CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanması ve belediyeye kayyum atanmasının ardından, partisinin çağrısıyla Esenyurt Cumhuriyet Meydanı'nda gerçekleştirilen buluşmada konuştu.
Özel’in açıklamalarından satırbaşları şu şekilde:
“BAZI EVRAKLARI, DERGİLERİ KİMİN ORAYA KOYDUĞUNU BİLMİYORUZ”
Eş zamanlı olarak belediyeye gittiler. Devletin belediyesinin kapısını balyozla kırdılar. Belediye meclisi üyesi avukatlarımız içeri alınmadılar. Ne evde avukat vardı ne belediyede. Bu hukuksuzca temin edilen bazı evrakları, dergileri kimin oraya koyduğunu bilmediğimiz, Ahmet Başkan'ın ilk kez gördüğü bir kitap taslağını bile tutuklanırken gerekçe olarak gösterdiler.
“REMZİ KARTAL'LA GÖRÜŞENLER TUTUKLANIRSA AK PARTİDEN KİMSE KALMAZ”
Tutuklama sırasında, onunla görüşmüş bununla görüşmüş, 10 yıl geride kimin teröristlerle konuştuğuna gidersen AK Parti'de FETÖ örgütüne mensup olmayan 10 kişi kalmaz 10 kişi. Diyorlar ki Remzi Kartal'la telefon görüşmesi yapmışsın. Bakıyorsunuz 2015'te Remzi Kartal'la AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Meclis Başkanvekili oturmuşlar yemek yemişler. Geçtiğimiz seçim öncesinde Öcalan'ın mektubunu okuyan sosyolog, Remzi Kartal'la 8.5 saat görüşmüş. Remzi Kartal'la görüştü diye içeri atarsanız AK Parti'de kimse kalmaz.
“ESENYURT KAYMAKAMI'NI NE YAPACAĞIZ”
Şarkıcı gelmiş, konser vermiş, bu sanatçıyı getirmek terör örgütüyle ilişkiymiş. Kardeşim o şarkıcının yaptığı iş terörse onu dinleyen Esenyurt Kaymakamı'nı ne yapacağız! FETÖ'den kalma kumpaslarla Ahmet Özer'i görevinden uzaklaştırıyorlar. Bunlar diyor ki, terör sorununu biz çözeceğiz ama Kürt sorunu yoktu. Bir ülkede bir sorun varsa sorunun sahibine sorulur. O sorunun olmadığına o ülkede yaşayanlar değil de yönetenler karar veriyorsa o ülkede diktatörlük var demektir. Bugün Kürt sorunu yok diyenler Esenyurt'ta yaptıklarıyla, kayyım politikalarıyla Kürt sorununun var olduğunu kendileri sadece Türkiye'ye değil, bütün dünyaya ilan etmişlerdir.
“SAVCI AKIN GÜRLEK, ZEKERİYA ÖZ'Ü HATIRLIYOR MUSUN? SIÇAN GİBİ KAÇTI”
Ahmet Hoca'nın tutuklanacağını dün öğle saatlerinde Erdoğan açık açık söyledi. Yani kararı vermişler, talimatı vermişler, şekil şartı tamamlıyorlar. Biliyorsunuz Canan Kaftancıoğlu davasında, Selahattin Demirtaş davasında, Sözcü Gazetesi davasında, Hrant Dink davasında as dediklerini asan, kes dediklerini kesen sarayın talimatlarını yerine getiren biri vardı ve onun adı onun adı 'seyyar giyotin'di. Mahkeme mahkeme gezdirip adaleti katlettirmişlerdi. Onun adı onun adı 'adaletin celladı'ydı. Son görevi bakan yardımcılığıydı. Siyasiydi. Bir telefonla bana İstanbul'da lazımsın diye ta devletin en tepesindekinden aldığı emirle koştu geldi ve dünkü operasyonu yönetti. Buradan sesleniyorum: Sayın Erdoğan'ın talimatıyla gelip de bu operasyonlara girişen Akın Gürlek, Zekeriya Öz'ü hatırlıyor musun Zekeriya Öz'ü? Ona da talimatı FETÖ veriyordu, kumpas yapıyordu, bıçağının iki tarafı da kesiyordu, kibrinden yanına yanaşılmıyordu. Sonra günü gelince sıçan gibi kaçtı. Sen Recep Tayyip Erdoğan'ın Zekeriya Öz'üsün Akın Gürlek, Zekeriya Öz'üsün. Akın Gürlek savcı değildir. Akın Gürlek hukukçu değildir. Akın Gürlek vicdanı olmayan aklı olmayan, hastane hastane sürünen mahkumları bile cezaya boğan ama Akın Gürlek adliye adliye adalet katledilsin diye gezdirilen bir cellattır. Bu vicdansız bu millete hesap verecektir. Söz veriyorum.
“AHMET ÖZER'DEN MESAJ”
Elimde bir not var, 5 dakika önce bana ulaştırıldı. Silivri Cezaevi'nden Ahmet Özer'in halkımıza selamlarıyla bize ulaşan ilk mesajı şu şekildedir: "İlk sözümüz personel ve arkadaşlarımın işlerine dört elle sarılmasıdır. Vatandaş asla mağdur olmamalıdır. Daha güçlü çıkacağım ve hizmetlerime kaldığım yerden devam edeceğim" diyor.
“AKIN GÜRLEK SADECE BUNU YAPMAYA GELMEDİ”
Ahmet Başkan'a bunu yapan Akın Gürlek sadece bunu yapmaya gelmedi. Oyun büyük, kumpas büyük, talimat en yukarıdan. Bu oyunu, bu kumpası görüyoruz. Yapılanın önce Esenyurt'un seçme hakkına, sonra İstanbul'un seçme hakkına müdahale olduğunu, hevesin niyetin kumpaslarla Türk milletinin seçme hakkını kısıtlamak olduğunu, kendileri için risk gördüklerini, bileğini bükemediklerini seçimde karşısına geçmeye korktuklarını, ekarte etmeye çalışan bu anlayışa teslim olmayacağız.
“ERDOĞAN, MEYDANIN SESİNİ DUYUYOR MUSUN?”
Recep Tayyip Erdoğan, ahmak davasıyla mı, kumpas davasıyla mı, onunla mı, bununla mı diye düşünme. Aklından geçeni piyonlarına, cellatlarına yaptırmaya çalışma. Cesaretin varsa zaten bıçak kemikte. Kaçma, gel, çık karşımıza. Biz seçime hazırız! El mi yaman, bey mi yaman, varsa cesaretin. Sayın Erdoğan, bir ses duyuyorum. Sen duyuyor musun? Sen dün sözünü söyledin. Maşanla, silahşörünle, talimatınla sözünü söyledin. Çirkin kayyumunu Beyoğlu'nda partili kaymakam olan kişiyi dün vali yardımcısı yapıp Esenyurt'un başına yolladın. Senin sözün bu. Bak, Esenyurt'un meydanı sözüne karşı ne diyor? Duyuyor musun? Hükümet istifa diyorlar. Bir duralım, duymamış olabilir. Bir daha söylüyorum Erdoğan, Esenyurt meydan tek yürek, tek ses, hepsi birden sana sesleniyor, hükümet istifa! diyorlar.
“TÜRKİYE'DE YENİDEN BİR KUTUPLAŞMA İSTİYORSUN”
Senin seçim kaybetme korkun, Esenyurt'tan başlayarak İstanbul'u, İstanbul'dan başlayarak Türkiye'yi kuşatma gayretin ve bu kirli hesapların hepsinin farkındayız. Türkiye'de yeniden bir kutuplaşma istiyorsun. İstiyorsun ki kutuplaşma olsun, gerilim olsun, vatandaş derdini konuşamasın. Yoksulluk var, işsizlik var, hayat pahalılığı, enflasyon yüksek ve senin derdin gündemi meşgul etmek, tartışma yaratmak, gerilim çıkarmak. Mirasçısı olduğunuz FETÖvari kumpas yöntemlerine başvurmaları güçlerinden, cesaretlerinden değil acizliklerindendir. Birlikten, beraberlikten yana değiller. Ayrılıktan, kavgadan, gözyaşından beslenmek isterler. Kavganın gürültüsü halkın sesini bastırsın isterler ve bunun için oyun kuruyorlar ama biz milletin gündemini konuşacak, halk iradesinin yanında duracağız.
“ARTIK GERİYE DÖNÜŞ YOK”
Orada belli ki ortada bir koltuk hesabı var. Belli ki bir al-ver hesabı var ama emin ol ki, Esenyurt da sana göstermiştir ki milletin hesabı, halkın hesabı koltuk hesabını bozacak. Bu ülkede milletin lokmasına göz dikenler, emekliyi, asgari ücretliyi, çiftçiyi, işçiyi, memuru yoksulluğa itenler, kadınları, çocukları, bebekleri güvencesiz bırakanlar, korumasız bırakanlar, kurumları ve adaleti çürütenler şimdi halkın iradesine kastetmeye kalkıyorlar. Artık Türkiye'nin daha fazla geriye götürülmesine, millete bu kadar kötülük yapılmasına hiç kimsenin tahammülü kalmamıştır. Artık geriye dönüş yoktur. Ben buradan durumundan rahatsız olan herkesi sesini yükseltmeye davet ediyorum. Çocuklarımızın geleceğine ket vuranlara, güzel ülkemize bu kötülükleri yapanlara kimse sessiz kalmamalıdır. Herkes sözünü söylemelidir. Aydınlar, sanatçılar, sendikacılar, odalar, Türkiye'yi sokulan bu otoriter, bu baskıcı yoldan memnun olmayan herkes sesini yükseltmelidir. Hep beraber haykıracağız, hep beraber başaracağız, hep beraber kazanacağız.
“KURTULMUŞ'A NE ANAYASASI DEDİM”
"Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!" diyor bu meydan. Evet, buna karşı, buna karşı türlü hesaplar var. İktidarda kalmak için illa da illa bir anayasa değişikliğine ihtiyaç var. Önce Numan Kurtulmuş'u yolladılar. Dedik ki, ne konuşuyoruz. Anayasaya uymayan biriyle anayasa olur mu? Tayfun Kahraman, Gezi tutukluları, Can Atalay içerideyken, Anayasa Mahkemesi yok sayılırken, AİHM kararlarına uyulmazken, Kürtlerin seçtiği neredeyse bütün siyasetçiler içerideyken ne anayasası dedim.
“GİZLİ PAZARLIKLARA VE ANAYASA DEĞİŞTİRMEYE YOKUZ”
Geçtiğimiz hafta Sayın Demirtaş'a gittim. Kendisiyle görüştüm. Ne onun tutsaklığı hukukidir, ne Can'ın, ne Tayfun'un, ne Kavala'nın, ne diğer arkadaşlarımızın. Bunu söyleyince bu sefer başka bir işe kalkıştılar. Devlet Bahçeli eliyle Kürt sorununu görmeyen bir açılım tarifi yaptılar. Bir kişi konuşacak, bir kişi de istediğini alacak. Bu al-ver ile her iş hallolacak. Buna karşı Meclis vurgusu, şeffaflık, samimiyet çağrısı ve buna karşı toplumsal mutabakat çağrısı yaptım, yapmaya devam ediyoruz. Anaların gözyaşının durmasına, terörün bitmesine, şehitlerin gelmemesi için her şeye varız. Gizli pazarlıklara ve anayasa değiştirmeye yokuz biz, yokuz.
Kaynak: ANKA / Haber Merkezi