Çin ile batı dünyasının elektrikli araç gerilimi artıyor

Şarjlı Diplomasi

HABER 24.08.2024 15:33:00
Çin ile batı dünyasının elektrikli araç gerilimi artıyor

Avustralya diplomatik bir ikilemle karşı karşıya: Çin'in elektrikli araç ve batarya tedarikine bağımlılığı azaltma konusunda batılı müttefikleriyle uyum sağlama ihtiyacını dengelemek ve aynı zamanda yeşil dönüşümünü desteklemek. Peki bu nasıl olacak?

Çin'in elektrikli araç (EV) sektöründeki hakimiyeti, son yılların en önemli jeopolitik gerilimlerin odak noktası haline geldi. Küresel sistemin önde gelen bir elektrikli araç üreticisi, kritik mineral merkezi ve lityum pillerin tedarik zincirinde kilit bir oyuncu olan Çin'in etkisi, üretimin çok ötesine geçmiş durumda. Çin'in elinde bulunan ve günden güne artan jeopolitik gücü, gelecekteki enerji güvenliğini şekillendiriyor ve jeopolitik değişimleri yeşil teknolojilere doğru yönlendiriyor.

Çin'in önlenemez yükselişi karşısında ABD ve AB de dahil olmak üzere batılı ülkeler, yerli sanayilerini yabancı rekabetten korumak için savunma önlemlerini birbiri ardına yürürlüğe koymaya başladı. Söz konusu önlemler genellikle daha yüksek gümrük tarifeleri uygulamayı, ithalatı kısıtlamayı ve yerel pazarları "adil olmayan" ticaret uygulamalarından korumayı ve yerel üretim kapasitesini artırmayı içeriyor.

ai-regulation-pernot-leplay.png

 

 

ÇİN İLE BATI ARASINDA JEOPOLİTİK ÇEKİŞME

ABD, Çin'den ithal edilen elektrikli araçlara uygulanan gümrük vergilerini yüzde 100'e çıkarırken, AB de Çin elektrikli araçlarına yüzde 17,4 ila yüzde 37,6 arasında değişen geçici anti-sübvansiyon vergileri getirdi. Bu önlemlerin arkasındaki mantık, Çin'in elektrikli araç üretimindeki aşırı kapasitesinin küresel pazarları devlet sübvansiyonlu araçlarla doldurabileceği ve böylece adil rekabeti bozabileceği endişelerine dayanyor.

Bazı uzmanlar ise bu önermeye itirazla yaklaşma eğiliminde. Söz konusu ekonomi uzmanları kapasite fazlasının genellikle yetersiz iç talepten kaynaklanan fiili ve potansiyel üretim kapasitesi arasındaki uyumsuzluktan kaynaklandığını savunuyor. Gerçekte, Çin'in yerel elektrikli araç pazarı hızla genişlemekte ve üretim kapasitesi kullanımı yüksek kalmakta: Örneğin, 2023 yılında Çin'in elektrikli araç pazarı önemli bir büyüme kaydetti ve elektrikli araç satışları 2022 yılına kıyasla yüzde 35'lik bir artışla 8,1 milyon adede ulaştı. Dahası, uzmanların tahminleri büyüme eğrisinin yükselmeye devam edeceği yönünde.

Yapılan tahminler, elektrikli araç satışlarının 2024 yılında yaklaşık 10 milyon adede ulaşabileceğini ve bunun Çin'deki toplam otomobil satışlarının yaklaşık yüzde 45'ini temsil edeceğini gösteriyor. Üretim tarafında, BYD ve Tesla'nın Şangay Gigafactory'si gibi büyük Çinli otomobil üreticileri, 2023 yılında uluslararası kabul görmüş normlar dahilinde yaklaşık yüzde 80 kapasite kullanım oranları açıklandı.

ABD ve AB, Çin elektrikli araçlarına gümrük vergisi uygulama konusunda farklı yaklaşımlar benimsedi. ABD tarifeleri daha agresif ve Çin'in teknolojik ilerlemelerini engellemekle kalmayıp Amerikan üretimini desteklemeyi amaçlayan daha geniş bir savunma stratejisini yansıtıyor. ABD, özellikle denizaltılar ve insansız hava araçları gibi askeri uygulamalar için potansiyel olarak çift kullanımlı olarak görülen pil teknolojisi gibi alanlarda Çin'in kilit teknolojilerdeki ilerlemesini yavaşlatmaya odaklanmış durumda. Donald Trump'ın iktidara gelmesi halinde, ikinci Trump iktidarı muhtemelen bu politika yörüngesini devam ettirecek, Çin'den ayrılma çabalarını daha da yoğunlaştıracak.

bf4hoemi3nootlituul6evv7mu.jpg

Avrupa'nın durumu ise daha karmaşık. Avrupa'ya ihracatı engellemek üzere tasarlanan Çin elektrikli araçlarına yönelik sübvansiyon karşıtı vergiler, Çinli şirketleri Avrupa'da yatırım yapmaya teşvik etmeyi amaçlıyor. Bu strateji, AB otomotiv endüstrisini canlandırmayı, yerel istihdamı artırmayı ve yeşil ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasını desteklemeye odaklanmış durumda.

AB'nin son kararı tarife oranlarını biraz düşürse bile Çin'den ithal edilen ürünlere vergi uygulanması kararı onaylandı. Komisyon, yalnızca AB üye ülkelerinin açık bir çoğunlukla karşı oy kullanması halinde tedbirin sonlandırılabileceğini açıkça belirtti. Bu durum şüphesiz Çinli elektrikli araç üreticilerini Avrupa'da yatırım yapmanın risklerini yeniden değerlendirmeye sevk edecek.

Bütün belirsizliklere rağmen, bazı AB devletleri kendi endüstriyel kapasitelerini arttırmak için Çin yatırımlarına başvurmaya devam ediyor. Örneğin İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, özellikle elektrikli araçlar ve yeşil teknolojilere odaklanarak ekonomik ilişkileri ve endüstriyel işbirliğini teşvik etmek üzere Temmuz ayında Çin'i ziyaret etti. Benzer şekilde Almanya, Çekya, Macaristan, Fransa ve İspanya da elektrikli araç üretimi, güneş panelleri ve açık deniz rüzgar tesislerine Çin'den ciddi miktarda yatırım çekti.

Çin hükümeti AB'nin kararına cevaben AB'nin eylemlerinin DTÖ kurallarını ihlal ettiğini ve “adil rekabet” kisvesi altında haksız rekabet oluşturduğunu vurgulayan bir açıklama yayınladı. Ticaret Bakanlığı da AB'den ithal edilen bazı süt ürünlerine yönelik sübvansiyon karşıtı bir soruşturma başlattığını duyurdu.

Çin'in karşı önlemleri ise kritik bir kırılganlığı hedef alan stratejik bir saldırı olarak görülebilir. Başta Almanya olmak üzere bazı Avrupa sanayi ülkeleri Çin'e ek gümrük vergileri uygulanmasına karşı çıkıyor ve özellikle Şansölye Olaf Scholz bu konuda kararlı bir tutum sergiliyor. Mevzu bahis ülkelerin asıl endişesi, bu tür eylemlerin Çin'de faaliyet gösteren kendi şirketlerine karşı misilleme tarifelerini tetikleyebilecek olması. Buna karşılık, ekonomileri büyük ölçüde tarıma dayanan ülkeler, Çin'in istismar edebileceği aynı “kırılganlıkları” paylaşmadıkları için Çin'e uygulanan gümrük vergilerinin artırılmasını şiddetle savunuyor. Ancak Çin'in karşı önlemleri özellikle bu tarife yanlısı ülkeleri hedef alıyor ve tarım ürünlerine karşılıklı tarifeler uyguluyor.

Bu yaklaşım, hedefe yönelik olmasının ötesinde iki farklı avantaj sunuyor:

1. Çin'e daha yüksek gümrük vergileri uygulanması için baskı yapanları doğrudan etkilemesi.

2. Çin'in tarım ürünlerini alternatif tedarikçilerden kolayca temin edebileceği için bu eylemlerden kaynaklanan başka misilleme ihtimalinin olmayışı.

ev-guide-cover-alexsantafe-06.png

AVUSTRALYA'NIN DİPLOMATİK İKİLEMİ

ABD ve AB üyeleri başta olmak üzere diğer batılı ülkelerle karşılaştırıldığında Avustralya, Çin yapımı elektrikli araçlara karşı daha açık bir yaklaşım sergiledi. Çin için Avustralya ile güçlü ilişkilerini sürdürmek kritik bir diplomatik strateji olarak görülüyor. Zira Avustralya sadece Hint-Pasifik bölgesinde önemli ekonomik, stratejik ve diplomatik etkiye sahip kilit bir bölgesel güç değil, aynı zamanda bölgedeki birkaç "Batılı" ülkeden biridir.

Avustralya, elektrikli araç pazarında benzersiz bir konuma sahip. ABD ve AB'nin aksine Avustralya, Çin menşeli elektrikli araçlara ek gümrük vergisi uygulamadı Bunun yerine, Avustralya-Çin Serbest Ticaret Anlaşması, Çin EV'lerinin akışını kolaylaştırmış ve bu araçları tüketiciler için daha erişilebilir hale getirerek Avustralya'nın yeşil geçişine yardımcı oldu. Ancak Avustralya, Çin ile bu faydalı ilişkiyi sürdürürken aynı zamanda Batılı müttefiklerinden gelen daha geniş jeopolitik baskıları da yönetme zorluğuyla karşı karşıya.

Günümüz jeopolitiğinde bir ülkenin sanayi veya ticaret politikasının önemli diplomatik sonuçlarının olması kaçınılmaz. Avustralya hükümetinin ABD veya AB'yi takip ederek Çin elektrikli araçlarına gümrük vergisi koyması veya elektrikli araç veya batarya sektörlerindeki Çinli yatırımcılara karşı yatırım denetimini sıkılaştırması, ikili ilişkilerde diplomatik gerginliklere yol açacağını öngörmek için allame olmaya gerek yok.

Çin ve AB arasında elektrikli araçlara yönelik “ticaret savaşının” tırmanması Avustralya için çok önemli bir ders sunuyor:: Avustralya ve Çin arasındaki ikili ilişkiler kötüleşirse, Çin Avustralya ihracatına alternatif bulabileceği alanları hedef alarak misilleme yapabilir. Bu risk özellikle Çin'deki ekonomik gerileme dönemlerinde, Avustralya emtialarına ve tarım ürünlerine olan talebin zayıflayabileceği zamanlarda daha da belirginleşir.

Ek olarak, Avustralya'nın elektrikli araç politikasındaki önemli bir zorluk, veri toplama ve yönetim standartları konusundaki çözülmemiş sorun olmaya devam edecektir.

china-australia-scott-morrison-xi-jinping.webp

Avustralya'da elektrikli araçların benimsenmesi hızlandıkça, teslim sürelerini azaltmak ve hizmet güvenilirliğini artırmak için hizmetlerin bakımın, yedek parça envanterinin ve pil geri dönüşümünün yerelleştirilmesine acil ihtiyaç duyuluyor. Modern elektrikli araçlar dijital teknolojilerle derinlemesine entegre olup araç performansı, sürüş davranışları, şarj modelleri ve coğrafi konumlar hakkında büyük miktarda veri toplamakta. Bu veriler, araç verimliliğini optimize etmek ve otonom sürüş gibi gelişmiş hizmetler geliştirmek için çok önemli. Önleyici hizmetler sunmak ve yedek parça envanterini etkin bir şekilde yönetmek için önemli miktarda kullanıcı verisinin toplanması ve analiz edilmesi de gerekiyor.

Bakım ve hizmetler için veri odaklı teknolojilerin entegrasyonu, potansiyel ulusal güvenlik kaygılarını artıran ve veri yönetimi ve siber güvenlik için daha katı gereklilikler ortaya çıkaran ek bir karmaşıklık katmanı getirmektedir. Hizmet sunumlarını geliştirmek için Avustralya'da yatırım yapmak isteyen Çinli elektrikli araç üreticileri, düzenleyici onayları alma ve yatırım incelemelerinde gezinme konusunda artan zorluklarla karşılaşabilir. Avustralya hükümeti, özellikle ulusal güvenliğe duyarlı sektörlerde doğrudan yabancı yatırım konusunda giderek daha temkinli hale geldi ve elektrikli araç veri yönetimi başlıca endişe alanlarından biri oldu.

Avustralya şimdi diplomatik bir ikilemle karşı karşıya: Çin'in elektrikli araç ve batarya tedarikine bağımlılığı azaltmada Batılı müttefiklerle uyum sağlama ihtiyacını dengelemek ve aynı zamanda tüketicileri için erişilebilir elektrikli araç seçenekleri sunarak yeşil geçişini teşvik etmek. Veri ve ulusal güvenlik kaygılarını ele almak için ek bir baskı da bu zorluğu artırmaktadır.

Bu karmaşık manzarada gezinmek, bu faktörleri bağımsız bir dış politika çerçevesinde dengeleyen, aynı anda ekonomik fırsatları, güvenlik hususlarını, iklim değişikliği zorunluluklarını ve daha geniş jeopolitik zorlukları ele alan incelikli bir yaklaşım gerektirir.

Geçtiğimiz hafta Adelaide'de yüz yüze görüşmelerle yeniden başlayan Avustralya-Çin Üst Düzey Diyaloğu, Avustralya'nın ulusal çıkarlarını korurken ve daha geniş jeopolitik stratejilerle uyum sağlarken Çin'in elektrikli araç sektöründe artan etkisiyle etkili bir şekilde ilgilenmesi için önemli bir fırsat sunuyor.

gettyimages-1187895801.jpg

Haber : Büşra Kapan / Haber Merkezi


0.9°