Müsavat Dervişoğlu, Erdoğan'a meydan okudu!

Olmazsa olmazlarını açıkladı...

GÜNDEM 20.05.2025 09:12:00
Müsavat Dervişoğlu, Erdoğan

Müsavat Dervişoğlu, Erdoğan'a meydan okuyarak, “Recep Tayyip Erdoğan 'seçim' diyorsa buyursun gelsin, biz hazırız” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Habertürk ekranlarında Mehmet Akif Ersoy’un gündeme dair sorularını cevapladı. Dervişoğlu, Erdoğan’ın gündemindeki anayasa değişikliğine, kapıları kapatırken, “Olumsuzlukları ortadan kaldıracak düzenlemeler varsa bunlara elbette karşı çıkılmaz ama tek adamlığa evrilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni tahkim etmesi muhtemel hiçbir değişiklikte rol oynamam” dedi. Erken seçim için Erdoğan’ı işaret eden Dervişoğlu, meydan okuyarak, “Recep Tayyip Erdoğan 'seçim' diyorsa buyursun gelsin, biz hazırız” dedi.

“TERÖRİZMİN VE TERÖRİSTLERİN MEŞRULAŞTIRILMASINA KARŞIYIM”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Habertürk ekranlarında Mehmet Akif Ersoy’un gündeme dair sorularını yanıtladı.

“Terörsüz Türkiye’ye karşı mısınız?” sorusuna Dervişoğlu, “Buna kim karşı olabilir. Kim arzulamaz bu ülkede her şeyin güllük gülistanlık olmasını? Ama ‘Terörsüz Türkiye’ kavramının bir iletişim kampanyasının öznesi olmasına karşıyım. Terörsüz Türkiye denilerek terörizmin ve teröristlerin meşrulaştırılmasına karşıyım. Bölgede yaşanan gelişmelerle birlikte ülkemizde yaşanan gelişmelerin toptancı bir tarih şuuru ile değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Yoksa salt milliyetçi reflekslerle konuşan biri değilim. Karakterim de buna müsait değil ama atılan adımların yanlışlıklarına işaret ettikçe görüşlerimin reflekslerimde şekillendiği yönünde bir kanaat oluşuyor. Oysa meseleye geniş bir perspektiften bakıyorum” yanıtını verdi.

hq720-001.jpg

“DEVLETTEN BİLGİ ALABİLMEYE MUVAFFAK OLAMIYORUZ”

Süreçle ilgili olarak devletten aldığı herhangi bir bilgi olmadığını vurgulayan Dervişoğlu, “Bu süreç kimlerin arasında yürütülüyor? Bir, iktidar ve onun güvenlik bürokrasisi. İki, iktidarın ortağı MHP ve Sayın Erdoğan’ın söyleyemediklerini ifade eden Bahçeli. Örgütün üst düzey yöneticileri ve örgütün lideri pozisyonundaki İmralı’da ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum zat. Bir de bu işin kuryeliğine ve ulaklığına soyunmuş DEM Parti. Ben ancak bu açıklamalara bakarak bir değerlendirmede bulunuyorum. Devletten sıhhat derecesi yüksek bir bilgi alabilmeye muvaffak olamadığımdan vasata bakarak, Bahçeli’nin konuşmalarının arasındaki şifreleri analiz ederek, PKK’nın kongrelerindeki alınan kararlara bakarak bir değerlendirme yapabilirim.” ifadelerini kullandı.

“SÜREÇ ERDOĞAN’IN SİYASİ GELECEĞİNE ENDEKSLENMİŞ”

“Bütün bu sürecin seçimlere yönelik ya da mevcut iktidarın başındaki zatın siyasi geleceğine endekslenmiş bir planlama olduğu kanaatini taşıyorum” diyen Dervişoğlu, “Kendilerine zaman kazandırmak için de Türkiye’nin geleceğini karartacak birtakım projelerin yaşama geçirilmesi olarak görüyorum. Peki bunu neye istinaden söylüyorum? Bu cani örgütün üst düzey yöneticilerinden birinin PKK kongresinde yapmış olduğu açıklama ile izah edebilirim. ‘Ben taleplerimden bahsetmedim’ diyor. ‘Birinci kongre özgürlüğün karar ve ilanıydı. 12. kongremiz söz konusu özgürlük tarihinde yeni bir dönem başlatmanın önünü açıyor’ diyor. Burada bölgeyle ilgili dikkat çekici bir şey de söylüyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir emperyal kuşatma ile karşı karşıya olduğunu, beklentileri karşılanmazsa bu güçlerin Türkiye’yi yerle bir edeceğine dair beyanlar var” dedi.

“BİR ŞEYİ ELDE ETMEK İÇİN NEYDEN VAZGEÇİLDİĞİNE BAKMAK GEREKİR”

Terör örgütü yöneticisinin açıklamasını işaret eden Dervişoğlu, “Kendi tabanını ikna etmek için bunu yapmış olabilir ama aksi bir durumda bu Türkiye’nin geleceğini risk altına atar. Sıradan bir örgütten bahsetmiyoruz. 40 yılı aşkın bir süredir, 50 binden fazla vatandaşımızın canını alan bir örgütten bahsediyoruz. Bir tarafta PKK. KCK diye bir üst yapı var. Onun altında Türkiye’deki PKK, Suriye’de YPG-PYD. İran’daki PJAK. Bunların hepsi entegrasyon içerisinde çalışan yapılar. Türkiye’deki gelişmelere bakarak örgütün geleceğe dair ne planlar yaptığını tespit edemezsiniz. PKK’dan silah bırakmasını istediğimizde bila kaydu şart yapılması gerektiği ifade edilmişti. Ama anlaşılan o ki, masada birtakım pazarlıklar yapılıyor. Bir şeyi elde etmek için neyden vazgeçildiğine bakmak gerekir. Kime ne verildi sorusunun cevabını aramak gerekir.” değerlendirmesini yaptı.

YPG’NİN “SURİYE” ADIMINA İŞARET ETTİ

Dervişoğlu, “Biz Türkiye olarak bir talepte bulunuyoruz. ‘Bütün bileşenleri ile birlikte örgütün kendisini tasfiye etmesi gerekir’ diyoruz ama Suriye’nin kuzeyinde YPG, devlete ortak olabilecek birtakım talepleri paylaşıyor. Dolayısıyla her şeyin bizim istediğimiz gibi gittiğini ifade etmek çok kolay değil” diye ekledi.

“TÜRKİYE, PKK’NIN BİLDİRİSİNİ ÇÖPE ATMAZSA…”

Terör örgütü PKK’nın tasfiye kararındaki Lozan’ı hedef alan ifadelere dikkat çeken Dervişoğlu, “Diasporası olan bir örgütten bahsettiğimizi söyledim. İşe Lozan’dan başlar, Türkiye’yi işgalci ve soykırımcı olarak tanımlarsanız ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu kararı alıp yırtıp çöpe atmazsa Avrupa ülkelerinde başka tartışmaların gündeme taşınacağı gerçeğini de anlamak gerekir” ifadelerini kullandı.

“SAĞLIKLI BİR SONUÇ ÇIKACAĞINI SÖYLEMEK MÜMKÜN DEĞİL”

DEM Parti heyetinin sürece dair yeni turlara başladığını hatırlatan Dervişoğlu, “Ben burada tek kaldım farkındayım. Sonuna kadar da tek yürürüm. Benim için problem değil. Buradan siyasi bir fayda temin edebilmek için söylemimi farklı yerlere taşıyacak birisi değilim. Tarihe karşı görevlerimi yerine getirmeye çalışıyorum. Bu süreç beklentilerimize cevap verebilecek bir şekilde tanzim edilebilmeliydi. Benzer bir süreç yaşadık ve onun sancılarını biliyoruz. DEM – AKP – MHP organizasyonunda, güvenlik bürokrasisinin dahili ve Öcalan’la örgütün üst düzey yöneticileri arsındaki bir süreç. Buradan çok sağlıklı bir sonuç çıkacağı iddiasında bulunabilmek de mümkün değil” şeklinde konuştu.

v9e-xuabrasfccst.jpg

BAHÇELİ’NİN KOMİSYON ÖNERİSİNE YANIT

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sürece dair komisyon önerisi hatırlatılan Dervişoğlu, “Herkes bir şey bilmeden bu suça neden ortak olsun. Ne konuşulacak, nasıl tanzim edilecek? Yeni bir komisyon modelinden bahsediliyor. Bu komisyonla neyi nereye taşıyacaksınız ya da 100 kişilik bir komisyon hangi kararı alıp, hangi konuları o komisyonlarda konuşacak.” dedi.

“ÖCALAN BU İŞİN ÇARESİ KONUMUNA NASIL TAŞINDI BUNU TARTIŞMAMIZ GEREKİYOR”

“Terör örgütü yenildiği için bu noktaya gelmiş olabilir mi?” sorusuna Dervişoğlu, “Türkiye, terör örgütünün mağlup ettik demedi. Ama terör örgütü fesih kongresinde Türkiye’ye galebe çaldığını söylüyor. ‘Örgüt yenildiğini kabul ettiği için Öcalan da çaresiz kaldığı için’ Abdullah Öcalan 25 yıldır tutuklu zaten bu işin nasıl çaresi konumuna taşındı bizim onu konuşmamız tartışmamız icap ederken örgütün yenildiğini Abdullah Öcalan'ın neredeyse deklare ettiğinden bahsediyoruz. Bu kabul edilebilir bir şey değil.” yanıtını verdi.

“YPG-PYD’NİN SİLAHINI TESLİM ALABİLECEK MİYİZ?”

Terör örgütünün silah bırakmasının birkaç ay içerisinde bitmesi gerektiği konusundaki açıklamalar hatırlatılan Dervişoğlu, “Kimin silahını teslim alacağız? YPG’nin, PYD’nin silahını teslim alabilecek miyiz? Irak PKK’sının, İran’ın güneyindeki PJAK’ın silahlarını teslim alçak mıyız? Türkiye’de 89 kişi kaldıklarını söyleyen bir yapının silahlarını teslim alacaksak bu bir aldatmaca olarak da tanımlanabilir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ciddiyetinin ayağa düşürülmemesi gerekir. Bu örgüt herhangi bir emelinde vazgeçmediğini söylüyor” dedi.

“İYİ NİYET OLSAYDI İLK ADIM LOZAN’LA YA DA SOYKIRIMLA MI ATILIRDI?”

Süreçle ilgili bir davet gelmesi halinde bu durumdan bir rahatsızlık duymayacağını ifade eden Dervişoğlu, “Böyle kritik bir süreçte ilk adımı Sayın Cumhurbaşkanı’nın atmasından bile rahatsız olmam. Başka siyasiler gibi ‘oraya-buraya gitmem’ demem. Türkiye’nin en temel meselesiyle ilgili sır katipliğinde yapılacak bir toplantı da olmak üzere devletin yetkilileri ile yaparım. Ama örgütle bağlantılı olanlarla kapılı kapılar ardında yapılan toplantılara dahil olmam. DEM bilgilendirme yapacakmış, yaparım ama bütün kameralar içerinde olur. Burada bir iyi niyet olsa, ilk adım Lozan’la ya da soykırımla mı atılır?” değerlendirmesini yaptı.

“VATANI ORTAK KABUL EDİYORUM, CUMHURİYETİ DEMOKRATİK OLARAK GÖRÜYORUM”

“Bu örgütün yapmaya çalıştığı Türk – Kürt kardeşliğinin temini değil” diyen Dervişoğlu, “Adam yazıhane değiştirdi. Türkiye’deki yazıhanesini önce Irak’a oradan da Suriye’nin kuzeyine taşıdı. Devletleşme süreci yaşıyorlar. ‘Adamların federasyon talebi yok’ diyorlar. O zaman sormak gerekir; 4’lü kanton hedefinizden vazgeçtiniz mi? Ortak vatan hangi amaca matuf bir biçimde ortaya atılıyor ya da demokratik cumhuriyetten bahsediyorlar. Zaten bütün bu işlemleri TBMM’de grubu olan bir parti ile yapmıyor musunuz? Burası demokratik bir cumhuriyet olmasa, tüm bunları söyleyenlerin TBMM’ye gelebilmeleri mümkün olamaz. Bu sorular güzelleştirilmiş kavramların arkasına saklandığı için birtakım kaygılara kapılıyorum. Ben vatanı ortak kabul ediyorum, cumhuriyeti demokratik olarak görüyorum.” dedi. Bu sorunu Türkiye’nin ayağında bir pranga olarak gördüğünü ve çözülmesi gerektiğini dile getiren Dervişoğlu, yöntemi ise yanlış bulduğuna işaret etti.

“İKTİDAR, KENDİSİNE YENİ YOL AÇACAK BİR SİYASİ STRATEJİNİN TARAFI GİBİ DAVRANIYOR”

Türkiye’nin, terör örgütünün her dalıyla silah bırakmasının yolunu kendisinin çizmesi gerektiğini vurgulayan Dervişoğlu, “Bunu yapabilecek iradesi varsa İmralı’daki cami başından medet ummasına… (Medet ummak mı, istifade etmek mi?) Bu iktidar 23 yıldır iş başında ve terörü neredeyse sıfır düzeyinde teslim adlı. Eğer böyle bir çözümden istifade edebileceğini görüyor ve biliyorsa o zaman ‘23 yıldır neredesiniz?’ diye sorgularım. Yok 23 yıldır buna hiç bakmadı ve terörden beslenenlere müsaade etti, kendisinin de terör örgütünün uzantısı siyasi partinin konumlandırılmasına bakarak, muhalefet üzerine baskı kurabilecek süreçleri tanzim etti, şimdi de ‘Kendisine yeni yol açacak bir siyasi stratejinin tarafı gibi davranıyor’ derim” ifadesini kullandı.

“ASIL RİSKİ EVLATLARINI KAYBEDENLER ALDI”

Bahçeli’nin sürece dair risk aldığının söylenmesi üzerine Dervişoğlu, “Asıl riski evlatlarını kaybedenler aldı. Asıl riski mezar taşlarına sarılan, babasını göremeyen yavrular, eşler, kardeşler aldı. Bu siyasi bir risk alma biçimi değildir” dedi.

Dervişoğlu, “Risk almak istiyorsanız buyurun alın ama Türk milletini riske atamazsınız. ‘Siyaseten bu riski alıyorum ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk milletinin geleceğini ateşe atıyorum. Türk milliyetçiliğini de temsil ediyorum ve Öcalan’ın da gönlünü hoş ediyorum’ hiç diyemezsiniz. Bu hakkı kimse kendisinde göremez” diye ekledi.

“İYİ NİYET ÜZERDEN KÖTÜ EMELLERİ GİZLİYOR OLABİLİRLER ENDİŞESİNİ DİLE GETİRİYORUM”

Terörsüz Türkiye’yi herkesin isteyeceğini vurgulayan Dervişoğlu, “Bir de bu millete ‘Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasını istiyor musunuz?’ diye sorun; hiç kimse istemez. ‘Türkiye’nin önümüzdeki yakın vade içerisinde kendisi için tehdit unsuru olabilecek birtakım örgütlerin, emperyalist güçler marifetiyle sınırlarımızda ordulaşmalarına rıza gösteriyor musunuz?’ diye sorun, yine herkes ‘hayır’ der. Şimdi milletin iyi niyetini bilip, o iyi niyet üzere kötü emelleri gizliyor olabilirler endişesini dile getirmektir benim ifade ettiğim” şeklinde konuştu.

“KARŞIMIZDA CANİ BİR ÖRGÜT VAR VE EMELLERİNDEN VAZGEÇMEDİ”

Dervişoğlu, “Karşımızda bir cani örgüt var ve emellerinden vazgeçmediği gibi, Türkiye’yi uzun vadede daha büyük problemlerin girdabına sürükleyecek bir söylemi geliştiriyor. Örgütler bunu yapar, biz bunu neden kabul etmiyoruz? Türkiye’nin vatan bütünlüğüne, Türk milletinin milli birliğine kastetmiş bir örgütün, bu kabil stratejiler üretmesinden daha doğal ne olabilir? Biz örgüte neden masumiyet atfetmeye uğraşıyoruz?” diye ekledi.

“BENİM KAYGILARIM KİMDE YOK?”

Ateşkes dönemlerinde de örgütün güç devşirdiğini hatırlatan Dervişoğlu, “Eleştirilerimi belli bir seviye de tutarak konuşuyorum. Açık konuşayım, bu vasat siyaseten istifade edilebilecek bir vasattır. Ben kışkırtıcılık ve duygu sömürüsü yapmıyorum, kimseyi sokağa davet etmiyorum. Bir gerçeğin altını çiziyorum. Bu sürecin tamamen bilgimizin dışında tanzim edilip, gelin buna uyun diye yönlendirildiğini gözlemliyorum. Bu son derece yanlıştır. Onun için konuşan Türkiye diyorum. Benim söylediğim kaygılar kimde yok? STK’lar, üniversiteler konuşamıyor. Konuşan herkes itmam altında bırakılıyor. Örgütle bağlantılı siyasi parti ile görüntü sergilemekten korkan siyasi partiler o gün de konuşamıyorlardı, bugün de konuşamıyorlar. Ama bugün örgüt savunuculuğu meşru bir hale geldi. Onun için ‘Terörsüz Türkiye’yi istiyorum ve bunu da vazgeçilmez görüyorum. Keşke tüm yurtta ve ilgi alanımıza giren coğrafyalarda terörsüz bir dünya inşa edilsin. Ama Türkiye’nin jeopolitiği üzerinden baktığımızda bu örgütlerin tarihsel süreçlerini değerlendirdiğimizde işin oya tahvil edilecek bir biçimde planlanmasını yerinde görmüyorum.” dedi.

“BİR BELADAN KURTULABİLMEK İÇİN O BELANIN MÜSEBBİBİNE YOL HARİTASI ÇİZDİREMEZSİNİZ”

Dervişoğlu, şöyle devam etti:

“Bizi bilgilendirebilirler. Sayın Cumhurbaşkanı liderler zirvesi yapar, ziyaret eder. Hatta Dışişleri Bakanı. Mevcut MİT Başkanı. İçişleri Bakanı. Mesela hukuki zeminden bahsediliyor, Adalet Bakanı. Hukuken ne aranıyor? Örgütün hedeflerini meşrulaştıracak hukuki düzenlemeler aranıyorsa ne anayasa değişikliği noktayı nazarından ne de TBMM’deki kanun değişikliği açısından buna izin vermemek için elimizden geleni yaparız”

“Bir beladan kurtulabilmek için o belanın müsebbibine yol haritası çizdiremezsiniz” diyen Dervişoğlu, “Milletimizi aydınlatmak üzere müdafaa-i hukuk kongrelerini toplayacağımızı söylüyorum. Kuvayı milliye nasıl inşa edildiyse bunu bu millete çıkıp anlatacağız” şeklinde konuştu.

DERVİŞOĞLU’NDAN YENİ ANAYASA ÇIKIŞI

Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olabilmesi için yapılacak anayasa değişikliğine kapıları kapatan Dervişoğlu, “Olumsuzlukları ortadan kaldıracak düzenlemeler varsa bunlara elbette karşı çıkılmaz ama tek adamlığa evrilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni tahkim etmesi muhtemel hiçbir değişiklikte rol oynamam” dedi.

ERDOĞAN’A MEYDAN OKUDU

Erken seçim tartışmalarına değinen Dervişoğlu, “Recep Tayyip Erdoğan 'seçim' diyorsa buyursun gelsin, biz hazırız. Muhalefetin erken seçim yapabilecek bir potansiyeli zaten yok. Muhalefet erken seçim talebini kamuoyunun gündemine taşıdığı ve siyaseti kişiselleştirdiği için Erdoğan’ın da iştahı biraz kabardı. O kabaran iştah hem Erdoğan’ın rakibi siyasi partilere hem de rakibi olması muhtemel olan şahsiyetlere yöneldi” değerlendirmesini yaptı.

“İYİ PARTİ'NİN SIÇRAMA YAPACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM”

Kamuoyun araştırmalarında İYİ Parti'nin istikrarlı yükselişinden bahsedebilmenin mümkün olduğunu dile getiren Dervişoğlu, "Ama ben siyasi tarzım ve üslubum münasebetiyle vasattan yararlanmak ve olumsuzlukları stratejiye dönüştürmek niyetinde değilim. Öncelikle takdir edilmemiz lazım. Gerek duruşumuz gerek söylemimiz gerek uygulamalarımızla kamuoyunda takdir edildiğimizin emarelerini görüyorum. Bu takdir tercihe dönüştüğünde İYİ Parti'nin sıçrama yapacağı kanaatini taşıyorum. Samimiyetle yaklaşıyoruz ama ihanetleri de kaydettiğimi ifade edebilirim” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE BUNLARI HAK ETMİYOR”

Hakkındaki soruşturma kapsamında tutuklandıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınan Ekrem İmamoğlu için “Ben soruşturmanın yöntemleri üzerinde duruyorum” diyen Dervişoğlu, “Sayın Ekrem İmamoğlu CHP'nin Cumhurbaşkanı adayıdır. Onun tutuklandığı gün seçim yapıldı. O seçimin yapılacağı önceden biliniyordu. Oraya denk getirildi soruşturmanın başlatılması ve gözaltına alınması. Türk siyasetinde buna benzer süreçler ilk defa yaşanmıyor. İhtilal yönetimleri bile genel başkanları gözaltına aldıklarında, buna bir meşruiyet kazandırmak için gözaltına değil 'gözetim altına alınmıştır' denmiştir. Tutuklama bir tedbirdir. O süreçlerden Sayın Erdoğan'dan da içinden çıktığı siyasi kadrolar da geçmiştir. O dönemde tutuklama olmamıştır. Tutuklamanın cezaya dönüştürülmüş olması hali kabul edilebilir değildir. Tutuklama yapıldıktan sonraki süreçte ifade edilen şeyler var, delillerin yetersizliği. Sayın Bahçeli'nin de açıklamaları var. Eldeki delillerin sıhhatinden bahsedilmesinin mümkün olmadığına delalet ediyor sonra yaşanan süreç. Hala delil aranıyor. Demek ki tutuklama esnasında yeterli delillere sahip değillerdi. Şimdi de toplanan delillerden emin olunmadığına dair açıklamalar var. Türkiye bunları hak etmiyor” diye ekledi.

 

 

Kaynak: Haber Merkezi

aksarayhaber.net