Dervişoğlu: Sağ merkez siyaseti yeniden ayağa kaldırabilmek için birlik meşalesi yakacağım

Dervişoğlu: Sağ merkez siyaseti yeniden ayağa kaldırabilmek için birlik meşalesi yakacağım

GÜNDEM 23.09.2024 15:08:00
Dervişoğlu: Sağ merkez siyaseti yeniden ayağa kaldırabilmek için birlik meşalesi yakacağım

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, NOW TV’de İlker Karagöz’ün sorularını yanıtladı.

Narin Güran cinayetinin 34 gündür aydınlatılmamasına ilişkin kendisine yöneltilen soruya cevap veren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu;

“Allah düşmanıma vermesin böyle bir acıyı ve böyle bir olayın içinde kalmayı. Şimdi devam eden bir soruşturma var. Maksadı aşan ifadelerde de bulunmak istemiyorum ama konunun ziyadesiyle savsaklandığı, amacından uzaklaştırıldığı kanaatini de taşıyorum. Doğru alandan tartışılmadığını da düşünüyorum. Siyasiler karıştı bu işe, uzmanlık alanı olsun olmasın, televizyon yorumcuları karıştı. Haberlerimizin konusunu oluşturdu. Ama bir gerçek de var ki; şayet sizler yani medya kuruluşları bu işin üzerine bu kadar hassasiyetle gitmemiş olsalardı, belki bu noktaya dahi erişilmemiş olacaktı”

“GERÇEKLERİN ORTAYA ÇIKMAK GİBİ KÖTÜ BİR HUYU VARDIR”

“Küçücük bir köyün içinde bir olay yaşanmış, onu gizleyen şeyin ne olduğuna bakmak lazım. Aslında böyle bir yerde böyle vahşice bir cinayet işleniyor. Bir kız evladımız ki hepimizi ekranlarının ekranın içine çeken görüntüsüyle yüreğimizi yakan ifadesiyle bir çocuk katlediliyor. Avuç içi kadar bir yerde bunun bilinmemesi, bunun gerçeğinin ortaya çıkarılmaması da mümkün değil. Zaten bir siyasi şahsiyeti açıkladı, ‘Bildiklerimiz var, bilmediklerimiz var, söyleyeceklerimiz var, söyleyemeyeceklerimiz var’ diyerek bir şeylerin üzeri örtülmeye çalışıldı ama gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir kötü huyu vardır. Neticede bu cinayette gizli kalmayacaktır. “

“BUNLAR TOPLUMSAL BİR CİNNET GEÇİRDİĞİMİZE DELALET EDİYOR”

“Türkiye'de neredeyse ortalama günde 2 tane kadın katlediliyor. Bütün bunlar toplumsal bir cinnet geçirdiğimize de esas itibariyle delalet ediyor ve gerçeklerin üzerinden hareket etmek zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Sözlerimin başında da söyledim, bu konu öyle bir gündeme geldi ki bu konuyu gündeme geldikten sonra belki bugün iktidar sahipleri yaşanan bu elim ve vahim olayın birtakım olayların üzerine örtülmesini vesile olabilecek tarzda kamuoyu gündemine gelmesini istediler. Ama yürek yakan bu durum o kadar büyüdü ki kanaatim odur ki artık bu konunun konuşulmasını da istemiyorum. Dolayısıyla hem Narin’in hem de Narin’lerin başlarına böyle şeyler gelmemesi çocuklarımızın yaşaması için toplum olarak atmamız icap eden önemli adımlar vardır diye düşünüyorum.”

“SİYASİ ÇALIŞMAYMIŞ GİBİ PAYLAŞILMASI ASLINDA ÜZÜNTÜ VERİCİ”

AK Partililerin mangal keyfi görüntülerine ilişkin görüşleri sorulan Dervişoğlu; “Bu çok kabul edilebilecek bir görüntü değildir. Bunun yaşanmasından ziyade, bunun bir siyasi çalışmaymış gibi paylaşılması aslında üzüntü verici. Sizin emekliniz, açlık ve sefaletle boğuşurken; sizin sabit gelirleriniz, sıkıntılar içerisinde yaşamını sürdürürken; sizin çocuklarınız, ciddi sağlık problemleriyle karşı karşıyayken yine evlatlarınız yataklarına aç girip sabahları aç uyanırken, bütün bunların kamuoyunun gözünün önünde yaşanmış olması bana sorarsanız aslında kendini bilmez bir kısım çevrelerin eline geçen yetkiyle o yetkileri de istismar ederek ‘biz ne yaparsak yapalım zaten bir şey olmuyor’ demelerinden kaynaklı bir durumdur”

“KÜLTÜRSÜZ PARANIN SOKAĞA YANSIMASIDIR”

“Bugünün şartlarına bakarak insanın toplumsal bir sorumluluk hissederek nasıl davranması gerektiğini, nasıl yaşaması gerektiğini de bilmesi lazım. Eskiden varlıklı ailelerdi en çok tasarrufu öğretenler. Bugün paranın kültürü olmadığı için sözde zenginlerin için de o kültürsüz paranın sokağa yansımasıdır. O pahalı saatler, arabalar, abartılı tatiller ve eğlenceler… Eskiden bir sosyal dayanışma vardı. Komşunuza o yemeğin kokusunun gittiğini düşündüğünüzde elinize bir tabak alıp oraya ikram ederdiniz. Şimdi öyle bir duyarlılık kalmadı ve dolayısıyla bütün bunlar toplumsal alanda da ciddi aşınmalar yaşadığımızın delilleridir”

“CUMHUR İTTİFAKI TÜRKİYE’NİN TEMEL MESELELERİNİ KENDİNE MESELE ETMİŞ BİR KOALİSYON İFADE ETMİYOR”

“Mustafa Kemal’i askerleriyiz” sloganıyla ve Anayasa’nın ilk 4 maddesiyle ilgili kamuoyunda yaratılan tartışmalara ilişkin İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “Türkiye'nin gündemine zaman zaman pişirilip yeniden servis edilen konulardır. Bütün bunlar elbette ki bir amaca matuftur. Gerçek sorunların konuşulmasını engellemek için yapay tartışmalar çıkararak, ondan beslenen bir siyasi iktidar tarafından yönetiliyoruz. Daha önceden de söyledim şimdi de söylemekte beis görmüyorum. Siz gider Türklerin Anadolu’ya girişini temsil eden bir törende, Malazgirt’te bunu diyen adamın elini kaldırırsanız o da parmağını Ankara’da gözünüze sokar. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin temel meselelerini kendine mesele etmiş bir koalisyon ifade etmiyor bana göre. Çünkü Türkiye’nin konuşulması icap eden birçok sorunu bir tarafta dururken kamuoyu gündemini meşgul edecek yapay tartışmalarla uğraşıyorlar ve birçok şeyi ıskalıyor”

“İKTİDAR KENDİ YARATTIĞI PROBLEMLERİ ÇÖZMEYE ÇALIŞIYOR”

“Cumhuriyeti’nin 101. yılındayız. Jeopolitikten kaynaklı avantajları ve dezavantajları üretim kabiliyetinin her geçen gün aşağıya çekilmesini, tarım alanında ithalata dayalı bir modelin geliştirilmesiyle neredeyse üretimin durma aşamasına geldiğini, çiftçilerin %65’inden fazlasının son 10 yıl içinde çiftçilikten çekilmesini; toprağa düşürdüğü, terin karşılığını alamayan çiftçinin hanesindeki hacizleri, traktörlerindeki hacizleri ve banka ipotekleri görmezden geliyor. Ama bu iktidar gördüğünüz gibi okullarda tasarruf tedbirleri kapsamında temizlik işlerini yapan yardımcı hizmetleri ortadan kaldırıyor. İş başında bulunan hükümet Türkiye’nin güncel hiçbir meselesiyle ilgilenmiyor ya da ilgileniyor gibi görünse bile bunları palyatif tedbirler alarak gerçekleştiriyor. Ayrıca bu iktidar 20 yıldır neyi bozduysa onu tamire yönelik yaptığı çalışmalardan bu büyük milletten alkış bekliyor. Bugün bu iktidar hangi problemleri çözmeye çalışıyor? Kendi yarattığı problemleri çözmeye çalışıyor”

“MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİNİN BİR ANAYASAL MECBURİYETTEN KAYNAKLANDIĞINI UNUTMUŞ GİBİ DAVRANIYOR”

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Çetin’in, özel okullardaki çocukların yemekhanelerdeki yemekleri beğenmedikleri için yemek vermedikleri yönünde açıklama yaptığı hatırlatılan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “Millî Eğitim Bakanlığı’nın stratejik planına da bakmak lazım. Millî Eğitim Bakanlığı eğitimde fırsat eşitliğinin bir anayasal mecburiyetten kaynaklandığını bile unutmuş gibi davranıyor. Ve hazırladığı stratejik planda, ‘ilk ve orta öğretim çağındaki çocukların özel okullara erişimlerini kolaylaştıracağız’ diye de ifadede bulunabiliyor. Oysa temel eğitimin devlet tarafından verilmesi lazım” dedi.

“AİLE BOYU EKONOMİST”

Millet bahçelerinin maliyetleri üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘ekonomistliği’ne dair soruya İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “Aile boyu ekonomist oldukları için aralarında ayrım yapamıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı ekonomist, damat ekonomist, evlat ekonomist. Allah bu memleketi korusun. Bilal Erdoğan, sayın cumhurbaşkanının mahtumudur. Ben de bir siyasi partinin genel başkanıyım. Eğer sayın Erdoğan’ın efradı ailesine cevap vermeye kalkarsam programı sürdüremeyiz. O kadar çok defo var ki etrafta. O sebeple rica ediyorum, beni o konuların içine çekmeyin. Ailece ekonomistler, başka kimler var bilmiyorum. Bu ekonomik politikaların sonu nereye getirdiyse bu ülkeyi, aslında kendisine iktisatçı diye tanımlayan bu devlet ricalinin millete bakarak halinin ortada olduğunu söyleyebilirim”

“BENİM SORUNUM ERDOĞAN’IN KENDİSİ DEĞİL, TÜRKİYE’YE DAYATMAK İSTEDİĞİ SİSTEMLEDİR”

“Türkiye'de bir orta vadeli program uygulanıyor. Orta vadeli programın merkezine yükselen politika faizleri gelmiş. Uzun süreli faizin ülke ekonomisine getireceği yük de belli. Ben böyle magazinel alanlara taşınarak işin ucuza satılmasından yana değilim. Benim yapmaya çalıştığım şey uzunca bir dönemdir aşınmış devlet ciddiyetinin geri gelmesidir. Doğru bir siyasi perspektifin oluşturulmasına katkı sağlamaktır. Yoksa ben bunların ekonomiyi de doğru yönetemediklerini, ülkeyi de doğru yönetemedikleri, ekonomik dengesizliklerden kaynaklı olarak sosyal nizamın tehdit altına girebileceğini, Türkiye’de bütün bu olumsuzluklara bağlı olarak ahlakın zedeleyeceğini gittiğim her yerde anlatmaya gayret sarf ediyorum. Ama konuyu doğru bir mecra üzerinden de konuşmanın faydalı olduğu kanaatini taşıyorum. Benim sorunum Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi değil Türkiye’ye dayatmak istediği sistemledir. Benim mücadelem de odur.”

“ANAYASANIN 101’İNCİ MADDESİ ERDOĞAN’IN BİR DAHA ADAY OLAMAYACAĞINI SÖYLÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önümüzdeki dönem adaylığına ve erken seçim tartışmalarına ilişkin İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Önümüzdeki dönem için Sayın Recep Tayyip Erdoğan bu çabayı niye sarf ediyor bilmiyorum ama Cumhurbaşkanı adayı olabileceğine dahi inanmayanlardanım. Ben Süleyman Demirel gibi cebimde anayasayla geziyorum. Bu anayasanın 101’inci maddesi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir daha aday olamayacağını söylüyor”

“ERDOĞAN DEDİRTMEK İSTİYOR Kİ; ‘BEN BİR YOLUNU BULACAĞIM.’”

“Kamuoyu araştırmalarına baktığımız zaman başka adaylarla Recep Tayyip Erdoğan’ın yarıştırıldığına şahit oluyoruz. Yani A şahsı, yüzde şu kadar alıyormuş; Sayın Erdoğan bu kadar. Sayın Recep Tayyip Erdoğan burada dedirtmek istiyor ki, ben bir yolunu bulacağım. Anayasa buna mani olsa bile, ben önümüzdeki seçime aday olarak gireceğim. Ve bunun için de bazı çevreler benim bu emeline hizmet etmeye tarafımdan mecbur ve mahkum bırakılacaklar diyor. Bu aslında kurgulanmış bir senaryo. Anayasa’nın 101’inci maddesi açık ve net, bir kişi 2 defadan fazla Cumhurbaşkanı olamaz diyor.”

“ERDOĞAN'IN ADAYLIĞINI KONUŞULABİLİR HALE GETİRMEK İÇİN BU SİYASİ MANEVRALARI YAPIYORLARSA BU ANAYASAYA BENİM BAKTIĞIM PENCEREDEN BAKMIYORLARDIR DEMEKTİR”

“Anayasada eğer Türkiye Büyük Millet Meclisi bir erken seçim kararı alır ise ya da bir yeniden seçime kararı alırsa şayet o zaman da Cumhurbaşkanı’nın tekrar aday olabileceği söz konusu yapılıyor. Elimdeki anayasaya göre -ki Türkiye’nin bununla yönetildiğini, her türlü dayatmaya rağmen inanıyorum. Bu anayasaya göre; Recep Tayyip Erdoğan’ın aday olamayacağı ve önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimine katılamayacağı aşikar. Eğer birileri, kimseyi itham etmek istemiyorum, Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığını konuşulabilir hale getirmek için bu siyasi manevraları yapıyorlarsa, bu anayasaya benim baktığım pencereden bakmıyorlardır demektir. Bu anayasa şayet yürürlükte olan bir anayasa ise siyasi tartışmaların odağından Recep Tayyip Erdoğan’ın çıkarılması lazımdır. Öncelikle bunun altında kalınca bir çizgiyle çiziyorum. Biz onu yenerek göndermek istiyoruz türünden, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçimde yenmek için olsa dahi, anayasa çiğnenmek isteniyorsa bu da yapılmaması icap eden şeylerden biridir.

“ADAYLIĞI GÜNDEME SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN DA GETİRMİYOR Kİ.”

Olası bir erken seçimin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde karşılarına gelme ihtimaline karşı İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “Biz bu konuyla ilgili gerekli mücadeleyi vereceğiz. Bu konu karşımızda nereden gelecek ki, açık bir hüküm bu. Bunu gündeme Sayın Recep Tayyip Erdoğan da getirmiyor ki. Kamuoyu araştırmalarında diğer adaylarla Sayın Erdoğan'ın yarıştıranlar başkaları. Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olmasını temin etmek üzere erken seçim kararını gündeme getirip tartışmayı açanlar başkaları. Bunlara bağlı olarak da Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ın önünü açacak yeni anayasal ve yasal düzenlemeleri gündeme getirmek stratejisi geliştirilir.

“İKİSİ DE AYNI ŞEKİLDE ANAYASAYI YOK SAYMAK VE ANAYASANIN ORTAYA KOYDUĞU HÜKÜMLERİ TANIMAMAK ANLAMINA GELİYOR”

“Benim söylediğimi şayet Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Özgür Özel de söylerse, Recep Tayyip Erdoğan bu tartışmanın dışına çıkar” diyerek konuşmasına devam eden İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “Bu tartışmanın dışına çıkması hangi güzelliklere sebep olur, ona da dikkatinizi çekeyim. Bu hükümetin bazı siyasi şahsiyetler için mahkeme kararlarıyla siyasi yasaklar getirebileceğini söylüyorlar. Neye bağlı olarak? Recep Tayyip Erdoğan’ın görevine devam etmesinin önünü açmaya yönelik bir stratejiye bağlı olarak.

Sayın Cumhurbaşkanı da Türkiye’de adaletin gölgelenmesine vesile olabilecek bir töhmetin üzerine yapışmasını engellemiş olacak ve Türkiye eğer gerçekten normalleştirmek istiyorsa, doğru stratejilerle ve doğru söylemlerle gerçekleştirilir bu. Yoksa yasayı çiğneyerek, Cumhurbaşkanı adayı olmak için Tayyip Erdoğan’ın anayasayı çiğnemesiyle, yine bu anayasayı tanımayarak onun aday olmasını temin etmeye yönelik adımları atmanın, birbiri arasında ne farkı var ki. İkisi de aynı şekilde anayasayı yok saymak ve anayasanın ortaya koyduğu hükümleri tanımamak anlamına geliyor.

“AYNI TEHLİKE ŞİMDİ DE KAPININ ÖNÜNDE DURUYOR…”

“Tayyip Erdoğan 2 dönem seçilmesi gerekirken 3 dönem seçilmiştir. Muhalefet buna doğru bir biçimde geçmişte itiraz etmeyi becerememiştir. Çünkü zafer kazanma iştahı içinde hareket etmiştir. Aynı tehlike şimdi de kapının önünde duruyor ve benim üzüldüğüm bakın altını çizerek söylüyorum; seçime kim girdi girmedi? Hiç umurumda değil ama Türkiye’de hukuk yok sayılıyor. Anayasa yok sayılıyor. Bu anayasanın etrafından dolaşılmasının önü açılıyor. Siyaset zor durumda kalıyor. Dolayısıyla siyaset, siyasi kurumlar üzerinden değil kişiler üzerinden yönetilmeye başlanıyor. Siyasette şahıslar konuşuluyor. Ülküler ilkeler, hedefler konuşulmuyor siyaset eskiden irfan sahibi olan insanlarla yapılırdı. Şimdi bu siyaset imkân sahibi insanlarla yapılır dayatmasıyla karşı karşıya bırakılıyor. Biz de bu dayatmanın içinde yokuz”

“BİZİ BİR ALIŞTIRMA HAVUZUNA ALMIŞLAR”

“Tek adam rejimini tahkim edecek, güçlendirecek bu büyük milletin geleceğini önümüzdeki dönemde bir kişinin 2 dudağına, hırsına, ihtiraslarına ve kaprislerine terk edecek hiçbir düzenlemeye asla ve kata izin vermem” sözlerini bir kez daha tekrar ettiğini söyleyen İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “Adam gidiyor işte ‘ahmağa anlatırım gibi anlatıyorum’ diyor. Bunu söylerken beni İYİ Parti’yi ve Büyük Türk Milletini yok sayıyor ama bu dayatma da Zekeriya Yapıcıoğlu’nunkinden farklı bir dayatma değil. Bizi bir alıştırma havuzuna almışlar, orada alıştırıyorlar, alıştırıyorlar, alıştırıyorlar.”

“BU SİSTEM RECEP TAYYİP ERDOĞAN’I UĞURLASA BİLE BELKİ DE ONU ARATACAK BAŞKALARINI GETİRECEKTİR”

“Buradan söylüyorum, bu büyük millete bu millet kurumlarına sahip çıksın. Yani ben şimdi bu sistemle devam edildiği müddetçe bu kargaşaların yaşanmasını engelleyebilmek mümkün olmayacak. Yani Cumhurbaşkanı adaylarının üzerinden sürdürülüyor bu tartışma. Rejim üzerinden değil ya bir yönetme iştahası var, herkeste var. Ve rejimin geleceğini kimse düşünmüyor. Cumhuriyet'in geleceğini kimse düşünmüyor. Devletin ve milletin bekasını kimse nazara itibari almıyor. Devletin kurumları çökmüş, onların onarılmasına yönelik çalışmalarının ne olacağına dair herhangi biri herhangi bir önermede bulunmuyor. Varsa yoksa Ahmet gitsin, Mehmet gelsin tartışması yaşanıyor. Bu sistem Recep Tayyip Erdoğan’ı uğurlasa bile onun yerine onun türevi belki de onu aratacak başkalarını getirecektir. Dolayısıyla Türkiye’nin üzerinde tartışması idam icap eden şey esas itibariyle sistemin kendisidir. Ve bu sürekli ıskalıyor”

“DÜELLO ÜSLUBUYLA SİYASET İNŞA EDİLMEZ”

Sistem tartışmalarının sürekli ertelendiğini ve Türkiye’nin gündemine seçim tartışmalarının geldiğini belirten İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “’Efendim 2025’te yaparsan yap. Olmadı, 2026’da yap ama 2027’de yaparsanız biz yokuz.’ Şimdi bu anayasanın etrafında gezip dolanmak demektir. Dolayısıyla erken seçim tartışmaları gündeme getirildiği andan itibaren ben konuyla ilgili bu işi spekülatif bulduğumu ifade etti. Siyaset bir arenadır doğrudur. Ama siyasiler gladyatör değildir. Türkiye'nin geleceği söz konusuyken, Türk milletinin geleceği söz konusuyken, düello üslubuyla siyaset inşa edilmez.”

“SEÇİM OLDUĞU GÜNDEN İTİBAREN ERKEN SEÇİMLER VE MUHTEMEL CUMHURBAŞKANI ADAYLARI ÜZERİNDE KONUŞUYORUZ”

Ankara Milletvekili Yüksel Arslan’ın tartışılan tweetine ilişkin İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “Herkes üzerine alınabilir bu tarz ifadeleri. Bu tarz ifadeler herkese söylenmiş ifadelerdir ve Yüksel Arslan Bey’i tanırım o bu karakterde biri değildir. Ben Mansur Bey’i de tanırım, Ekrem Bey’i de tanırdım ama bunlardan kaynaklı olmayacak bir biçimde süreç ilerliyor. Bakın özellikle söylüyorum bunları bu tartışma, seçim bir yıl önce oldu. Seçim olduğu günden itibaren biz erken seçimler ve muhtemel Cumhurbaşkanı adayları üzerinde konuşuyoruz. Bu böyle yürütülürse şayet adayların etrafında bir taraftarlaşma söz konusu olabilir. 2023 seçimleri bu sebeple kaybedilmiştir”

“SİZ SİYASİ PARTİLERİN TAMAMINI BYPASS EDERSENİZ YARINLAR İÇİN KENDİ KADROLARINIZI BUGÜNDEN KURMA YOLUNU TERCİH EDERSİNİZ ELBETTE Kİ ÇEVRENİZDEKİ İNSANLARIN REKABETTEN KAYNAKLI OLARAK TARAFTARLAŞMASINI ENGELLEYEMEZSİNİZ”

Altılı Masa’nın hata olup olmadığına ilişkin kendisine yöneltilen soruya İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “Seçimin sonuçlarına baktığınızda şayet kaybedilmişse o seçim stratejik hatalar yapılmıştır, yanlışlar yapılmıştır. Siyasi partiler kendi fonksiyonlarını doğru bir biçimde icra edememişlerdir. Bunlar var ki seçim kaybedilmiştir. Sonuca baktığınızda altını masa belki hata değildi ama uygulanan stratejiler doğru olsaydı seçim kazanılırdı. Eğer aksi olduysa demek ki bu işin bir yerinde hata var demektir. Şimdi durum muhakemesine düşmanından başlayarak bir strateji geliştiremezsiniz. Bu tarz süreçler doğru yönetilmeli. Şu anda adaylıkları üzerinde konuşulan önemli şahsiyetler var. Bunların Türk siyasetindeki yerini hiç kimse inkâr etmiyor ama doğru yerden yol almak lazım. Eğer şimdi siz siyasi partilerin tamamını bypass ederseniz yarınlar için kendi kadrolarınızı bugünden kurma yolunu tercih edersiniz elbette ki çevrenizdeki insanların rekabetten kaynaklı olarak taraftarlaşmasını engelleyemezsiniz. Bu başkalarının ekmeğine de yağ sürer bir hale gelir.

“TÜRKİYE'DE PARTİ KALMAMIŞTIR BU REJİM YÜZÜNDEN”

“Milletin destekleyeceği insanı siz ben desteklemem diyemezsiniz. Dolayısıyla şimdi ya bunların konuşulması için çok erken olduğu kanaatini taşıyorum. Türk siyasetinde yer bulamamış, yer edinmemiş insanların muhtemel Cumhurbaşkanı adaylarının yanında siyaseten konuşlanarak kendilerine gelecek temin etmelerinin önünü açacak tavırlar sergilenmesi lazım. Cumhurbaşkanı adaylarımız siyasi partilerin adayı olmayacaklar. Şayet 100.000 imzayla ya da başka bir yol ve yöntemle Cumhurbaşkanı adayı olacaklarsa programları ne olacak? Yani, evet efendim bilinmezler üzerinden mi hareket edeceğiz. Hele bir Cumhurbaşkanı olsunlar da onlar ne yapacaklarını iyi bilirler mi diyeceğiz? Dolayısıyla siyasetin hükmi, şahsiyeti olan siyasi partilerin kararlarına doğru meyil etmesi lazım. Türkiye'de parti kalmamıştır bu rejim yüzünden. Ve biz bu rejim dayatılırken bu tek adamlığı getirir. Eğer tek adamlık niyetiyle başlasanız bile bu tek adamlığa evrilir diye uyarmıştık sistem kurgulayıcılarını şimdi bir tane değil, onlarca tek adam türedi.”

“HERKES KENDİ ALANINDA TEK ADAMLAŞMAYA BAŞLADI”

“Sadece Recep Tayyip Erdoğan’a tek adam diyemiyorsunuz. Herkes kendi alanında tek adamlaşmaya başladı. Yani siyasi partilerin içinde de böyle dışında kalan Cumhurbaşkanı adaylarının etrafında da böyle bu şekilde demokrasi ilerlemez. Bu sistemin zaten önce siyasi partilere önce kişileri tek adamlaştırıp sonra siyasi partileri yok sayıp, ondan sonra da demokrasinin yok olmasına vesile olabilecek bir sistem olabileceği endişesine istinaden biz buna karşı çıktık. Keşke haklı çıkmasaydım haklı çıktık ve Türkiye bu duruma geldi. Tartışmalar zamansız yaşanıyor tartışmalar. Anlamsız yaşanıyor. Tartışmalar, kurumlar, ülküler, ilkeler, hedefler üzerinden değil, şahıslar üzerinden sürdürülüyor. Bu Türkiye’yi doğru yere götürmüyor, işte İYİ Parti olarak biz siyasi partinin farklılığını ortaya koymak üzere çalışıyoruz. Açıkça söylüyorum ifan sahibi olanların siyaset yapacağı büyük ülke hayal ediyorum. Her imkânı ele geçirenin ben varım diyeceği ülküsüz, ilkesiz, hedefsiz vurdum duymaz siyaset anlayışının sonuna kadar karşısında duracağız”

“TÜRKİYE'DE KURUMLARIN İŞLER HALE GELMESİ LAZIM”

“Türkiye’nin yeni bir kıta keşfetmesine gerek yoktur. Yani derler ya ben bilerek kıta dedim. Yani Amerika’yı yeniden keşfetmesine gerek yoktur. Türkiye'de kurumların işler hale gelmesi lazım. Türkiye'de planlamanın doğru bir biçimde yapılması lazımdır. Türkiye devlet planlama teşkilatın kapandı. Türkiye 5 yıllık fiili kalkınma planlarından artık mahrum. Göstergeleri kurtarmak üzere makro göstergelerin ya da makro düzeydeki rakamların düzgün eleştirilmesine yönelik uygulanmış programlardan vazgeçmesi lazım. Türkiye'nin bir hedefi olması lazım. Türkiye'nin yaşadığı coğrafyanın zorluklarından kaynaklı dezavantajlarınu avantaja çevirebilecek tedbirler alması lazım. Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerini düzeltmesi lazım. Türkiye'nin ekonomik ilişki kurabileceği, uzak coğrafyadaki soydaşlarıyla buluşturulması lazım.”

Suriye ile normalleşme sürecine ilişkin İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; ”Biz en başından beri Şam’la görüşmelerin durdurulmamasından yana tavır koyduk. Dolayısıyla işte kişisel hırslara, kişisel ilişkilere göre inşa ederseniz politikayı böyle bir sonuçla karşı karşıya kalmanız da kaçınılmaz olur”

“DOĞRU PLANLARLA, DOĞRU STRATEJİLERLE BUNUN ÜSTESİNDEN GELEBİLMESİ MÜMKÜNDÜR”

“Türkiye'nin yapması gereken çok basit şeyler var. Yani bu ülkede çocukların yatağa aç girmesini engellemek zor mudur? Zor mudur yani değildir. Eğer sizin saray diye tarif ettiğiniz adına külliye dediğiniz yerin günlük 30 milyona yakınsa masrafı bu çocukların yatağa aç girmelerinin ve sabah mutsuz uygulanmalarının önünü kesebilmek mümkündür. Bu ülkede kaç kişi üniversiteye girmeye hak kazanıyor da ekonomik imkansızlıklar yüzünden kayıtlarını dolduruyorlar biliyor musunuz? Bu rakam 3 milyonlara gelmiştir. Türkiye'nin 2011 yılında 1.122.000 çiftçisi varken bu rakam bugün 400 bine gelmiştir. Yani Türkiye artık girdi maliyetleri yüksek üreten, üreten herkesin zarar ettiği sadece bankaların kâr ettiği bir ülke konumuna taşınmıştır. Bunlar ekonomik anlamda çok kolay bir biçimde düzeltilebilecek işlerdir. Doğru planlarla, doğru stratejilerle bunun üstesinden gelebilmesi mümkündür ama bu ekonomik olumsuzluğun yarattığı ahlaki tahribatı sosyal nizamda yaşadığımız ve hepimizi tehdit altına alan gecekonduların bittiği yerde başlayan gökdelenlerin olduğu bir ülkede yaşamın sosyal yaşamın bu olumsuz gidişattan etkilenmemesi mümkün değildir. Büyük bir gelir adaletsizliği efendim üreten ürettiğini, karşısını karşılığını alamıyor. Emekli tenceresini kaynatamıyor.”

“DÜNYADAKİ BÜTÜN OTOMOTİV SANAYİNİN KARINDAN DAHA FAZLASINI BİZ VATANDAŞTAN VERGİYLE ALIYORUZ”

“Türkiye’nin en zenginin verdiği vergiyle sizin benim verdiğim vergi arasında herhangi bir fark yok. Türkiye'de bakın ben size bir örnek vereyim. Bizim otomotiv sanayimizin güçlü olmadığından bahsedilir. Dünyanın çok güçlü otomotiv sanayine sahip ülkeleri var. O bildiğimiz tanınmış büyük markaların toplam kârı bir yıl içinde 17 milyar eurodur. Yani bu onların bilançolarına göre ortaya çıkmış bir rakamdır. Yani dünyadaki büyük otomotiv sanayinin. Yıllık kârı 17 milyar euro'dur. Ama bizim sadece OTV’den aldığımız miktar 18 milyar dolardır. Yani dünyadaki bütün otomotiv sanayinin karından daha fazlasını biz vatandaştan vergiyle alıyoruz ve buna rağmen bu ülkenin ekonomisi maalesef alarm veriyor. O zaman doğru yönetilmiyor demektir”

“BUNLARI DA SİSTEM BU HALE GETİRDİ”

“Eğer siz ekonomiyi ailevi ilişkilere bağlı olarak bir gün ailenin bir mensubuna ertesi gün o ailenin mensubuna bağlı olduğunu olduğu noktasında tereddüt duymadığınız onun bir yakın arkadaşına, ondan sonra da İngiltere’de yaşayıp oranın tefecilerine danışmanlık hizmeti veren insanlara emanet ederseniz bütün bunları yaparken de; “asıl ekonomist benim” derseniz, karşılaşacağınız akibet bundan farklı olamaz. Çünkü devlet devlet olmaktan çıkmıştır, devlet geleneklerini kaybetmiştir, devlet aklını yitirmiştir. Bu 22 yıllık dönemde bugün bu ülkeyi yönetenler 22 yıl önce bu kadar kötü değillerdi. Bunları da sistem bu hale getirdi.”

“SEÇMEN BU İKTİDARA VE ONUN TÜREVLERİNE OY VERMEKTEN VAZGEÇTİĞİYSE BU İKTİDARIN DA ONA SAYGI GÖSTERMESİ LAZIM”

“22 yıl öncesinden başlayarak Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy veren seçmenin haklı gerekçelere sahip olduğuna ben inanıyordum. İnanıyordum ki bunca seçimi üst üste kazandılar. Ama bugün o seçmen ben geçmişte nasıl kendilerine saygı duyuyorsam ki oy vermek için bir gerekçeleri vardı diye. Bugün o seçmen bu iktidara Adalet ve Kalkınma Partisi'ne ve onun türevlerine oy vermekten vazgeçtiğiyse bu iktidarın da ona saygı göstermesi lazım. Yoksa Adalet Ve Kalkınma Partisi'ne oy vererek oy kullanma tercihini belirleyen vatandaşın tercihi başımızın üstünedir. Aksi bir şey söylemek mümkün değil ama söylüyorum. Bunlar 2002 yılındaki parti değil, 2013 yılındaki AK Parti değil, 2018 yılından sonra bu sistem değiştikten sonra hem kendilerinin hem Türkiye’nin dengesini kaybettiğine inanıyorum ve bütün göstergeler ve yaşanmışlıklar da buna delildir”

“BUNLAR BAŞKA 3 Y’Yİ YOK ETTİLER; YARGIYI, YASAMAYI VE YÜRÜTMEYİ YOK ETTİLER. HEPSİNİN YERİNE DE RTE’Yİ KOYDU”

“İşte o zaman yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar diye baş çıktıkları bir yolculuk vardı. Biz vatandaş onların yasakları, yolsuzluğu ve yoksulluğu yok edeceklerini zannediyordu. Ama bunlar başka 3 Y’yi yok ettiler. Yargıyı, yasamayı ve yürütmeyi yok ettiler. Ve hepsi yine eğer harfler üzerinden sembolize edeceksek 3Y’yi yolsuzluğu, yoksulluğu yasaklara yok etmekle başladıkları yolculuk; yargıyı yürütmeyi ve yasamayı yok etti ve hepsinin yerine de RTE’yi. Yani Recep Tayyip Erdoğan’ı koydu. Türkiye bu sistem krizini sistem sorununu aşmalıdır. Bu siyasete ve siyasetçilere de zarar veriyor. Siyasetçilerin, hem partilerinin kurumsal kimliklerini hem de şahsi kimliklerini aşındırıyor. Dolayısıyla siyaset ve siyasetçiler buna müsaade etmeyecek tedbirleri geliştirmek mecburiyetindedir. Çünkü hiçbirimizin siyasi geleceği ikbali ömrü önemli değildir bu millet için asıl olan bu milletin sonsuza dek yaşayabilme iradesine güç vermektir”

“KENDİLERİNİ O KARARDAN VAZGEÇTİREBİLECEK BİR TEK CÜMLE DAHİ KURMADIM”

İYİ Parti’de son dönemde yaşanan istifalara ilişkin İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “Gidenlerin hepsi bir ikisi hariç zaten benim genel başkanlığım döneminde 7 istifa oldu, tamamı gideceklerini bana söylediler, demesem bile hissettirdiler ama ben onların kalmama iradelerini bildiğim için kendilerini o karardan vazgeçtirebilecek bir tek cümle dahi kurmadım. Çünkü siyaset gönül işidir. Siyaset birisine kendi geleceğiyle ilgili yol açan ya da onun önündeki engelleri süpüren bir iştigal alanı değildir. Siyaset inanmış insanlarla yapılır. Dolayısıyla siyasete olan inancını partisine olan mensubiyetini yitirmiş insanlarla ya da benim bugün söylediklerime inanmayanlara sürdürebilecek bir yolculuk değildir”

“SAĞ MERKEZ SİYASETİ YENİDEN AYAĞA KALDIRABİLMEK ÜZERE BİR BİRLİK MEŞALESİ YAKACAĞIM”

“Ben güllük gülistanlık bir siyasi alan bahşetmiyorum kimseye ben bir mücadelede bahsediyorum. Bu mücadeleyi doğru verebilirsek bu ülkeyi kurtarabileceğimize inanıyorum. Türkiye'de siyasetin merkez aklı da yok edilmiştir. Bu da sistemli bir biçimde yaşama geçirilmiştir. İYİ Parti olarak ve şahsen ben Müsavat Dervişoğlu olarak yok edilmiş, üzerinden 22 yıldan beri silindir gibi geçilmiş, merkez sağ ve sağ merkez siyaseti yeniden ayağa kaldırabilmek üzere bir birlik meşalesi yakacağım. Kararım budur. Türkiye'nin kurtuluş yolu da budur. Cumhuriyet'in kuruluş ve felsefesi olan Türk milliyetçiliğini merkeze alan ve toplumun bütün kesimlerine açılan ve toplumun bütün kesimlerini kucaklayan bir siyasi anlayışla bu gerçekleştirilmektir”

“TÜRK SİYASETİNDE İZ BIRAKMIŞ BU ÖNEMLİ VE DEĞERLİ ŞAHSİYETLERİN AYAK İZLERİNE BASA BASA BASA MİLLETLE BULUŞACAĞIM.”

Gittiği her yerde milletin neyi özlediğini anlatmaya çalıştığını söyleyen İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu; “Bu ülke Müsavat Dervişoğlu'nu, Recep Tayyip Erdoğan'ı, Özgür Özel'i ya da bir başkalarını özlüyor değil. Bu ülke hâlâ Süleyman Demirel’in samimiyetini, Rahmetli Ecevit’in nezaketini Erbakan’ın imanını, Özal’ın çalışkanlığını, Alparslan Türkeş’in mücadele cehdini ve azmini özlüyor. Ben Türk siyasetinde yola çıktığım günden itibaren açık ve net olarak söylüyorum. Türk siyasetinde iz bırakmış bu önemli ve değerli şahsiyetlerin ayak izlerine basa basa basa milletle buluşacağım. Benim bu çağrıma millet cevap verecektir diye inanıyorum”

“BU ÇAĞRININ ADI MERKEZDE BULUŞMAKTIR”

“Bu çağrının adı merkezde buluşmaktır. Tahrip edilmiş siyasetin merkezinin yeniden inşasıdır. Bunun için mücadele gerekmektedir. Dolayısıyla Türk siyasetine emek vermiş, ter dökmüş herkesi çatımızın altına davet ediyorum. Bu Türkiye'nin kurtuluşu çağrısıdır. Her türlü siyasi taassuptan arınmış, kendisinden vazgeçmiş insanların üstlendiği bir görev ve sorumlulukla Türkiye adına gerçekleştirilecek bir yolculuğun adıdır İYİ Parti. Ve dolayısıyla herkesin başarıyı elde etmek adına ülkesi adına başarıyı elde etmek adına çorbada tuzunun olacağı bir sofranın adıdır, İYİ Parti. Dolayısıyla bu daveti kayıtsız kalınacağına inanmıyorum. Çünkü siyasi partiler bypass edildi, sistemden yok edildi. Aksini iddia edenle tartışırım.”

“MAGAZİNLEŞTİREREK DERİN SORUNLARIN UCUZLATIILMASINA BEN HİÇ TARAFTAR DEĞİLİM”

“Türkiye bugün partileri mi konuşuyor, şahısları mı konuşuyor soruyorum sizlere? Maalesef şahısları konuşuyor o zaman kurumların güçlendirilmesi için üzerimize düşen sorumluluklar var. Onun için Türkiye’nin yapay gündemlerini konuşmaktan da azami ölçüde uzak durmaya gayret sarf ediyorum. Yani magazinleştirerek derin sorunların ucuzlatılmasına da ben hiç taraftar değilim, hiç sıcak bakmıyorum.”

“TÜRKİYE YANIYOR”

“Türkiye yanıyor. Tencerenin kaynamadığı ülke yanıyor demektir. Çocuklar gelecekten umudu kestiler ise o ülke yanıyor demektir. Eğer bir üniter devlet etseniz 780.000 kilometrekare toprağımızda 10.000.000 tane zorunlu adamı zorunlu ve sorumlu bir biçimde ülkenizi sığınmacı olarak kabul ediyorsanız Türkiye yanıyor demektir. Topraklarınızı eklemiyor, ektiğinizin karşılığını alamıyorsanız Türkiye yanıyor demektir. Sanayici yatırım yapmaktan uzak parasını faizde değerlendiriyorsa Türkiye’ye yanıyor demektir. Uluslararası tefeciler Türkiye’ye para getirip ve onun karşılığında kur garantisine bağlı olarak yüksek faiz alıp parayı yurt dışına götürüyorlarsa Türkiye yanıyor demektir. Türkiye dünyadaki iklim değişikliğine bakarak ileriye dönük tedbirleri geliştiremiyorsa yanıyor demektir. Dünya zaten yapay zekaya açılmışken ve siber teknoloji harp alanında kullanmaya başlamışken eğer buna kayıtsız kalıyorsa Türkiye yanıyor demektir. Türkiye'de yangını söndürmenin yolu siyasi partilerden ve siyasi iradeden geçer. O iradeyi güçlendiren milletin iradesidir, şahısların değil.”

“SİYASET İRFAN SAHİBİ ADAMLARIN İŞİDİR, İMKÂN SAHİBİ ADAMLARIN İŞİNE ÇEVİRİRSENİZ İŞTE TÜRKİYE BÖYLE OLUR.”

“Gittiğim her yerde bangır bangır bağırıyorum. Siyaset, irfan sahibi adamların işidir, imkân sahibi adamların işine çevirirseniz işte Türkiye böyle olur. Onun için üzerimizde çok büyük bir sorumluluk vardı. Omuzlarımızda da çok büyük yük vardır. Cenabı Allah bu ülkeyi düşünen herkesin omzuna kuvvet versin, güç versin”

“GELİN BİR OLALIM NE OLACAKSAK BERABER OLALIM”

“Türkiye bu yangından kurtulacak güçtedir. Dolayısıyla çıktığımız yolculuk bir yeniden inşa süreci gerektiriyor. Milletimiz bize inansın, milletimiz bize güvensin. Biz milletin söyle dediği ne varsa söyleyeceğiz. Yap dediğin ne varsa yapacağız. Söyleme dediklerini ve yapma dediklerini de asla ve kata yapmayacağız. Biz memleketimize, milletimize hizmet etme yolculuğunu güçlendirerek sürdüreceğiz. Büyüyerek sürdüreceğiz. Bakın bizim için şunu diyorlar, ‘evet doğru söylüyorlar ama ne olacaklarını’ bir görelim. Ben de onlara diyorum ki, ‘ne olacağımı görmeye çalışmayı bırakın. Gelin bir olalım ne olacaksak beraber olalım. 27 Ekim’de kuruluş yıldönümümüzü kutlayacağız. Ankara Atatürk Spor Salonu’nda herkesi oraya davet ediyorum. Hem partimizin kuruluşunun 7. yıl dönümüne hem de Cumhuriyetimizin 101 yılını idrak edeceğiz”

 


Kaynak: Haber Merkezi


aksarayhaber.net