Bugün İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun 19 Mart'ta gözaltına alındıktan sonra 23 Mart günü tutuklanmasının 100. günü...
CHP, 100. günde, İstanbul ve Türkiye'nin dört bir yanında düzenlediği "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinglerinin yenisi, tepkilerin merkez üssü haline gelen Saraçahane'de düzenlendi.
ÖZEL'DEN KRİTİK AÇIKLAMALARDA BULUNDU
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sarçahane'de bir araya gelen kalablığa hitap edeceği konuşmasına şair Nazım Hikmet'in "Hürriyet Kavgası" şiiriyle başladı:
"Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler. Dalga dalga aydınlık oldular. Yürüdüler karanlığın üstüne, meydanları zapt ettiler yine. Beyazıt'ta şehit düşen silkinip kalktı kabrinden ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını yıktı şahmeranın mağarasını. Daha gün o gün değil. Derlenip, dürülmesin bayraklar. Duyduğunuz çakalların ulumasıdır, dinleyin. Safları sıklaştırın çocuklar. Bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır."
Özel'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Bugün yine hep birlikte her şeyin başladığı yerdeyiz. Bugün yine hep birlikte birilerinin planına, tertibine karşı, birilerinin kurduğu kumpas planlarına karşı 'Artık Ekrem bitti, CHP bitti' hesaplarına karşı her şeyin başladığı yerdeyiz. Saraçhane'deyiz.
Adaletin ve demokrasinin 100. kara gününde, 19 Mart darbesinin 104., Ekrem Başkanımızın tutsaklığının 100. gününde bu 100 karası günde hep birlikte milletin evindeyiz.
"SİZ FAŞİZME KARŞI BOYUN EĞMEYENLERSİNİZ"
Sevgili gençler, değerli emekçiler, emekliler burada hep birlikteyiz. Gözümün içine bakın, gözünüzün içine bakıyorum. Siz 19 Mart'ta da bir hafta boyunca 7 gün 7 gece Saraçhane'de, omuz omuza, yan yana birlikte durdunuz. Gecenin karanlığında adaleti haykırdınız. Birliğimizi, beraberliğimizi savundunuz. İradenizi savundunuz. Seçtiğinizin arkasında durdunuz. Siz faşizme karşı, darbecilere karşı, cuntaya karşı boyun eğmeyenlersiniz. Ben hepinizle gurur duyuyorum.
"ONLARI ZİNDANLARA ATANLAR YERİN YEDİ KAT DİBİNDELER"
Bugün Ekrem Başkan'ımızın tutsaklığının 100. günü. 100. günde bir kez daha Saraçhane'de eylemdeyiz. Biz buralara toplanmaya, miting yapmaya değil, eylem yapmaya ve sonuç almaya geliyoruz.
19 Mart akşamı bunu bilerek tek başına kurtulmayacağımızı, hep beraber mücadele edeceğimizi bilerek sadece Ekrem Başkan'a değil, tüm belediye başkanlarımıza, tüm siyasi partilerin genel başkanlarına, siyasi tutsaklarına özgürlük isteyerek bu meydanda toplandık. İyi ki geldik, iyi ki mücadeleyi verdik, iyi ki bir aradayız. Bizim arkadaşlarımız belki zindandalar ama moralleri yüksek, motivasyonları yüksek, inanıyorlar, "Biz haklıyız ve biz kazanacağız." Onları zindanlara atanlar, saraylarda oturuyor ama yerin yedi kat dibindeler. Korkuyorlar, kaybedecekler, kaybedecekler.
"TRT YAYINLANAN HABER BU DARBENİN BİLDİRİSİDİR"
O gün, 19 Mart'ta yaşadığımıza bir darbe demiştik ve tüm darbeler gibi bu darbenin de hedefinin bir kişi, bir mekan ama esas hedefinin milletin iradesi olduğunu söylemiştik. Her darbenin bir bildirisi olur. Bunun da vardı. 19 Mart'ta servis ettikleri 550 milyar lira yolsuzluk var, İmamoğlu suç örgütüdür diye servis ettikleri haber bu darbenin bildirisidir. Tüm darbe bildirileri gibi önce TRT'den okunmuştur. Her tarafa yayılmıştır. Ancak milletin vicdanından dönmüştür. Buna millet inanmamış, darbeyi de darbecileri de püskürtmüştür.
Her darbenin bir planı olur. Bu darbenin planı 18 Mart'ta diplomayı iptal etmek, 19 Mart'ta yüzlerce polisle birlikte Ekrem Başkan'ın evine gitmekti. Bu darbe neyi planladıysa yaptı.
"ERDOĞAN ARTIK CUMHURBAŞKANI DEĞİL..."
Her darbenin başında bir cuntası olur. Bu darbenin de üç savcısı, üç hakimi, üç tane gizli tanığı, iftiracıları var ve bu darbenin başında bir başkan, bir cunta başkanı var. Milletin geçmişte cumhurbaşkanı diye seçip yetki verdiği birisi, Recep Tayyip Erdoğan, artık cumhurbaşkanı değil, cunta başkanıdır, cunta başkanı.
FATİH KELEŞ VE AİLESİNİN BAŞINA GELENLERDEN BAHSETTİ
100 kara günde insanlara, evlatlara, eşlere, annelere, babalara zulmettiler. Bugün darbenin 100 kara gününü konuştuğumuz salondan çıkarken, bir anne ve bir kız kardeş yanıma geldiler. Dediler ki, 'Bugüne kadar demeyin', 'Söylemeyin' demiştik. Demediniz, söylemediniz. Ama bugün bu salondaki bu duyguyu gördükten sonra artık söyleyin, artık herkes bilsin' dediler ve şunu söyleyelim...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın, İBB Spor Kulübü'nün başkanı Fatih Keleş, önce Silivri'de sonra Kandıra'ya götürüp Kandıra cezaevinde, ikide bir Çağlayan'a çağırıp, bir başsavcı, üç savcıyla avukatsız baskılar altında tutularak en yakınlarına, arkadaşlarına, Ekrem Başkan'a iftiraya zorlandı. Ancak asla eğilmedi. Asla buna tenezzül etmedi.
Çağlayan'dan Kandıra'ya dönme, 20 yıl yatarsın dediler. 200 yıl yatacağımı bilsem namuslu insana iftira atmam dedi. Şimdi bu adalet cellatları, Fatih Keleş'e 'Çoluğun, çocuğun var. 26 yaşında bir oğlun var' deyip bir hatırlatma yaptılar. Fatih Bey duydu, duymazdan geldi.
"FATİH BEY’İ EVLADI ÜZERİNDEN TEHDİT EDİYORLAR"
Başkasının yanında çalışan Mustafa’yı, babasını bezdirmek için rehin tutuyorlar. Mustafa’nın nörolojik hastalıkları var, kapalı yerde duramıyor, babasından kötü haber duymamak için televizyon açmıyor, haber okumuyor. Evlere giremiyorken, sırf babasını yıldırmak için, bu sağlık zaafını bildikleri için Mustafa’yı içeri koydular. Şimdi Fatih Bey’i evladı üzerinden tehdit ediyorlar.
Türkiye, Fatih’in nasıl direndiğini, nasıl iftiraya sapmadığını, nasıl namuslu bir adam olduğunu biliyor. Fatih Bey, bu meydan seninle de canım oğlunla da gurur duyuyor.
"KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK. SEN GİDECEKSİN, İMAMOĞLU CUMHURBAŞKANI OLACAK"
Erdoğan, bugün kendisine yapılmayan her şeyi rakibine, rakibinin ailesine, sevdiklerine yapıyor. Ekrem İmamoğlu halihazırda bu belediyenin seçilmiş belediye başkanıdır. Sadece tutuklu olduğu için yanına yerine geçici olarak başkan vekili seçilmiştir. Ünvan belediye başkanıdır. Ancak onun resmini belediyeden, ismini billboard'lardan, sesini metro istasyonlarından kaldırmaya çalışıyorlar.
Erdoğan belediye başkanlığını kaybettiğinde ona yapılmayan muamele belediye başkanı ünvanı sürerken yapılıyor. Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. Ekrem Başkan'ın afişinden, broşüründen, resminden, sesinden korkuyorsun ancak korkunun ecele faydası yok. Onun bir vesikalık resmine yenileceksin, bir vesikalık resmine yenileceksin. Sen gideceksin, Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olacak, Cumhurbaşkanı olacak."
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik İmamoğlu'nun mesajını okudu.
İşte İmamoğlu'nun Saraçhane'ye mesajı:
"Sevgili İstanbullular, yüreği vatan sevgisiyle çarpan, içi adalet ateşiyle yanan kıymetli hemşehrilerim, bir kez daha evinizde Saraçhane'deyiz. Sizinle gurur duyuyorum. Hoş geldiniz. Yüz gündür onurla ve cesaretle sahip çıktığınız, darbe heveslilerine bırakmadığınız Saraçhane milletin evidir. Tıpkı Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi Saraçhane'de de ancak milletin seçtikleri görev yapabilir. Yetkiyi millet verir, millet alır. Seçilmiş belediye başkanlarını bırakın kesinleşmiş mahkeme kararlarını daha ortada iddianame bile yokken tutuklayıp görevden almaya kalkanların hedefi doğrudan milletimizdir. Rakibini hukuk dışı yollarla saf dışı ederek seçim kazanma planları yapanların hedefi doğrudan milletimizdir.
"MÜHÜR, KENDİNİ SULTAN ZANNEDENLER DE DEĞİL MİLLETİMİZDEDİR"
Onlar seçimle gelenin seçimle gitmediği, muhalefetsiz bir rejim inşa etmek için millete boyun eğdirme peşindeler. Onun için milletimiz 100 gündür kendi hak ve hürriyetlerini savunuyor. 100 gündür meydan meydan artarak yükselen adalet talebiyle milletimiz vatanına sahip çıkıyor. Adalet ve hürriyet için ayağa kalkan bir milletin karşısında hiçbir güç duramaz. Kim kendini ne sanırsa sansın, kim kendini hangi aynada görürse görsün, millet, milletimiz herkesten büyüktür.
Mühür, kendini sultan zannedenler de değil milletimizdedir. Günü gelir, sandık kurulur ve milletin vicdanı son kararı verir. Sevgili hemşehrilerim, ben Silivri zindanında geride bıraktığım günlerin hesabını tutmuyorum. Yüz gün de olsa, bin gün de olsa fark etmez. Milletimin vicdanında mahkum olmadığım sürece kendime esaret altında kabul etmiyorum, etmeyeceğim.
Asıl esaret altında olanlar, sahip oldukları bütün güce, yetkiye rağmen milletle yüzleşme korkusuyla saraydan sokağa bir adım bile atamayanlardır. Asıl esaret altında olanlar, koltuklarını kaybettikleri gün etraflarında tek bir kişi bile bulamayacak olanlardır.
"VATANDAŞLARIMIZ BENİ DAHA ÖNCE OLDUĞU GİBİ KARŞILAYACAK"
Ben 19 Mart'tan önce İstanbul'un sokaklarında, meydanlarında, çarşılarında, pazarlarında hangi duyguyla dolaşıyorsam, buradan çıktığım günde aynı duyguyla dolaşacağım. Hemşehrilerim, daha önce beni nasıl karşılıyorsa yine öyle karşılayacaklar. Ben 19 Mart'tan önce Türkiye'nin dört bir yanında her siyasi görüşten, her köken ve inançtan vatandaşımın gözlerinin içine nasıl bakıyorsam, buradan çıktığım gün de öyle bakacağım. Vatandaşlarımız da daha önce beni nasıl karşılıyorlarsa, o gün de öyle karşılayacaklar.
İşte beni güçlü ve cesur kılan budur. Milletimin gönlünde, vicdanında sahip olduğum o eşsiz, o paha biçilmez yerdir. Yaptıkları hiçbir zulüm beni bu millete hizmet etmekten, onun sesine ses olmaktan, çocuklarımıza ve gençlerimize umutlu bir gelecek sunmak için çalışmaktan geri durduramayacak. Sizlerden aldığım güçle her koşulda mücadeleye devam edeceğim. Yılmayacağız, boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz.
İnancımızı hep koruyacağız. Mücadelemizi hep birlikte sürdüreceğiz ve hep birlikte başaracağız. Türkiye herkes için, her yerde adaletin hakim olduğu, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür insanların mutlu ve güzel ülkesi olacak. İşte o zaman her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Ekrem İmamoğlu, Silivri Zindanı."
Kaynak: Haber Merkezi