Hamilelik, bir kadının hayatındaki en özel dönemlerden biri olsa da, bazen masum gibi görünen belirtiler ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir.
Gebelikte kaşıntı, özellikle gebeliğin son trimesterinde sıkça karşılaşılan bir şikayet. Ancak uzmanlar, bu kaşıntının sadece cilt kuruluğu ya da hormonal değişimlerden kaynaklanmayabileceği konusunda uyardı.
Gebelik kolestazı olarak bilinen karaciğer rahatsızlığı, anne ve bebek için ciddi riskler taşıyabilir.
Bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri, bu durumun erken teşhis ve tedaviyle kontrol altına alınabileceğini gösterdi.
GEBELİK KOLESTAZI NEDİR VE NEDEN ÖNEMLİ?
Gebelik kolestazı, karaciğerde safra akışının yavaşlaması ya da durmasıyla ortaya çıkan bir durum.
Genellikle gebeliğin 30. haftasından sonra başlayan şiddetli kaşıntı, bu rahatsızlığın en belirgin belirtisi.
Kaşıntı, özellikle avuç içleri ve ayak tabanlarında yoğunlaşarak geceleri dayanılmaz hale gelebilir.
Uzmanlar, “Gebelik kolestazı, safra asitlerinin karaciğerde birikmesiyle ortaya çıkar ve bu durum hem anne hem de bebek için risk oluşturabilir” dedi.
Yapılan araştırmalar, gebelik kolestazının genetik, hormonal ve çevresel faktörlerden kaynaklanabileceğini ortaya koydu. Özellikle östrojen hormonunun gebeliğin son aylarında artması, safra akışını yavaşlatarak kolestaza zemin hazırlayabilir. Ayrıca, ailede kolestaz öyküsü olan kadınlarda bu rahatsızlığın görülme riski %60-90 oranında artırdı.
Avrupa ve Asya’da her 1000 gebeden yaklaşık 8’inde görülen bu durum, erken teşhis edilmediğinde ciddi komplikasyonlara yol açabilir.
ANNE VE BEBEK İÇİN RİSKLER
Gebelik kolestazı, anne adayında kaşıntıya ek olarak sarılık, koyu renk idrar, açık renk dışkı, bulantı ve karın ağrısı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Ancak, uzmanlar kaşıntının tek başına bile ciddiye alınması gerektiğini vurguladı.
Uzmanlar, “Kaşıntı, ciltte döküntü olmadan ortaya çıkıyorsa, bu gebelik kolestazının güçlü bir göstergesidir. Tanı için karaciğer enzimleri ve safra asitleri düzenli olarak kontrol edilmelidir” dedi.
Bebek açısından riskler daha ciddi olabilir. Gebelik kolestazı, erken doğum, bebeğin anne karnında sıkıntıya girmesi (fetal distress), mekonyum aspirasyonu (bebeğin anne karnında kakasını yapması) ve hatta anne karnında bebek kaybı gibi komplikasyonlara yol açabilir.
İngiltere’deki King’s College London’da yapılan bir araştırma, gebelik kolestazı olan annelerin bebeklerinde erken doğum riskinin %30-40 oranında arttığını gösterdi. Ayrıca, safra asitlerinin kanda yüksek olması, bebeğin oksijensiz kalma riskini artırabilir. Bu nedenle, uzmanlar gebeliğin 37-38. haftalarında doğumu planlamayı önerdi.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, gebelik kolestazının altında yatan nedenlere yeni bir ışık tuttu.
Journal of Hepatology’de yayınlanan bir makale, lysophosphatidic acid (LPA) adı verilen bir maddenin kolestatik kaşıntıda önemli bir rol oynadığını ortaya koydu. Bu çalışmaya göre, LPA’yı oluşturan autotoxin (ATX) enzimi, kolestaz hastalarında artıyor ve kaşıntının şiddetini artırdı. Bu bulgu, gelecekte kaşıntıyı hedef alan yeni tedavilerin geliştirilmesine olanak sağlayabileceğinin altı çizildi. Ayrıca, selenyum eksikliğinin gebelik kolestazı riskini artırdığına dair kanıtlar bulundu.
ABD’deki Mayo Clinic’ten Dr. Linda M. Harris, selenyum takviyesinin doktor kontrolü olmadan kullanılmaması gerektiğini, çünkü fazla selenyumun toksik etkiler yaratabileceğini vurguladı.
TANI VE TEDAVİ SÜRECİ
Gebelik kolestazı tanısı, kaşıntı şikayetiyle birlikte karaciğer enzimleri (ALT, AST) ve safra asitlerinin kan testleriyle ölçülmesiyle konuldu.
Uzmanlar, “Kaşıntıdan 3-5 hafta sonra sarılık ortaya çıkabilir, ancak bazı durumlarda kaşıntı tek belirti olabilir. Bu nedenle haftalık kan testleri kritik önem taşır” dedi.
Tedavide genellikle ursodeoksikolik asit (UDCA) gibi ilaçlar kullanıldı. Bu ilaç, safra asitlerini azaltarak kaşıntıyı hafifletiyor ve karaciğer fonksiyonlarını destekledi.
İngiltere’deki Royal College of Obstetricians and Gynaecologists’in (RCOG) 2022 kılavuzuna göre, UDCA tedavisi anne ve bebek için güvenli bir seçenek olarak öne çıktı. Ayrıca, nemlendirici kremler ve pamuklu kıyafetler gibi basit önlemler, kaşıntıyı hafifletmek için destekleyici olarak önerildi.
UZMANLARDAN ANNE ADAYLARINA ÖNERİLER
Uzmanlar, gebelikte kaşıntı şikayeti olan anne adaylarının vakit kaybetmeden bir kadın doğum uzmanına ya da hepatoloji uzmanına başvurmasını önerdi.
Uzmanlar, “Kaşıntı, özellikle geceleri artıyorsa ve avuç içleri ile ayak tabanlarında yoğunlaşıyorsa, bu durum kolestazın habercisi olabilir. Erken teşhis, hem anne hem de bebek için hayati önem taşır” dedi.
Ayrıca, anne adaylarının gebelik öncesi karaciğer hastalığı öyküsü, çoğul gebelik ya da tüp bebek tedavisi gibi risk faktörlerini doktorlarıyla paylaşması gerekiyor. Sağlıklı beslenme, yeterli sıvı alımı ve stresten uzak bir yaşam tarzı da kolestaz riskini azaltmada önemli rol oynadı.
KAŞINTIYI HAFİFE ALMAYIN
Gebelikte kaşıntı, genellikle masum bir belirti gibi görünse de, altında yatan karaciğer sorunları ciddi sonuçlar doğurabilir.
Bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri, erken teşhis ve doğru tedavinin anne ve bebek sağlığını korumada kritik olduğunu gösterdi.
Hamilelik sürecinde kaşıntı yaşayan her anne adayı, bu belirtileri ciddiye alarak bir uzmana başvurmalı ve gerekli kontrolleri yaptırması önerildi.
Haber: Murathan Demircioğlu / Haber Merkezi