İYİ Parti 7. yaşını kutluyor!
Müsavat Dervişoğlu’nun İYİ Parti'nin 7. yılını ve Cumhuriyet Bayramı'nı kutladığı bu konuşma, güçlü vurgularla Türk milletine ve İYİ Parti'nin değerlerine bağlılık mesajı veriyor. Dervişoğlu, Türk milletinin tarihsel mirasına, Cumhuriyet’in kazanımlarına ve partinin temel ilkelerine sıkı sıkıya sarılmanın önemini vurgularken, mevcut sosyo-politik sorunlara karşı mücadele çağrısında bulunuyor.
Konuşmanın ana teması, Türk milletinin birlik ve beraberliğinin korunması, Cumhuriyet değerlerine sahip çıkılması ve İYİ Parti'nin cesur ve kararlı duruşuyla bu değerlere liderlik etmeye devam edeceği üzerine kurulu. Dervişoğlu, ekonomik, adalet ve güvenlik sorunlarına değinerek halkın sıkıntılarına dikkat çekiyor ve İYİ Parti'nin bu sorunları çözmeye yönelik iradesini ortaya koyuyor.
Dervişoğlu, konuşmasının sonunda partiye olan bağlılıklarını yeniden hatırlatarak, tüm partililere Cumhuriyet'in yaşatılması için daha fazla sorumluluk üstlenmeleri gerektiğini belirtiyor. "Cumhuriyet'i kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" ifadesiyle Atatürk'ün mirasına olan sadakati vurgularken, İYİ Parti'nin milliyetçi çizgide devam eden mücadelesini dile getiriyor.
Bu konuşma, İYİ Parti’nin kuruluşundan bugüne kadar geçen sürede yaşanan zorlukları hatırlatıp, partinin güçlü bir geleceğe yürüyüşünü ve Türk milletine olan inancını simgeliyor.
Dervişoğlu'nun konuşması şöyle:
Büyük Türk milletinin asil ve yiğit evlatları!
Cumhuriyetimizin Fikri Hür, Vicdanı Hür Savunucuları,
Partimizin İyi ve Cesur neferleri,
“Bu son ocağın” hiç sönmeyen ateşleri,
“Bu son kalenin” hiç yıkılmayan duvarları
Hepiniz Hoş geldiniz!
Üç tarafı deniz,
Dört tarafı ova memleketimin,
Dağlarının başından kar,
Tarlasından, ağacından nimet eksik olmayan,
Bu kadim ve bereketli toprakların
Fakir ve yoksul bırakılmış çocukları,
Hepiniz Hoş geldiniz!
Hastane kapısında derman,
Mahkeme kapısında adalet,
Kuyrukta ekmek,
Mülakatta atama
Emeğinin hakkını bekleyen kardeşlerim,
Kısaca Hiçbir teraziden yüzü gülmeyen,
Hep bahtına kast edilmiş ama umudunu yere düşürmemiş kardeşlerim,
Hepiniz Hoş geldiniz!
Aynı ezanda semaya bakan,
İftarda aynı çorbaya kaşık sallayan,
Her Şehidine aynı Fatiha’yı okuyan kardeşlerim,
Yaşarken kıblesi bir,
Ölürken mezarı bir kardeşlerim
Hepiniz Hoş Geldiniz!
Sizler Türk Milletinin birleştirici gücüsünüz.
Buraya Anadolu’nun imanını, umudunu, yüreğini getirdiniz.
Samsun’dan kararlılığı,
Erzurum’dan vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü,
Sivas’tan milli direnci ve birliği,
Afyon’dan büyük hedefi,
İzmir’den kurtuluşu getirdiniz.
Yedi bölge 81 vilayet bir ve birlik oldunuz,
Bu salona,
Cumhuriyetin ruhunu,
Türklüğün gururunu,
İnsan olmanın onurunu,
Adalet arayışını,
Hürriyet aşkını,
Eşitlik duygusunu,
Barışın ve kardeşliğin huzurunu getirdiniz.
Hepiniz hoşgeldiniz!
Şeref verdiniz,
Safalar Getirdiniz
Bereket Getirdiniz
İyilikler Getirdiniz.
Başta kurucu genel başkanımız Sayın Meral Akşener olmak üzere,
Her birinizi ayrı ayrı selamlıyor,
En içten duygularımla sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Bu kadar çok şey getirdiniz bizlere,
Peki giderken eli boş mu gideceksiniz?
Geldiniz yere döndüğünüzde
İyilermiş, hoşlar mıymış mı diyeceksiniz?
Sadece, selamları mı var diyeceksiniz?
Hayır, İyi ve Cesur Kardeşlerim! Hayır!
Burada bir aradayken,
Aynı mekanda, Aynı havayı teneffüz ederken,
Daha birkaç gün önce verdiğimiz şehitleri anarken
101 yaşındaki Cumhuriyetimizin yarınıyla dertlenirken,
Hunharca öldürülen kadınları düşünüp,
Mekanı Cennet Bebeklerimize yanarken,
Birlikte büyüttüğümüz Metaneti götüreceksiniz memleketlerinize.
Yalnız değiliz,
Haksız Değiliz,
Güçsüz Hiç değiliz’i götüreceksiniz yanınızda
Çokuz,
Haklıyız ve Güçlüyüz’ün tohumlarını ekeceksiniz kendi toprağınıza.
İl il,
İlçe İlçe
Mahalle Mahalle
Kadın Erkek, Genç Yaşlı demeden yapacaksınız bunu.
Çünkü, Cumhuriyetimizin 101. Yaşına 2 gün var.
Daha önce de söyledim,
Bizimse kaybedecek 1 dakikamız bile yok!
Derdini duymadan geçeceğimiz,
Gözlerine bakmadan gideceğimiz,
Çökmüş omuzlarına elimizi koymayacağımız
Bir insanımız bile kalmayacak!
Bir bebeğin acısına daha tahammülümüz yok!
Bir kadının daha ölmesine tahammülümüz yok!
Bir ağacın daha kesilmesine tahammülümüz yok!
Devletin bir an daha acziyetine tahammülümüz yok!
Türklüğün bir an daha aşağılanmasına tahammülümüz yok!
İşte, İyi ve Cesur kardeşlerim!
Bu güneşin tohumlarını bu yüzden ekeceksiniz!
Ve Her yeni günde gidip bakacaksınız verdiği filize,
Uzayan dallarını göreceksiniz, yaprağının yeşillendiğini,
Daha çok ekeceksiniz,
Daha çok yeşerteceksiniz,
Daha çok yükselteceksiniz!
Taa ki bu karabasan gidene kadar
Taa ki bu karanlık dağılana kadar
Taa ki Milletin rızasını alana kadar,
Taa ki Mustafa Kemal Atatürk’den helallilk alana kadar!
Şimdi Bu Salona bakıyorum:
Gözlerinize bakıyorum
Soluklarınızı duyuyorum
Her birinizi kalbinden tanıyorum,
İçinizden çok şey geçiyor, biliyorum.
Susarken feryadınız var,
Gülerken, acınız var,
Sabrınızın arkasında öfkeniz var, biliyorum.
Ayaklarınızla buraya taşıdığınız toprak nerenindir?
Uyandığınız son sabah, hangi tepenin üstündendir?
Mırıldandığınız son Türkü nedir, kimdendir,
Biliyorum kardeşlerim!
Biliyorum, kardeşlerim, biliyorum!
Cefakar ve Cesur
Vicdanlı ve Haramsız
Sabırlı ve kararlı dava arkadaşlarım!
Keşke diyorsunuz!
Keşke, şu şöyle olsaydı!
Keşke bunu yapabilseydik!
Keşke şunu da yapmasaydık diyorsunuz.
Evet, Hepsini biliyorum!
Ben de diyorum ki sizlere,
Bayrağımıza güneşi koyduysak,
Yakamıza güneşi taktıysak,
Meselemiz yarınlarda doğmaktır!
Ve Bilin ki, O yarın artık bugündür
Hakk’ın vaad ettiği günler bugündür!
Mustafa Kemal askerlerine ölmeyi emretmişti!
Hiç birimiz Mustafa Kemal değiliz…
Ama bir şeyden eminim:
Şuradan sesimizi duyuyorsa ebedi istirahatgahında,
Eminim ki bizlere yaşamanızı salık verirdi!
Bu Cumhuriyeti ben kurdum
Onu yaşatacak olan sizlersiniz derdi!
Sizler yaşayın ki
Cumhuriyet Yaşasın derdi!
Yaşayacağız, yaşatacağız, Layık Olacağız!
O helalliği bizler alacağız!
Aziz Dava Arkadaşlarım!
Haykırmak istiyorsunuz, biliyorum, haykırın!
Bu bir karabasandır, kötü bir rüyadır,
Emin olun ki muhakkak kaçıp yok olacaktır!
Korkma! Diye başlayan Marşımızı Unutmayın!
Türkiye gibi Haykırın!
Cumhuriyet gibi Haykırın!
Süngüsüyle Zırhlılara haddini bildiren ceddiniz gibi
1919’da Anadolu’ya bakan o mavi gözler gibi haykırın
Yıkılsın Düzen
Yaşasın Millet diye Haykırın!
Ey! Mel’un Saltanat,
Ey! Helal rızıkları çalan zevat,
Vatan toprağını arsa bilen,
Ölmez şehidini kelle sanan zevat!
Saltanatınız Yıkılacak!
Ama Bu Kale Yıkılmayacak!
Oyununuz Bozulacak,
Ama Bizim Birliğimiz Bozulmayacak!
İhanetiniz Kaybedecek,
Türk Milleti Bila Kayd-ı Şart Kazanacak!
2017 yılında, bugünlerdeydi…
7 yıl önce başladık bu destanı yazmaya,
Alın terimizi mürekkep,
Kalplerimizi defter eyledik.
Her bir satırına inançla başladık
Her bir harfini azimle yazdık.
İşte yine beraberiz!
7 yıl önce, bugünlerdi…
Yukarıda Yüce Allah’tan ve bu dünya’da da,
Büyük Türk Milletinden başka sığınacak kimsemiz yoktu.
Salonlarda Elektriğimiz,
Tarlalarda gölgeliğimiz yoktu.
Üstümüzde sade bir ceket,
O Ceketin içindeyse yalnızca ter ve kıvanç vardı.
İşte Yine Beraberiz!
7 yıl önce, bugünlerdi…
Kulaklarımızdaysa büyük bir ses yankılanıyordu!
Maziden Atiye doğru bizi çağırıyordu!
Korkma! Diyordu o ulu ses! Korkma!
İşte Sen, ateşisin bu sönmeyen ocağın
İşte Sen, kalesisin bu aziz vatanın!
İşte, sevgili dava arkadaşlarım,
Korkmadan çıktığımız bu yoldur omuz omuza yürüdüğümüz,
Sönmeyen bu son ocaktır el ele harladığımız
Yıkılmayan bu son kaledir birlikte yükselttiğimiz!
Hala aynı ses yankılanıyor,
Hala aynı kıvanç duyuluyorsa
Hala aynı yoldayız demektir…
Hiçbir kapıda sürünmeyiz,
Yalnız Allah’tan medet umarız
Yalnız Millet’e minnet ederiz demektir!
7 yıl önce bugünlerde,
Bu Vatanı paylaşmak derdinde olanlar vardı.
Aziz vatanın üzerinde tepinenler vardı.
Türk Milletini köleleştirmek için,
Ona zincir vurmaya kalkanlar vardı,
Duramazdık!
Susamazdık!
Yorulamazdık!
Bu vatan derhal kurtarılmalıydı!
O zincirler bir bir kırılmalıydı!
7 yıl önce, bugünlerde,
Türk’ün büyük otağı Anadolu’nun
Ulu Irmaklarını kurutanlar,
Kadim Ormanlarını katledenler,
Kutlu Güneşini karartanlar vardı.
O sular gürül gürül akmalıydı!
O ağaçlar her daim yaşamalıydı!
Bu Güneş, bu Milletin üstünde ilelebet Parlamalıydı!
Duramazdık!
Susamazdık!
Yorulamazdık!
Durmadık,
Susmadık,
Yorulmadık!
Durmayacak,
Susmayacak,
Yorulmayacağız!
Bu kutlu çatının kuruluşunda ve yaşatılmasında
Emeği olan herkesten Allah gani gani razı olsun.
Başta kurucu genel başkanımız Sayın Meral Akşener’e,
Kurucular kurulu üyelerimize,
Dünden bugüne,
Tüm milletvekillerimize,
Tüm il ve ilçe başkanlarımıza,
Fedakar teşkilat yöneticilerimize,
Cefakar dava arkadaşlarımıza,
Desteğini esirgemeyen aziz milletimize,
Kadınlarımıza, gençlerimize,
En kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Sizle olmasaydınız olmazdı, olamazdı!
Olmazsanız yine olmaz!
Hepinizi ilk günün heyecanıyla yeniden bir ve birlikte olmaya,
Mukaddes davamızı birlikte omuzlamaya,
Çileyi nasıl birlikte çektiysek,
Zaferi de birlikte yaşamaya davet ediyorum.
Değerli Dava Arkadaşlarım;
Mustafa Kemal Atatürk’ün meşalesini yaktığı Cumhuriyetimiz
Bu yıl, 100 yaşına “1” eklemiştir.
Ancak onu en içinden, en derininden yıkmaya yemin edenler,
Her gün ondan “1” daha eksiltmekte
Ondan “1” daha koparmaya çalışmaktadırlar.
Cebren ve hile ile bütün kurumları zapt etmişler,
Hukuk düzenini ortadan kaldırmışlardır.
Bir Meclis devleti olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni
Duvarlarında, “Egemenlik kayıtsız ve şartsız Milletindir yazan” o büyük meşveret çatımızı,
Çalışamaz, konuşamaz, denetleyemez hale getirmişlerdir.
Türk Milleti Kendi Kanunları yapamamakta
Kendi Hazinesinden hakkını alamamaktadır
Buğdayın Anavatanında ekmeğe muhtaçtır.
Bundan daha elim ve vahim olmak üzere,
Kendi vatanının haritasını kendisi çizmiş,
Kendi Kaderini kendisi yazmış büyük Türk milleti,
Hakkıyla, söke söke aldığı kendi vatanında
Artık bir yabancı durumuna düşürülmek istenmektedir.
Zulüm bununla da kalmamış,
Saray Salatanatınca 15 yıldır sürdürülen hain plan en üst noktaya taşınarak,
Milyonlarca vatansıza ve bayraksıza
Mülteci diyerek, sığınmacı diyerek, ensar diyerek
Adım adım vatandaşlık sağlayacak bir tuzak çalıştırılmaktadır.
Okullarına öğretmen atamamaktadır, sabun dahi koymamaktadır.
Hastanelerinde ne doktor ne de boş yatak vardır,
Adalet terzasini, haklının kanunu değil, güçlünün parası çekmektedir,
Kadınların canlarına, ırz ve namuslarına göz dikenler, serbestçe dolaşmaktadır
Binlerce insanın öldüğü depremler dahi,
Bu yağma düzeninin bir manivelasına dönüştürülmekte,
Türk insanının evine, tarlasına, malına el konulmaktadır
Ormanları yakılıp betondan rant kuleleri yapılmaktadır.
Türk Milletinin
Sosyal güvenliği kalmamıştır!
Sokak güvenliği Kalmamıştır!
Sınır güvenliği kalmamıştır!
Can güvenliği kalmamıştır!
“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” diye kurulan Cumhuriyet Türkiye’si,
Dış politikayı husumet, husumeti de ticaret bilenlerce itibarsızlaştırılmıştır.
22 yıllık saltanatları süresince,
Onları iktidara getiren yabancı istihbarat servislerinden,
Uluslararası faiz ve finans lobilerinden,
Adına bir süredir Fetö dedikleri ihanet şebekesinden ortaklarından öğrendikleri her şeyi,
En sonuna Sonuna kadar tatbik etmişler;
Ve Eşbaşkanı oldukları Büyük Ortadoğu Projesini sondan bir önceki aşamaya taşımışlar,
Yani yaşadığımız büyük coğrafya içerisinde
Hür milletler yerine, kimliksizleştirilmiş, yoksullaştırılmış,
Amaçsızlaştırılmış ve kuklalaştırılmış kitleler yaratmak yolunda son viraja girmişlerdir
İnsanının “can, mal, ırz ve namus” güvenliğini korumak için kurulmuş olan
Ve Milletin teşkilatlanmış hali olan devlet,
Bu müstevlilerce içine sokulduğu felç hali sebebiyle,
Bebeklerin canını, bebek katillerine tercih etmekte,
Eli kanlı çeteleri, Kahraman Türk Subaylarına yeğlemektedir.
İhtirasla dolu ihanet şebekesi çığırından daha da çıkarak,
Türk’ün Devletini kurduğu Millet Meclisinde,
Devlet düşmanlarını kürsüye çağırmaktadır.
Gelinen noktada son aşama ise
Dünya’da emsali olmadık şekilde İstiklalini kazanarak,
Bütün mazlum milletlere örnek olmuş Türk Milletini,
Onu bizzat, “kayıtsız ve şartsız” sahibi olduğu Vatanında
Azınlık haline getirmektir.
Ortadoğu coğrafyasının “Millet olamamış”
Ve “Türk Milletininki gibi bir Cumhuriyet ülküsüne sahip olmamış” diğer mensupları gibi
Cumhuriyetsiz bırakmaktır.
Sonu gelmez savaşlara, ayrılıkçılığa, bitmek tükenmek bilmeyen sömürüye
Ve en önemlisi de sonsuz bir İstibdat rejimine mahkum etmektir.
İşte bu büyük ihanet planı bu şekilde tamamlanacaktır.
Her beka dediklerinde, beka tehdit edilecek
Her demokrasi dediklerinde, Hürriyet eksilecek
Her Milli dediklerinde, Millet kaybedecektir.
Evet tablo karanlıktır!
Evet tablo hazindir!
Ancak, Kanla ve İrfanla kurulmuş bu Cumhuriyet’i
Yeniden ayağa kaldıracağımız yer de tam burasıdır!
İstiklal ve İzmihlal arasında tercihi belli olan bir Milletin
Kararını verip vereceği mücadele de buradadır.
Bu tablo, karamsarlığın ve ataletin tablosu değildir!
Bu tablo, umudun, cehdin ve cesaretin tablosudur!
Çünkü bizler
“Umutsuz, durumlar yoktur, Umutsuz insanlar vardır!
Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim” diyen Mustafa Kemal’in çocuklarıyız!
Türk Milletinin İstiklal ve İstikbal davasını ömüründe cisimleştiren
O bir ömre de bin ömür sığdıran Mustafa Kemal’in çocuklarıyız!
İşte bizim, İyi Parti olarak
Kurulduğumuz günden beri Tek ve En büyük davamız
Tıpkı 106 yıl önce olduğu gibi
İşgalcilerden bu vatanı kurtaran kahraman atalarımız gibi
Türk Milletini ve Türk Cumhuriyetini kurtarmak davasıdır.
Umudumuzu kaybedecek bir dakikamız yoktur!
Umudunu kaybetmiş bir neferimiz dahi yoktur!
İşte Bizim Davamız budur!
Bizim davamız, Türk’ün yitirmediği umududur!
Siz bu davaya var mısınız?
Siz bu davaya var mısınız?
Siz bu davaya var mısınız?
Aziz Yol arkadaşlarım,
7 yıl önce bu kutlu çatıyı kurarken,
Harcını kardığımız fikirler,
Taşlarını döşediğimiz amaçlar,
Rotasını çizdiğimiz güzergah,
Ve İstibdada karşı yükselen sesimiz,
Her zamankinden daha haklı
Her zamankinden daha doğru
Her zamankinden daha sağlamdır.
Çünkü:
Üç unsurla kardık biz bu kalenin harcını
Birincisi bellidir: Milliyetçiyiz!
Bizler başkasının değil, Türk Milletinin Milliyetçileriyiz!
Bizim milliyetçiliğimiz binlerce yıllık ortak bir mirastan gelir,
Orhun’da taşa kazınmış,
Dede Korkut ile dile gelmiştir.
Divan-ı Hikmet ile can bulmuş,
Yunus ile çağlardan taşmıştır.
Ve İstiklal Marşı ile ebediyete yazılmıştır:
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına
Türk Milleti denir”
İşte bizim yolumuz da buradan geçmektedir.
Siz bu yola var mısınız?
Siz bu yola var mısınız?
Siz bu yola var mısınız?
Mustafa Kemal Atatürk’ün “fikirlerimin babası” dediği Ziya Gökalp
“Devlet kurumları, milli ülküye yaslanırlarsa, ebediyete kadar sürerler
Şahıslara yaslanırsa, yıkılmaya mahkumdur” der.
Bu sözün hakikatte doğruluğunu ne yazık ki
100 yıl sonra bir kez daha yaşayarak görüyoruz.
Biz hürriyet adalet Milli Egemenlik derken
Her birinin Türk milleti için istiyoruz.
Devletin kurumlarının
Tek adamın hırslarına,
Tek adamın ihtiraslarına,
Tek adamın mutluluğuna hasredilmiş olduğu
Bu düzene itirazın sesiyiz.
Çünkü biliyoruz ki
Devlet ancak milletin mutluluğuna
Milletin huzuruna
Milletin varlığına ve geleceğine hasredilirse
Devlet olur.
Bugün Türk milleti tarafından daha net olarak görülmektedir ki,
İktidar hırsının gözleri kararttığı
Gönülleri milletten kopardığı bir zaman yaşanmaktadır.
Hem de bunu sadece 22 Yıllık iktidar uygulamalarıyla değil
Gizli açık ortaklarının
Yavru – ana sözde muhaliflerinin
Yapıp ettikleriyle yaşıyoruz.
Bu ülkenin elli bin insanının katili olan
Ve bir an dahi olsa yapıp ettiğinden pişmanlık emaresi bile göstermeyen
Bir insan müsveddesinin
İmralıdan çıkarılmasının
“umut hakkı” adı altında pazarlanmasında
Nasıl ortaklaştıklarını Milletimiz görüyor.
Buna tek ciddi itirazın
Çileli milletin gönlünü yakan bu ihanete karşı tek hakiki sesin de
İYİ PARTİ’den çıktığını görüyor.
İşte İYİ PARTİ bunun için kuruldu
İYİ PARTİ adalet güneşi bu ülkeyi ışıtsın diye var oldu.
Mücadelesinden bir gün olsun vazgeçmedi
Görevini bir an olsun göz ardı etmedi.
Ve bu yalan talan düzenine karşı tek itirazı
Yedi yıldır tek gerçek fikir savaşını verenin
İYİ ve CESURLAR olduğunu,
Türk Milletinin çığlığını
Türk milletinin egemenliğinin sembolü olan
Gazi Meclis’te duyuran tek sesin de İYİ PARTİ olduğunu
Aziz milletimiz açıkça görüyor.
Size işte bu yüzden,
Milli Egemenliğin iktidarını,
Adaletin iktidarını,
Hürriyetin iktidarını,
İYİ PARTİnin iktidarını,
Gönlüden inanarak
Müjdeliyorum kıymetli dava arkadaşlarım.
Gidenler onlardır.
Gidenler onlarladır.
İktidarıyla yandaşıyla sahte muhalifiyle kimlik siyasetçileriyle terör örgütünün uzantılarıyla giden 22 yıllık bir karabasan!
Gelen biziz,
Gelen İYİLER’dir.
Gelen Adalettir,
Gelen Hürriyettir,
Gelen Büyüyecek olan Cumhuriyettir
Gelen Büyük Türk Milletinin iktidarıdır.
Değerli Dava ve Yol Arkadaşlarım!
Ben İYİ Partinin kurucularından biriyim.
Bugün benim siyasi hayatımın da 7. Yılıdır.
Ben size ait olan bu büyük destanınızın bir sayfasıyım.
Onu yazacak olan kalemlerse yine sizlersiniz!
Memleketin dört bir yanından gelen sesler ve sözlersiniz!
Akdeniz’den, Ege’den, Karadeniz’den, Doğu Ve Güneydoğu Anadolu’dan, Orta Anadolu’dan, Marmara’da ve Trakya’dan gelen sizler,
Altaylardan, Elburuz’a,
Hazar’dan, Musul’a,
Makedonya’dan, Kırım’a,
Karadağ’dan İsfahan’a akan Türk Milletinin büyük nehrinin
Anadolu toprağındaki kollarısınız!
Bu destanı yazacak mürekkebin damlalarısınız.
İşte bu sayfayı yazacak kalemler sizsiniz.
Yazacağım söz de sizindir!
Vereceğim söz de sizindir!
Altı ay önce yapılan olağanüstü kurultayla
Bu son ocağın ateşinin sönmemesi
Bu son kalenin yıkılmaması görevini bana yüklediniz.
O görev, gayrı bize emanettir
O emanetse, her daim başımın üstündedir!
Bugün her bir dava arkadaşımdan aldığım bu emaneti,
Söylediğiniz her bir sözü işte bu sayfaya
Sizin sesinizle söyleyecek,
Sizin sözünüzle yazacağım.
Bilinsin ki,
Başkalarının merhamet kapılarına değil,
Sadece Milletin vicdanına yürüyeceğiz
Bilinsin ki,
Yarın için ikbal davası değil,
Bugün için irfan davası güdeceğiz.
Bilinsin ki tek kavgamız,
Ekmeğimizi aşımızı çalanlarla,
Acımızı, sevincimizi ayıranlarladır.
Kürde sorun diyenledir,
Alevi’yi başkası bilenledir.
Bilinsin ki, iyiliği;
Binlerce yıldır, adaletle hükmeden bir vicdandan aldık,
Bugün de bırakmayacağız!
Cesareti, Tarihin en büyük mucizelerine imza atmış kalplerden aldık,
Bugün de korkmayacağız!
Bu Ay yıldızlı sancağı, şühedadan devraldık,
Bugün de indirtmeyeceğiz!
Bu kutlu Güneşi, Altaylardan Tuna’ya binlerce yıldır taşıdık,
Bugün de kararttırmayacağız!
Değerli Dava Arkadaşlarım;
Aziz Milletim;
Hepinizin malumu olduğu üzere Türkiye’nin gündemine yeni bir anayasa tartışması taşınmıştır.
Bu yeni anayasa gündeme getirildiğinden itibaren,
Türkiye’de nelerin tartışıldığına dikkatinizi çekmek isterim.
Televizyonlarınızı açtığınızda, gazeteleri karıştırdığınızda,
Köşe yazılarını okuduğunuzda satırbaşlarının,
Türkiye’nin beklentilerinin hilafına şekillendiğine şahit oluyorsunuz.
Yeni anayasa ile ilgili,
Değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk dört maddenin tartışma masasına yatırılmasından sonra,
Etnik köken üzerinden mülahazalar,
İmralı Canisinin serbest bırakılması,
Bir siyasi partinin grup kürsüsünden konuşturulması,
Kandil üzerinden kurulan köprüler,
Suriye’nin kuzeyindeki yapıların tanınması,
Yeni açılım senaryoları gibi konular kamuoyunun gündemini meşgul ediyor.
Yaşanan bu tartışmalar, iş başında bulunan iktidarın
Gerçek niyetini deşifre etmeye yeterlidir.
Bütün bunlara sebeb olanlarla ilgili hükmünü elbette ki tarih verecektir.
Ama bizim de söyleyeceklerimiz vardır.
Türkiye yaklaşık yarım asırdır terör belasıyla mücadele ediyor.
Binlerce şehidin manevi yükü,
Binlerce gazinin sorumluluğu omuzlarımızdadır.
Taşıdığı sıfat olursa olsun hiç kimsenin,
Şehitlerimizin manevi hatıralarına zarar vermeye
Ve onların aziz ruhlarını incitmeye hakkı yoktur.
Gazilerimizi yeniden yaralamaya,
Onurlarıyla oynamaya da hakları yoktur.
Buna asla izin vermeyeceğiz.
Kim hangi planı yaparsa yapsın,
Abdullah Öcalan denilen o canibaşı tıkıldığı delikten çıkamayacak,
Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilemeyecektir.
Cesetlerimiz çiğnenmeden buna izin vermeyeceğiz.
Lütfen dikkat edin,
Şifreli sözlerle konuşmuyorum.
Hiç kimseyle de milliyetçilik yarışına girmiyorum.
Milliyetçilik bu milletin ortak değeri,
Türkiye Cumhuriyetinin de kuruluş felsefesidir.
Hiç kimsenin bu mukaddes duyguyu inhisarına almak selahiyeti yoktur.
Mazide yaşanmış güzel günlerin anısına
Saygıda kusur etmemek için de elimden geleni yapıyorum.
Ama bayrağıma, milletime, istiklalime olan saygım,
Her şeyin üzerindedir.
Bebek katiline hürriyet, Müsavat Dervişoğlu’na tehdit size yakışmaz!
Biz saray muhafızı değil, Türk Milliyetçileriz!
Mazimiz ve mücadele geçmişimiz bugünümüze kefildir.
İcapsız milliyetçiliği tümüyle reddediyorum!
Kuru tehditlere pabuç bırakmayacağım
Herkes tarafından iyi bilinmelidir.
Buraya zembille inmedim.
Ben her görüşten üç kuşağı temsil ediyorum.
Birincisi benim içinde yetiştiğim nesildir.
İkincisi benim yetişmeme katkı sağlayan benden önce ki nesildir.
Üçüncüsü benim kuşağımın yetişmelerine katkı sağladığı nesildir.
Bunların hiç birinin başını yere eğdirmeyeceğim.
Değerlerini pazarlık konusu yaptırmayacağım.
Kim ne yaparsa yapsın,
Bu üç kuşağı birleştireceğim ve yeni nesillerle buluşturacağım.
Bu benim tarihe ve milletime karşı vazgeçilmez sorumluluğumdur.
Nefsim ayaklarımın altında,
İdealleriniz başımın üstünde,
Meşaleniz elimdedir.
7 yıl önce başlattığımız bu büyük hareketi,
Hiç kimsenin şahsi hırs ve hedefinin kurbanı ettirmeyeceğim.
Ben başkalarına devlet değil, Türk milletine kendi iktidarını vaat ediyorum.
Ben başkaları gibi iktidar karşıtlığından korkan muhalefeti de temsil etmiyorum.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin değerlerinde ve kuruluş felsefesinde buluşan herkesi,
İstiklal ve istikbalimizi koruyup kollamak üzere,
Adalette, hürriyette ve eşitlikte bir ve birlikte olmaya
Yani İYİ Parti’de buluşmaya davet ediyorum.
Her yerde söylediğimi burada da tekrarlıyorum:
Buyrun ayağa kalkıp ve hep birlikte söyleyelim.
TÜRK MİLLETİ DİYECEĞİZ, BÖLDÜRTMEYECEĞİZ!
TÜRK BAYRAĞI DİYECEĞİZ, İNDİRTMEYECEĞİZ!
TÜRK VATANI DİYECEĞİZ, EKSİLTMEYECEĞİZ!
CUMHURİYETİ KAİM, DEVLETİ DAİM EYLEYECEĞİZ!
ÜSTTE GÖK ÇÖKMEDİKÇE,
ALTTA YER DELİNMEDİKÇE,
İLELELEBET VAR OLACAĞIZ!
YAŞASIN BÜYÜK TÜRK MİLLETİ,
YAŞASIN BÜYÜK TÜRKİYE CUMHURİYETİ!
Cumhuriyetimizin 101. Yılı ve partimizin 7. Kuruluş yıldönümü kutlu ve mutlu olsun.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Hepinizi tekrar sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sağolun, varolun, yüce Allah’a emanet olun.
Haber: Metin KURT / Haber Merkezi