü, Nahl Suresi’nde baldan, Tin Suresi’nde zeytinden ve incirden bahsedildiğini anımsattı. Şuara Suresi’nde, düşünen toplumlar için doğada ibretler olduğundan söz edildiğini de kaydeden Arıbaş, geleneksel tıbbın modern tıpla birlikte yürümesi gerektiğini söyledi. Bu konunun istismara açık bir yanının olduğunun da altını çizen Prof. Arıbaş, şöyle konuştu: “Art niyetli insanların bilgisizce tedaviye kalkışmaları son derece mahsurludur. Aslında Dünya Sağlık Örgütünün tüzük hazırlama girişimi de bu sebepledir. Geleneksel tıbbın, modern tıp ve modern farmakoloji alanında bilgi sahibi olanların kontrolünde yürütülmesi gerektiği kanaatindeyiz.” 

 

- Osmanlı, Bir Ziraat İmparatorluğu Olduğu İçin Güçlüydü - 

 

Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu’nun konuşmasının ardından kürsüye gelen Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, konuşmasına, tarihsel perspektiften doğa ve gıda güvenliğini anlatarak başladı. Osmanlı’nın 600 yıl süren ekonomik gücünün temelinde bir ziraat imparatorluğu olması gerçeğinin yattığını anlatan Saraçoğlu, ziraatla tarımın farklı olduğunu belirtti. Bu konuda toprak bütünlüğünün önemli olduğuna işaret eden Prof. Saraçoğlu, “Roma İmparatorluğu’nda devlet arazileri bürokratların ve şahısların eline geçmişti ve toprak bütünlüğü bozulmuştu. Bu durum, Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün önemli sebeplerinden birisidir. Osmanlı’da ise Fatih Sultan Mehmet, Anadolu beyliklerinin, tekfurların, kiliselerin ve rahiplerin elindeki arazileri devlet malı olarak bir araya getirmiştir” diye konuştu.

 

- Ülkeyi Korumak Fizik, Kimya Biyoloji Eğitimleriyle Olur - 

 

Hâlihazırda gıda güvenliğinin dünya için en önemli kavramlardan birisi olduğunu vurgulayan Prof. İbrahim Saraçoğlu, şöyle devam etti: “2000 yılında İngiltere Başbakanı John Major ile Amerikan Başkanı Bill Clinton insan genom haritasını açıkladılar ve ‘Bundan sonra bütün hastalıkların çaresi bulundu’ dediler. Aradan 23 yıl geçti; gen teknolojisi ile ne kanser ne diyabet ne romatizma ne de herhangi bir kronik rahatsızlığın tedavi edildiğini halen göremiyoruz. Daha sonra yine Amerikan Başkanı George Bush Almanya’da ‘İstiyorum ki Amerika bütün dünyanın karnını doyursun’ dedi. Bu bakış açısının bir politika olduğunu görmek lazım. Buna karşı ülkemizi korumayı ancak alınacak eğitimle başarabiliriz. Bu eğitimin temeli de FKB’dir; yani fizik, kimya ve biyolojidir.”

 

- “Allah Okumamız İçin İki Kitap Gönderdi; Kur’an ve Doğa” - 

 

FKB’yi bilmenin bireye ve topluma bir vizyon ve bakış açısı kazandıracağını söyleyen ve bilginin satın alınamayacağından söz eden Saraçoğlu, “Sayın Rektörümüz de bahsettiler; Allah’ın bize gönderdiği ve okumamız gereken iki kitap var. Birisi Kur’an-ı Kerim, diğeri ise doğadır. Doğayı anlayabilmek için de FKB’yi temel kanunlarıyla birlikte çok iyi değerlendirmek zorundayız” dedi. İnsanoğlunun bin yılda oluşan doğalgaz ve petrolü bir günde tükettiğini ve yerin altını boşalttığını belirten Saraçoğlu, şunları söyledi: “Daha bundan 10 yıl öncesine kadar Bahreyn, tatlı suyunu denizden alıyordu. Şimdi bitti! Suudi Arabistan günde bir milyon varil petrol işlerken, bunun 300 bin varilini deniz suyunu tatlı suya çevirmekle harcıyor.” 

 

- Saraçoğlu: Döngü Bozuldu ve Dünya Yalpalamaya Başladı - 

 

Deniz altındaki çöküntülerle doğalgazın ve ham petrolün çıkartıldığını, böylece tektonik yapıların oturmaya başladığını ve su kaynaklarının tıkandığını anlatan İbrahim Saraçoğlu, döngünün bozulduğunu şu sözlerle izah etti: “Dünyanın merkezinde olan anyon ve katyonlar yüklü parçacıklar olduğundan dünya yalpalamaya başladı. Yüklü parçacıklar hareket ettiğinde elektromanyetik bir dalga gönderir. Bunlardan bir tanesi de Meksika Körfezi’nden başlar, İngiltere’nin göbeğine kadar gelir ve İskandinav ülkelerinin yukarısına çıkar. Bu, saniyede 2,5 metrelik hızla hareket eden, yaklaşık 500 metre derinliğinde ve 100 kilometre genişliğinde bir akıntıdır. Bu akıntının hızı yavaşlarsa Anadolu topraklarına ani yağışlar gelir. Hız artarsa da Anadolu toprakları kuraklıkla karşı karşıya kalır.” 

 

- “Eli Kolu Bağlanmış Formüllerden Kendimizi Kurtarmalıyız” - 

 

Sözlerinin son kısmında eğitim konusuna dikkat çeken ve bu alana dair sınırlandırıcı kavramlar kullanılmaması gerektiğine değinen Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, “Eğitimde, ‘parçalanamaz,’ ‘bilinemez,’ ‘tartılamaz,’ ‘belirlenemez,’ ‘geçilemez,’ ‘ölçülemez’ gibi sınırlamalarla öğrencilerin önlerini kesiyoruz. Bu çok yanlış! Bırakın hür düşünsünler. Bizim nice denklemlere ihtiyacımız var. Artık toplumsal olarak vites değiştirmemiz gerekiyor. Şartlandırılmış ve eli kolu bağlanmış formüllerden kendimizi kurtarmamız, doğayı iyi okuyabilmemiz lazım. Doğayı okuyabilmek için de FKB’yi çok iyi öğrenmemiz gerekiyor. Çünkü doğa da Allah’ın bir kitabıdır...” şeklinde konuştu. Saraçoğlu, yaptığı kapsamlı değerlendirmelerin ardından soruları yanıtladı. 

 

İl protokolü, akademisyenler ve öğrencilerin ilgiyle takip ettiği söyleşi, plaket ve çiçek takdimleriyle sona erdi. 


Anahtar Kelimeler: ' İbrahim Saraçoğlu Söyleşi
15.1°