İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Pazar gecesi Kayseri'de, pazartesi günü ise Suriye'nin kuzeyinde yaşananları Türk milletinin bugünkü ve gelecekteki varlığına dönük açık ve sürekli hale gelmiş yıkım projesinin olağan sonuçları, beklenen yansımaları olarak görüyoruz." dedi.
ANKARA (İGFA) - İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasına, 1993'te meydana gelen Sivas olayları ve aynı yıl terör örgütü PKK'nın Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde gerçekleştirdiği katliamda hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dileyerek başladı.
Türkiye'nin farklı bölgelerinde meydana gelen yangınlar nedeniyle üzüntü duyduklarını söyleyen Dervişoğlu, "Bu tür yangınların havadan müdahale olmadan söndürülemeyeceğini her yıl acı şekilde öğrenip bir yıl sonra unutan bir iktidarla daha ne kadar ormanımızı kaybedeceğimizin hesabını bilemiyoruz. Birçok alanda gördüğümüz İHA'ları, orman yangınlarında etkin bir şekilde kullanmak için daha kaç yangın bekleyeceğimizi bilmiyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'de Beşşar Esed ile görüşme açıklamalarına değinen Dervişoğlu, "Keşke uyarılarımıza kulak verip, doğru adımları daha önceden atsaydı. Her hafta aklı başında her Türk vatandaşı gibi bu sorunu gündeme getiriyoruz ama her saat daha da ağırlaşan, daha tehlikeli hale gelen bir tablo beliriyor. Türkiye'nin demografik saldırı altında olduğunu, sığınmacı ve kaçak meselesinin beka sorununa dönüştüğünü ve hükümetin verdiği bütün rakamlarda yalan söylediğini her fırsatta dile getiriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kardeşim Esad’tan zalim Esed’e, zalim Esed’den sayın Esad’e tam yirmi senedir süren savruluşun sonunda memleketimizin başına gelenlere dikkat çeken Müsavat Dervişoğlu, sığınmacı sorununa el birliğiyle çözüm çağrımızı yineleyerek; Türkiye’ye yönelik yıkım planına karşı durmanın her memleket evladının görevi olduğunu vurguladı.
Kayseri'de bir çocuğa taciz iddiaları üzerine meydana gelen olayları anımsatan Dervişoğlu, "Siz çözümü görmezden geldikçe, yani sığınmacı ve kaçakları ülkelerine göndermeyi reddettikçe Türk halkı kendi çözümünü bulmaya çalışacaktır. Siz çözüme ayak direttikçe, şiddeti çözüm olarak sunanlar da ortaya çıkacaktır. Ve yıllardır yürüttüğünüz yanlış politikaların bedelini sadece çoluk çocuk, vatandaşlarımız, masumlar ödeyecektir." dedi.
Türkiye'nin demografik yapısının korunmasının ülkenin milli güvenlik sorunu olduğunu ifade eden Dervişoğlu, sığınmacı sorununun bir önce çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi.
Türk milletinin varlığı ve birliğini devam ettirmesi dışında daha büyük ve önemli bir meselesinin olmadığını dile getiren Dervişoğlu, "Bu sebeple yaşanan işgal ve yıkıma itiraz etmek, iktidar çevresindeki gerçek vatan ve milletperver kimseler için de eşsiz bir arınma fırsatıdır. Bugünden itibaren Türkiye'ye yönelik yıkım planına karşı durmak her memleket evladının görevidir. Bu görev, büyük bir sorumluluk duygusuyla yerine getirilmelidir. Çözümün yeri sokaklar değildir. 'Devlet yoksa millet vardır' denilemez. Devlet, milletin teşkilatlanmış halidir." değerlendirmesinde bulundu.