DEĞERLER EĞİTİMİ AİLEDE BAŞLAMALI OKULDA PEKİŞTİRİLMELİ
Aksaray Üniversitesi (ASÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Yılmaz, Uşak Üniversitesi Bilim ve Değer Topluluğunun düzenlediği “Milenyum Teknolojileri ve Değer Eğitimi” konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.
- Ebeveynlerin Değerler Eğitimlerine de Önem Vermesi Gerekiyor -
Son dönem teknolojilerinin insanlara konfor sağladığını ancak bunun yanı sıra bireyleri yalnızlaştırdığını ve toplumsal değerlerin gölgelenmesi kaygısını arttırdığını ifade eden Prof. Yılmaz, çocukların eğitim süreçlerinin kişisel kabiliyetlerini dış dünya ile zenginleştirmeye ve bugünü dünden farklı kılmaya dayandığını vurguladı. Ebeveynlerin akademik eğitim gibi değer eğitimlerine de önem vermesi gerekliliğine dikkat çeken Süleyman Yılmaz, “Elimizdeki en büyük beşeri sermaye çocuklarımızdır. Onları sorun çözebilir kabiliyette yetiştirmek durumundayız. Çocukları hayata hazırlarken yalnız akademik yönün güçlü olmasını sağlamaya çalışmak ve edebi, eleştirel, felsefi, sanatsal ve estetik yönleri göz ardı etmek, eğitimden beklenen amaçları noksan bırakır” dedi.
- “Teknolojiye Paralel Olarak Eğitim Anlayışını da Yenilemeliyiz” -
Çocuk için ilk eğitim ortamının aile ve ilk eğiten insanın anne olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Süleyman Yılmaz, şöyle devam etti: “Bu nedenle kadınların ideal bir eğitime sahip olması, topluma sağlıklı bireylerin yetişmesi açısından hayati öneme sahiptir. Okul biçimsel bir öğrenme ve eğitim ortamıdır. Ailede başlayan eğitim ve öğretim kazanımları okulda pekiştirilir. Yaşanan endüstri gelişimleri ile kuşaklara yansıması arasında yakın ilişki vardır. Hayata yalnız hazırlanmaya çalışan kuşaktan -endüstriyel gelişmelerle birlikte- aile bağımlısı bir kuşağa evrilme süreci gerçekleşmiştir. Gelişen teknolojiye paralel olarak eğitim anlayışımızı da yenilemeliyiz. Çocuklarımız nesne değil özne olmalı, tribünden seyreden değil sahada aktif oynayan olmalıdır.”
- Ailenin Korunması, Medeniyetin Baki Kalması İçin Çok Önemli -
PISA 2022 Dünya Eğitim Başarı sıralamasına ilişkin bilgiler veren ve açıklanan sonuçları farklı kesimlerin kendi zaviyelerinden yorumladığını dile getiren Prof. Yılmaz, etkili bir okuma kültürünün oluşturulamadığının altını çizdi. Türkiye’deki genç nüfus ortalamasının Avrupa’daki genç nüfus ortalamasının çok ilerisinde olduğunu ve bu dinamizmin iyi değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Yılmaz, “Bugün artık yazılım ve yapay zekâ üzerinden geliştirilen markalar revaçta. Bizler çocuklarımızı bu teknolojilerin gerisinde tutamayız ve aynı zamanda bizi biz yapan milli, manevi ve evrensel değerlerden soyutlayamayız! Medeniyetimizin baki kalması için aileyi korumalıyız, eğitimcilere ve toplumun etkili isimlerine değer vermeliyiz” diye konuştu.
- Bireysel Dünyaya Dair İhmaller Metruk ve Virane Ruhlar Doğurur -
Bireysel dünyada yapılacak ihmallerin -kırık cam teorisinde olduğu gibi- ruhlarda metruk ve virane haller doğuracağına işaret eden Yılmaz, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Değerlerin eğitiminde seküler ve muhafazakâr çevreler çatışma yaşıyorlar. Muhafazakâr çevreler değer eğitiminin, din eğitimi gibi ve okulda verilmesini istiyor; seküler çevreler ise din eğitimi gibi yalnızca aile ortamında verilmesi gerektiğini savunuyor. Asıl olan bu eğitimin ailede başlaması ve okulda rol modellik üzerinden pekiştirilmesidir. Öğrenim döneminde verdiğimiz eğitimler çocuklarımızı kötülüklerden alıkoymuyorsa, fikir ve düşünce dünyasına bir şeyler katmıyorsa, alınan diplomalar yalnızca dünyalık heveslerine hizmet eder; insanca yaşaması için bir anlam ifade etmez…”
Düzenlenen program, en çok kitap okuyan öğrencilere hediyelerinin verilmesi ve plaket takdimi ile tamamlandı.