Deniz canlılarının karanlıkta parlamasına sebep olan biyolüminesans, hepimizin aşina olduğu bir doğa olayıdır. Ancak tüm canlılar—bitkiler, hayvanlar, insan dahil—gözle görülmeyen, ultra zayıf biyofoton yayımıyla sürekli hafif ışık salıyor. Kanada Ulusal Araştırma Konseyi'nin (NRC) İnsan Sağlığı Terapötik Araştırma Merkezi'nden Dr. Maria Moreno, bu ışığın metabolizma ve hücreler arası iletişimle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtiyor. Moreno'ya göre, "Işığın yoğunluğu veya dalga boyundaki değişiklikler, vücuttaki metabolik sorunların veya hücreler arası iletişim bozukluklarının erken habercisi olabilir."
BİYOFOTON YAYILIMI KANITLANDI
Dr. Moreno ve meslektaşı Dr. Umar Iqbal, görüntüleme teknolojisi firması Photon etc. ile iş birliği yaparak, biyofotonları canlı kemirgenlerde ölçebilen dünyanın ilk ultra hassas biyofoton görüntüleme cihazını geliştirdi. Canlı farelerin vücutlarının belirli bölgelerinden ışık yaydığını tespit eden ekip, ölümden sonra bile bazı organların—özellikle beyin, göz ve karaciğerin—bir saat boyunca hafif ışıltısını koruduğunu ortaya koydu. Bu keşif, hücre ölümü sürecine dair eşsiz bir pencere açarken, canlılıktan kopuşun organ bazında farklı zamanlarda gerçekleştiğini gösterdi. Dr. Moreno, "Memelilerin doğal olarak biyofoton yaydığına dair ilk somut kanıt bu" diyerek bulgunun önemini vurguladı.
BİTKİLERDE STRES ALTINDAKİ BÖLGELERDEN GELEN IŞIKLA HASAR TESPİTİ
Kanada Üniversitesi'nden Kuantum Bilimi ve Teknolojisi Enstitüsü profesörü Dr. Daniel Oblak'ın yürüttüğü araştırmada, bitki yapraklarının fiziksel olarak hasar gördüğü alanlardan normal bölgelere kıyasla çok daha fazla biyofoton yaydığı gözlemlendi. Bu durum, biyofoton yayılımının canlı dokulardaki hasar veya stres durumunu tespit etmek için kullanılabileceğini gösteriyor.
TEKNOLOJİNİN GELECEĞİ VE KLİNİK UYGULAMALAR
Araştırmalar devam ederken, Dr. Moreno ve ekibi biyofoton görüntülemenin hastalıkların erken teşhisinde, özellikle kanserde kullanılabilirliğini inceliyor. Ayrıca Dr. Joe Tauskela ve Dr. Duncan England, beyin hücrelerinin ışık yayımını doğrudan ölçebilecek yeni cihaz üzerinde çalışıyor. Bu gelişmeler, biyofotonların nöronlar arasında yeni bir iletişim biçimi olabileceği ihtimalini gündeme getiriyor.
Kanada Ulusal Araştırma Konseyi ve üniversitelerle yürütülen bu projeler, kuantum teknolojileri alanında ilerlemeyi hızlandırarak, tıbbi teşhis ve tedavi yöntemlerine yenilikçi katkılar sağlamayı amaçlıyor. NRC'nin İnternet Nesneleri: Kuantum Sensörleri programı ve Innovative Solutions Canada tarafından desteklenen bu çalışma, bilim ve teknoloji iş birliğinin canlılara dair derin sırları açığa çıkarmasını sağlıyor.
Bu teknoloji sayesinde gelecekte, hastalıkların çok erken evrelerinde tespit edilip tedavi şansının artırılması hedefleniyor. Türkiye’de de tıp alanında benzer yenilikçi araştırmaların hızlanması, sağlık sistemine büyük katkı sağlayabilir.
Haber: Sinan Başhan / Haber Merkezi