Destici'den İmralı Sürecine Sert Tepki
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, iktidarın son dönemde hız kazandırdığı ve kamuoyunda "İmralı süreci" olarak adlandırılan gelişmelere sert sözlerle tepki gösterdi. Özellikle "suça karışmamış PKK'lı" ifadesi üzerinden yürütülen tartışmalara dikkat çeken Destici, bu tanımın hukuki değil, tamamen siyasi bir kurgu olduğunu belirterek, devletin ve hukukun böyle bir kavramsallaştırmayı kabul etmemesi gerektiğini vurguladı.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başladığı ifade edilen ve terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın örgütün silah bırakması yönündeki mesajlarıyla devam eden süreç, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarıyla yeni bir boyut kazandı. Komisyon üyeleri, 24 Kasım 2025’te İmralı Adası’na giderek Abdullah Öcalan’la bir görüşme gerçekleştirdi.
Söz konusu görüşmeye ilişkin tutanaklar, DEM Parti ve muhalefetin tüm ısrarlarına rağmen kamuoyuyla paylaşılmadı. Görüşmenin yalnızca kısa bir özetinin okunması ise şeffaflık tartışmalarını beraberinde getirdi. 4 Aralık 2025’te yapılan açıklamalar, sürecin hem siyasi hem de hukuki açıdan kritik bir evreye girdiğini gösterdi.
Komisyonda yasa önerilerine dair çerçeveyi de açıklayan AKP, olası düzenlemelerin hayata geçirilmesi için temel şartın, "devletin ilgili otoritesinin bundan sonra terör yoktur demesi" olduğunu duyurdu. Bu ifade, terörle mücadele politikalarının geleceği açısından yeni bir eşik olarak yorumlandı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyonun açılış konuşmasında bugüne kadar 134 kişi ve kuruluşun dinlendiğini, Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmeyle birlikte "dinleme faslı"nın sona erdiğini ifade etti. Sürecin en hassas ve kırılgan dönemine girildiğini belirten Kurtulmuş, siyasi partilere dil ve üslup konusunda dikkatli olunması çağrısında bulundu.
MHP, hazırladığı 120 sayfalık kapsamlı raporu geçtiğimiz günlerde TBMM’ye sundu. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın açıklamaları ise tartışmaları daha da alevlendirdi. Yıldız, hukuken atılacak adımların şarta bağlı olduğunu belirterek, örgütün tamamen dağıtılması ve silahların teslim edilmesinin güvenlik güçleri tarafından tespit edilmesi gerektiğini söyledi.
"Suça karışmamış olanların teslim olmaları halinde ceza görmeyecekleri" yönündeki değerlendirmesinin yanlış anlaşılmaması gerektiğini vurgulayan Yıldız, bunun mutlak bir beraat anlamına gelmediğini, bu kişilerin denetimli serbestliğe tabi tutulacağını ifade etti.
Sürece yönelik en sert çıkışlardan biri ise BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’den geldi. Destici, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, kamuoyunun "suça karışmamış PKK'lı" kavramıyla bilinçli şekilde tanıştırıldığını savundu.
Destici, şu soruyu gündeme taşıdı: "Dünyanın en kanlı terör örgütlerinden birine mensup bir kişinin suça karışmadığını kim, nasıl ve hangi kriterlere göre tespit edecek?" Bu noktada hukukun değil siyasetin devreye sokulduğunu ifade eden Destici, asıl sorunun özellikle görmezden gelindiğini söyledi.
Destici’ye göre tartışmanın merkezinde yer alması gereken temel mesele açık: Silahlı bir terör örgütüne üye olmanın başlı başına suç olup olmadığı. Türk Ceza Kanunu’nun 314. maddesini hatırlatan Destici, silahlı örgüte üye olmanın açık ve net bir şekilde suç olarak tanımlandığını vurguladı.
"Kanunlarımızda ‘suça karışıp karışmamak’ diye bir gri alan yoktur" diyen Destici, dağda silahla bulunan, örgüt hiyerarşisi içinde yer alan bir kişinin "suça karışmadım" demesinin hukuken ve mantıken kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Destici, bir süreç yürütülüyor diye hukukun eğilip bükülmeye çalışılmasını sert sözlerle eleştirdi. PKK’nın bir terör örgütü olduğunun tartışmasız bir gerçek olduğunu belirten BBP lideri, bu yapıya katılan, destek veren, lojistik sağlayan ya da propagandasını yapan herkesin örgütün parçası sayılması gerektiğini ifade etti.
"Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek dahil olmak, hiyerarşik yapısına girmek yasal suçtur" diyen Destici, "suça karışmamış PKK'lı" ifadesinin hukuki bir karşılığının bulunmadığını, bunun tamamen siyasi bir tanımlama olduğunu kaydetti.
Açıklamasının sonunda net bir uyarıda bulunan Destici, terör örgütü üyeliğini suç olmaktan çıkaracak her türlü açıklama ve düzenlemenin adalete ağır bir darbe vuracağını söyledi. Devletin, "terör ve terörist aklama" tuzağına düşmemesi gerektiğini vurgulayan Destici’nin bu çıkışı, İmralı süreci etrafında süren tartışmaların önümüzdeki günlerde daha da sertleşeceğinin işareti olarak değerlendirildi.
İktidarın attığı adımlar, muhalefetin ve ittifak ortaklarının itirazlarıyla birlikte ele alındığında, İmralı sürecinin yalnızca siyasi değil, aynı zamanda hukuki ve toplumsal boyutlarıyla da uzun süre gündemde kalacağı görülüyor.
Haber Merkezi