İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme dair açıklama yaptı.
İYİ Parti lideri Dervişoğlu, terör örgütü PKK'nın 12 Mayıs'ta yaptığı fesih kararı gündemine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Dervişoğlu, "PKK’yı alenen cumhur ittifakına katarken, Meclis'teki grubu olan siyasi partiyi, İmralı’nın postacısı yaparken aklıma, yıllarca dilinizden düşürmediğiniz kelimeler geliyor: 'Terörle aranıza mesafe koyun, Türkiye partisi olun!' Hepiniz Terörle aranıza öyle bir mesafe koydunuz ki, mesafe sıfıra indi" ifadelerini kullandı.
DİNÇASLAN YENİDEN İYİ PARTİ'DE
İYİ Parti'ye geri döndüğünü açıklayan Milliyetçi Kongre Derneği Kurucu Genel Başkanı Bahadırhan Dinçaslan'a Müsavat Dervişoğlu, grup toplantısındeki açıklamalarından önce kendi rozetini taktı.
Dinçaslan "Dervişoğlu yiğitlik ediyor, bizi de yiğitlik etmeye çağırıyordu; kahramanlık ediyor, bizi de kahramanlığa çağırıyordu. Bu davete icabet etmeyi bir vazife bildim" dedi.
Dervişoğlu'nun açıklamasından satır başları şöyle:
"8 yıllık tek adam sisteminin yol açtığı
Ve bile isteye bitirilmeyen ekonomik darboğazın içindeyiz.
Türk Milleti olarak, bir cenderenin içerisindeyiz.
Bu cenderenin bir tarafı Silivri’dir.
Gazetecisinden, parti genel başkanına,
20 yaşındaki pırıl pırıl gençlerden,
Seçilmiş Belediye başkanına, milletvekiline kadar Silivri’dir.
"BİZİM PEŞİNDE OLDUĞUMUZ HAYSİYET"
2 Gün önce 19 Mayıs’ı kutladık.
1919’dan 1923’e
Samsun’dan İzmir’e
Ankara’dan Lozan’a uzanan serüvenin doğum gününü,
Aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün doğum gününü kutladık.
19 Mayıs, Sadece bir bağımsızlık mücadelesinin miladı değil;
Aynı zamanda bir haysiyet mücadelesinin başlangıç anıdır.
Bizim peşinde olduğumuz haysiyet işte budur!
Candan aziz Vatandaşlarıma sesleniyorum:
Bugün çektiğimiz ızdırapları dindirmenin yolu da,
Yine bu haysiyet ve fazilet mücadelesinden geçmektedir.
İkbal değil, istikbal arayışıdır bu.
"TAHRİFATIN İZLERİNİ GÖRMEZSEK YANILIRIZ"
Hatırlayın, hatırlamalıyız!
Cumhuriyet’in 100. Yılında verdikleri pozları unutmamalıyız!
100. yılı, Türk Donanmasının 100 gemisini
Vahdettin Köşkünden selamlayarak kutladılar.
Bugün o tahrifatın izlerini görmezsek ve amacını anlamazsak yanılırız.
Bize sunulan suni gündemlerin, gerçek niyetlerini örtmelerine izin verirsek, Kaybederiz.
Dönen bunca dolabın da nereye varacağını göremeyiz.
23 yılın sonunda,
Dillerinin altından çıkacağı kadar bakla çıkmıştır.
Türkiye, çok Miletli, çok dilli, çok hukuklu
ve çok bayraklı bir hale gelsin istiyorlar.
Bunlara göre Türkiye’de,
Herkes var, bir tek Türk yok.
"TÜRKİYE’Yİ VE VATANDAŞLARI BÖLMEK BUDUR"
İçeride yeni Anayasa ile ebediyen başkanlık için,
Dışarıda da kişisel işlerinize sermaye yapmak için,
Teröristbaşını ve PKK’yı muhatap alıp,
Cumhuriyetin vatandaşı olan Kürtleri sorunun kendisi yaptınız.
Kürtle sorunu birleştirerek, Türkiye’yi ve vatandaşları bölmek budur.
Bugün Koruculara haysiyetsiz ve hadsiz laflar edenlerin Ahvali de budur.
Koruculuk da çobanlık da şerefli mesleklerdir
Emin olun çobanın köpeği de kuzusu da pek muhteremdir.
23 yıldır, Kürt sorunu diye tahkim ettikleri yerde,
Hiçbir zaman bir yurttaşlık sorunu görmediler.
Çünkü, PKK ile aynı ajandayla hareket ettiler.
Herkes ya partisine, ya örgütüne destekçi devşirmek derdindeyken,
Biri de çıkıp da Kürdün derdini sormadı.
"TERÖRLE MESAFE SIFIRA İNDİ"
Şimdi Kürt ile terörü yan yana getiren kimdir, soruyorum?
Cumhuriyetimizde 100 yıldır Kürt olan ve Türkiye için siyaset yapanlar oldu.
Bakanlar, vekiller her makamda şerefli vatandaşlar oldu.
Siz, bunların yolunu kapatansınız.
İşinize gelmediği için kurularla yaşları bir arada yakansınız.
Şimdi PKK’yı alenen cumhur ittifakına katarken,
Meclisteki grubu olan siyasi partiyi, İmralı’nın postacısı yaparken
Aklıma, yıllarca dilinizden düşürmediğiniz kelimeler geliyor:
“Terörle aranıza mesafe koyun, Türkiye partisi olun!”
Hepiniz Terörle aranıza öyle bir mesafe koydunuz ki,
Mesafe sıfıra indi.
"DERİN BİR KAYGIYLA BAKIYOR, TETİKTE BEKLİYORUZ"
Biliyorsunuz,
Aylarca isim koyamadılar.
Hepsi ayrı telden kem küm ettiler.
Hızını alamayıp, teröristbaşını meclise çağıranlar oldu.
Sonradan bu kalkışmayı ihanetle,
Süreci de “Terörsüz Türkiye” manşetiyle taçlandırdılar.
Şimdi de buna Gazi Meclis’i alet etmek istiyorlar.
Sürece nasıl bakıyorsunuz diyorlar?
Nasıl bakalım?
Kaygıyla bakıyoruz!
Derin bir kaygıyla bakıyor, tetikte bekliyoruz.
Cumhuriyet Türkiyesi dışında bir kaygımız yoktur.
Öfkemiz de, onu muhafaza ve müdafaa etmek üzerinedir.
Çünkü Türkiye’yi yöneten gasp ittifakına karşı onu müdafaa ile yükümlüyüz.
"CEHENNEMİ YAPMANIN ADINI BARIŞ SÜRECİ KOYMUŞLAR"
Terör örgütünün aklıyla bir olup,
Ulus devlet projesini değiştirip
Üstüne de Türkiye’yi bir etnisiteler cehennemi yapmanın adını
Barış süreci koymuşlar
Bakın, şu laflara bakın,
Aynıyla okuyorum:
“19 Mayıs, anlık dürtülerin veya dar bir kadronun kararı değil,
Türk devlet aklının Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarıyla eyleme geçmesidir.”
Bir: Onun adı anlık dürtü değil, Vatan aşkıdır.
İki: Dar bir kadro değil, Kuvva-i Milliyedir.
Üç: Devlet Aklı dediğin İngiliz gemisine binip kaçandır.
Sen, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iradesi Türk Milliyetçiliğini
Ayaklar altına alma cüreti göstermişlerin safsatalarını, milli diriliş mi belledin?
Kuvva-i Milliye adına,
Mustafa Kemal adına,
Kocatepe adına,
Sakarya adına,
İzmir’in dağlarında açan çiçekler adına,
Yazıklar olsun!
"BİR TEK TÜRK OLAMAMIŞSINIZ"
Mustafa Kemal Samsun’a ne için çıkmıştır?
Mustafa Kemal’in Milli Sır diye tarif ettiği şey nedir?
Mustafa Kemal’i tahrif ederken,
Tahkir ettikleri Türklükle giriştikleri savaşı kazanacaklarını zannediyorlar.
Ne Türklüğü tanıyabilmişsiniz!
Ne de Türk olabilmişsiniz
Ne yazık ki her şey olup, her şeye dönüşüp,
Bir tek Türk olamamışsınız!
"MALAYA GEMİSİNİN ARDINDAN GÖZYAŞI DÖKÜYORLAR"
Bizim, zamanında yırtıp attığımız kapitülasyonların tahsildarlığını yapıyorlar.
Bunlar halen, millileştirdiğimiz demiryollarının, madenlerin tahsilatını yapıyorlar.
Bunlar, Halen Damat Feritlerin yasını tutuyor,
Majestelerinin MALAYA gemisinin ardından gözyaşı döküyorlar!
Vatan bu yüzden zorda.
Millet bu yüzden darda.
Tencere bu yüzden kaynamıyor.
Emekliler bu yüzden feryad ediyor.
Çiftçiler bu yüzden toprağa küstü.
Memleketin yarısı bu yüzden borç batağında.
"DEVLETİ ŞAHSİ AL-VER İLİŞKİSİNİN NESNESİ YAPTILAR"
İçeride çökerttikleri devleti,
Dışarıda büyük güç-müş gibi pazarlamaya çalışan bir siyasal akılla karşı karşıyayız.
AKP iktidarı, yıllardır Türkiye’yi kendi dar vizyonuna,
Günü kurtarmaya yönelik manevralarına ve şahsi ihtiraslarına mahkûm etmiştir.
Bu kadim devlet, iktidardaki müstevliler eliyle,
Yeni Emperyalizmin Yeni Türkiye’si olarak
Her masada bir şahsi al-ver ilişkisinin nesnesi yapılmaktadır.
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ, BATIYA RAĞMEN BİR CUMHURİYETTİR"
Geçen hafta Türkiye’de yoğun bir diplomasi trafiği yaşandı.
Türkiye’nin önce kendi çıkarına, sonra da insanlık vicdanına uygun davranabilmesi bizi ancak mutlu eder.
Ancak yine kendi elleriyle, kendi medyalarıyla faş ettikleri gerçekler,
23 yıllık skandallar zincirinin devam ettiğini göstermektedir.
Trump ve Putin’i beklerken, Zelensky ile yetinmek zorunda kaldılar.
Çünkü her meseleye bir siyasal iletişim konusu olarak bakıyorlar.
Bu anlamda bir iletişim kampanyası, kitleleri etkilerse zafer oluyor,
Etkilemezse, rafa kaldırıp unutturuyorlar.
Asıl Sorun budur.
Bizim de İtirazımız bunadır.
Hangi ülkenin iktidarı, dış politikayı böylesine iç politikaya tahvil eder?
Hangi hariciye geleneği,
Her diplomatik hadiseyi, bir sosyal medya kampanyasına meze yapabilir?
Bu nasıl bir rejimdir?
Ayrıca bir uyarı olarak belirtmek isterim ki!
Türkiye’ye demokrasi, Batı’dan alınmış bir icazetle gelmeyecektir.
Türkiye’ye hukuk, adalet ve insanlık onuru Batı’dan ithal edilerek gelmeyecektir.
Türkiye Cumhuriyeti demokrasiye Batı’ya rağmen yürüyecektir.
Türkiye Cumhuriyeti, batıya rağmen bir Cumhuriyettir.
Ve Cumhuriyet kalmak için vereceği mücadeleyi de Türk Milleti kendisi verecektir.
"DOSTUM DEDİĞİ ASKERİ UNSURLARIYLA BOY GÖSTERDİ"
Yine geçtiğimiz haftalarda
Size bu kürsüden, yanı başımızda, Mora yarımadasında
Türkiye’siz tatbikattan bahsetmiştim.
Erdoğan’ın dostum dediği kim varsa,
Orada askeri unsurlarıyla boy göstermişti.
Bugün yine benzeri bir gelişme yaşanmaktadır.
ABD’nin Avrupa-Afrika Komutanlığı öncülüğünde
Dedeağaç merkezli gerçekleştirilecek
Türkçe karşılığı “Acil Yanıt 2025” olan bir askeri tatbikat yapılacaktır.
12 binden fazla askerin katılacağı bu tatbikatta,
Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Karadağ, Kosova, Kuzey Makedonya,
Hırvatistan, hepsi oradadır. Ama biz yokuz.
Dünya lideri yok. Belki haberi de yok!
Çünkü AKP, Türkiye'yi kendi iç sorunlarına öyle gömmüştür ki,
Doğu Akdeniz'de saf dışı bırakılmamızla dahi ilgilenmemektedir.
Kıbrıs rezaletleri ise bunun yalnızca görünen kısmıdır.
"GELEN BASKILARLA DEVLETİN VALİSİ REFÜZE EDİLMİŞ"
Devletteki çürümenin, yozlaşmanın, kurumlardaki dağınıklığın en önemli örneklerinden biri, 18 Mayıs günü Tunceli’de yaşanmıştır.
Terör örgütü tarafından öldüğü açıklanan iki elebaşı için düzenlenmek istenen etkinliğe, Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu tarafından izin verilmemiştir.
Ancak, bu haklı kararın ardından, Ankara’dan gelen baskılarla,
Devletin Valisi refüze edilmiş, teröristlerin anılmasına imkan tanınmıştır.
İhanet süreci zarar görmesin diye,
Yeni ortakları DEM incinmesin diye,
Devletin Valisinin kararının değil,
Terör örgütünün talebinin arkasında durulmuştur.
İçişleri Bakanı bu konuda derhal bir açıklama yapmalıdır.
Merkeze alınma talebini bakanlığa ileten Sayın Valimizi de,
Devlete bağlılığı ve dirayetli duruşundan ötürü tebrik ediyor,
Bu meselenin takipçisi olacağımızı ilan ediyorum.
Bu milletin böyle devlet insanlarına ihtiyacı vardır.
Kendisi artık kalbimizin tam merkezinde olacaktır.
"1919’DA PAROLA 'YA İSTİKLAL YA ÖLÜM'DÜ, BUGÜN BİZ, 'YAŞAMAK' DİYORUZ"
Hangi partiye oy vermiş olursa olsun,
Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum;
1919’da parola “ya istiklal ya ölüm”dü.
Bugün biz, “Yaşamak” diyoruz!
Layık olduğumuz gibi yaşamak istiyoruz!
Güven ve huzur içinde yaşamak,
Hür ve Bağımsız yaşamak istiyoruz.
Seçenekler bellidir:
Ya Sarayın Esaretinde sürünmek,
Ya da Türk istiklali içinde yaşamak!
Ya tek adamın sultasına tabiiyet,
Ya da Cumhuriyet içinde Hürriyet!
Arkamızda tarih,
Yanımızda millet,
Önümüzde ise gençlik vardır.
Gelin birlikte yürüyelim!
Seçime değil,
Yeni bir başlangıca yürüyelim!
Yalnızca İktidara değil,
Yeniden doğacak Cumhuriyet’e yürüyelim."
GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI
Dervişoğlu, Meclis'teki grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Dervişoğlu'na DEM Parti'nin terör örgütü PKK feshi ve İmralı ziyareti sonrası başladığı siyasi tur soruldu. Dervişoğlu, "Bize herhangi bir talep gelmedi, gelmesini beklemiyorum" dedi.
Dervişoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin kurulması çağrısını yaptığı komisyon hakkında da "Ortaya yeni atılmış bir şey. Öcalan'ın talep ve beklentilerini karşılamak için TBMM'nin bazı olumsuzluklara alet edilmesine yerinde ve sıcak bakmıyoruz" diye konuştu.
MHP'li Semih Yalçın'ın kendisine yönelik hakaret dolu açıklaması için de Dervişoğlu, "Vallahi billahi okumadım. Çünkü benim muhatabım değiller" yanıtını verdi.
Kaynak: Haber Merkezi