ABD Adalet Bakanlığı, Eski Suriye Hava İstihbarat Başkanı Cemil Hasan ve kıdemli istihbarat üyesi Abdülselam Mahmud hakkında hazırlanan iddianameyi açıkladı.
Açıklamada, Şam'daki Mezze Askeri Havaalanındaki gözaltı tesislerini denetleyen ve buradaki operasyonları yürüten Hasan ve Mahmud'un, 2012-2019'da rejim karşıtlarına yardım ettiği veya onları desteklediğinden şüphelenilen mahkumları tespit ederek işkence yaptığı kaydedildi.
Hasan ve Mahmud'un "mahkumları bileklerinden tavana asarak asit ile yaktığı, tutuklulara işkence görenlerin çığlığını dinlettiği ve mahkumları cesetlerle aynı hücrede kalmaya zorladığı" belirtilen açıklamada, devrilen Esad rejimiyle ilişkili Hasan ve Mahmud'un "savaş suçu işlemekle" suçlandığı bildirildi.
Hasan ve Mahmud, suçlu bulunmaları halinde müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya kalacağı öne sürüldü.
Esad rejiminin işkence merkezi
SURİYE'DEKİ SON GELİŞMELER...
Suriye'de 27 Kasım'da rejim karşıtı silahlı gruplar ile Beşşar Esed güçleri arasında çatışmalar yoğunlaşmıştı.
Gruplar, 30 Kasım ile 7 Aralık tarihleri arasında Halep, İdlib, Hama ve Humus gibi en büyük illerde üstünlük kurmuştu.
Başkent Şam'a 7 Aralık'ta girmeye başlayan gruplara halk kitlelerinin de destek vermesiyle rejim, Şam ve diğer birçok bölgede kontrolü tümüyle kaybederek çökmüştü.
Baas Partisi'nin 61 yıllık iktidarı sona ererken, rejim lideri Esad başkentten ayrılmıştı.
NE OLMUŞTU?
Irak Savaşı'nın ilk yıllarında, Ebu Gureyb Cezaevi'nde yaşanan işkenceler, Birleşik Devletler Ordusu ve Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) personelinin tutuklulara uyguladığı insan hakları ihlalleriyle gündeme geldi. Bu işkenceler arasında fiziksel ve cinsel saldırılar, tecavüz, sodomi ve cinayet gibi ağır suçlar yer alıyordu.
Ebu Gureyb Cezaevi'nde yaşanan işkencelerden bir görüntü
Nisan 2004'te CBS News tarafından yayımlanan işkence fotoğrafları, kamuoyunun dikkatini çekti ve hem ABD'de hem de dünya genelinde büyük tepki topladı.
George W. Bush yönetimi, Ebu Gureyb'deki bu istismarların izole olaylar olduğunu ve ABD politikasının bir yansıması olmadığını savundu.
Ancak, Kızılhaç, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kuruluşlar, sadece Ebu Gureyb'de değil, Irak genelinde, Afganistan'da ve Guantanamo'da da benzer işkencelerin uygulandığını ileri sürdüler.
Ebu Gureyb Cezaevi'nde yaşanan işkencelerden bir görüntü
Olayların ardından ortaya çıkan ve "İşkence Notları" olarak bilinen belgeler, Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı tarafından 2003 Irak işgalinden kısa bir süre önce hazırlanan ve yabancı tutuklulara yönelik bazı geliştirilmiş sorgulama tekniklerini onaylayan belgelerdi. Bu belgeler, işkencelerin sistematik bir şekilde uygulandığını gösteriyordu.
Ebu Gureyb'den çıkan resimlerin ardından, kamuoyundan gizlenen 53 sayfalık bir raporun bazı bölümleri Amerikan basınında yer aldı. Bu raporda, "sadistçe, kaba ve gayri ahlaki" olarak tanımlanan çok sayıda işkence örneği anlatılıyordu. Iraklı esirlere sopalar ve farklı aletlerle tecavüz edildiği, çırılçıplak soyuldukları, kadın çamaşırları giymeye zorlandıkları, günlerce su ve tuvalet bulunmayan hücrelerde tutuldukları ve sürekli olarak dövüldükleri dile getirildi.
Ebu Gureyb Cezaevi'nde yaşanan işkencelerden bir görüntü
Olayların ortaya çıkmasından sonra Amerikalı çavuş Charles Graner askeri mahkemede yargılandı ve suçlu bulundu. Ebu Gureyb Cezaevi'nden sorumlu general J. Kaprinski, cezaevinin askeri istihbarat tarafından yönetildiğini, taciz ve kötü muamelenin resmî politika olduğunu ve sorgulamalara CIA ajanlarının da katıldığını belirtti.
Askerler tarafından çekilen ve daha sonra montajlanarak DVD haline getirilen görüntüler, 'Palm Beach Post' gazetesinin internet sitesinde yayınlandı.
Kaynak: Haber Merkezi / AA