Son dönemde yapılan araştırmalar, evli çiftlerin aynı psikolojik rahatsızlıklara sahip olma eğiliminde olduğunu gösterdi. Özellikle şizofreni, depresyon ve bipolar bozukluk gibi genetik yatkınlığın güçlü olduğu rahatsızlıklarda bu durumun daha belirgin hale geldiği uzmanlar tarafından vurgulandı.
Psikiyatristler, "Evlilik, iki bireyin hayatlarını birleştirmesiyle birlikte, genetik yatkınlıkların da ortak bir zeminde etkileşime girmesine neden olabilir. Bu, özellikle ruhsal sağlık sorunları söz konusu olduğunda, çiftlerin benzer semptomları deneyimlemesine yol açabilir" açıklamasında bulundu.
Uzmanlar, genetik faktörlerin rolünün altını çizerek, "Aile içinde nesilden nesile aktarılan genetik miras, çiftlerin benzer ruhsal sağlık riskleri taşımasına neden olabilir. Ancak bu, tek başına belirleyici bir faktör değildir" dedi.
Çevresel faktörler arasında ise yaşam stresörleri, sosyal destek sistemleri ve ortak yaşam deneyimleri yer aldı.
İlişkisel dinamikler ise, çiftlerin birbirlerinin ruhsal durumlarını nasıl etkilediği, iletişim biçimleri ve çatışma çözme yöntemleri gibi unsurları kapsadı.
Araştırmalar, evlilikte ilgisiz davranmanın veya iletişim problemlerinin, çiftlerin ruh sağlığını olumsuz etkileyebileceğini de gösterdi.
Yeni evli çiftlerin ilk yıllarında yaşadıkları uyum sorunları ve sonrasında ortaya çıkabilecek geçimsizlikler, ruhsal sağlığın korunması açısından kritik öneme sahip.
Uzmanlar, çiftlerin mizaç, karakter ve entelektüel düzeylerindeki farklılıkların da ruhsal uyumsuzluğa yol açabileceğine dikkat çekti. Bu noktada, çiftlerin birbirlerinin ihtiyaçlarına duyarlı olması, açık iletişim kurması ve gerektiğinde profesyonel destek alması büyük önem taşıyor.
Çocukların ruh sağlığı da bu tabloyla doğrudan ilişkili. Ebeveynlerin ruhsal sağlık sorunları, çocukların duygusal ve davranışsal gelişimini etkileyebiledi.
Otizm, depresyon, kaygı bozuklukları ve davranış sorunları gibi çocukluk çağı psikiyatrik hastalıkları, ebeveynlerin ruhsal durumlarından etkilenebildi.
Çocuk psikiyatristleri, "Ebeveynlerin ruh sağlığının iyi olması, çocukların sağlıklı bir gelişim süreci geçirmeleri için temel bir koşuldur. Stres yönetimi, öfke kontrolü ve kaygı yönetimi gibi konularda çocuklara destek olmak, onların psikolojik sağlamlıklarını artırır" ifadelerini kullandı.
Psikolojik rahatsızlıkların etkileri, kişinin sosyal yaşamını, iş performansını ve genel yaşam kalitesini derinden etkileyebildi.
Kaygı bozuklukları gibi durumlar, bireylerde sürekli bir endişe hali ve tetikte olma durumu yaratarak fizyolojik etkiler de gösterebildi. Bu nedenle, hem bireysel hem de çift olarak ruh sağlığını korumak ve geliştirmek, sağlıklı bir yaşam sürdürmenin anahtarı olarak öne çıktı.
Haber: Mehmet Ertaş / Haber Merkezi