Türkiye'de son yıllarda giderek artan ilaç bulunabilirlik sorunları, özellikle kronik hastalıklarda kullanılan ithal kökenli ilaçların tedarikinde büyük sıkıntılara yol açıyor. Hastalar, reçetelerini doldurabilmek için eczane eczane dolaşırken, eczacılar da hastalarına ilaç sağlamak için çaba sarf ediyor. Bu durum, ilaç tedarik zincirindeki sorunları ve kamu politikalarının bu krizdeki rolünü tekrar gündeme getirdi. İlaç yokluğunun ana sebepleri nedir ve nasıl çözülebilir?
İlaç Zamları Krizin Tek Nedeni mi?
İlaç fiyatlarına gelecek zam beklentisi genellikle ilaç yokluğunun ana nedeni olarak gösterilse de, bu yalnızca buzdağının görünen kısmı. İlaç krizinin kökeninde daha derin yapısal sorunlar bulunuyor. 1. Bölge İstanbul Eczacı Odası ve diğer bölgesel eczacı odalarının da vurguladığı gibi, kamu otoritesinin ilaca yönelik ekonomik bakışı, bu sorunun temelini oluşturuyor.
Türkiye’de ilaca ayrılan bütçe payı, yıllar içinde ciddi oranda geriledi. Gayri Safi Milli Hasıla’dan (GSMH) ilaca ayrılan pay, 13 yıl önce %1.6 seviyelerindeyken, bugün %0.7 - %0.8 aralığına düşmüş durumda. Bu azalma, ilaç sektöründeki tüm paydaşları —üretici, ithalatçı, dağıtımcı ve en sonunda eczacılar— zor durumda bırakıyor. Sonuç olarak, ilaç tedarik zinciri aksıyor ve hastalar en temel tedavi araçlarına bile erişemiyor.
Eczaneler ve Tedarik Zinciri Zor Durumda
İlaç tedarik zincirindeki sıkıntılar sadece eczaneleri değil, hastaları da doğrudan etkiliyor. Eczacılar, hastalarına ilaç sunabilmek için büyük çaba sarf ederken, üretici firmalar ve ithalatçılar maliyet artışlarıyla baş edemiyor. Özellikle döviz kuru artışı, ithal ilaçları daha da pahalı hale getiriyor. Ancak Türkiye’de ilaç fiyatları İlaç Fiyat Kararnamesi ile düzenleniyor ve bu kararnamenin günümüz ekonomik koşullarına uygun olmaması, ilaç fiyatlarının gerçek maliyetleri karşılayamamasına neden oluyor.
Eczacı odalarının yaptığı açıklamalarda, eczanelerin bu durumdan olumsuz etkilendiği ve ekonomik olarak sürdürülebilirliklerini kaybettikleri belirtiliyor. Artan enflasyon ve maliyetler karşısında, ilaç fiyatlarındaki güncellemeler yetersiz kalıyor ve bu da ilaç yokluğuna neden olan faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
İlaç Yokluğu Kronikleşiyor
Son yıllarda dünya genelinde geliştirilen birçok yeni ilaç, Türkiye’ye ulaşamıyor. Bu durum, Türk halkının modern tedavi yöntemlerinden mahrum kalmasına yol açıyor. Son 10 yılda dünya genelinde geliştirilen 504 yeni aktif madde (NAS) bulunurken, bunların sadece 404'ü Avrupa’da kullanıma sunuldu. Ancak Türkiye, bu ilaçlardan sadece %12-13’üne erişebiliyor. Avrupa ülkeleri ortalamasında vatandaşlar, bu ilaçların 100 tanesine ulaşabilirken, Türkiye'de bu oran çok daha düşük seviyede kalıyor.
Ayrıca, bazı hayati ilaçlar Türkiye’de ruhsatlı olmasına rağmen, firmalar bu ilaçları tedarik edemeyeceklerini beyan ediyor. Bu ilaçlar hâlâ yurtdışında erişilebilir durumda, ancak Türkiye’deki hastalar bu ilaçlara ulaşamıyor. Bu da eşdeğeri olmayan ilaçların yokluğuna ve hastaların tedavi süreçlerinin olumsuz etkilenmesine neden oluyor.
Sağlık ve Ekonomik Politikalardaki Çıkmaz
İlaç sektöründeki krizin temel nedenlerinden biri, kamu politikalarının ilacı sadece ekonomik bir meta olarak görmesinden kaynaklanıyor. İlaç Fiyat Kararnamesi, günün ekonomik koşullarıyla uyumsuz ve yapılan güncellemeler artan maliyetler karşısında yetersiz kalıyor. Bu da hem yerli üreticilerin hem de ithalatçı firmaların ilaç tedarikinde zorluk yaşamasına sebep oluyor.
İlaç, bir ticari meta olmanın ötesinde, temel bir insan hakkı olan sağlık hizmetlerinin bir parçasıdır. Ancak, ilaca erişim giderek zorlaşıyor ve özellikle ithal ilaçlarda yaşanan kriz, Türkiye’nin ilaç politikasının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Halk Sağlığına Etkileri
İlaç yokluğu, hastaların tedavi süreçlerini doğrudan etkiliyor. Özellikle kronik hastalıklar için hayati önem taşıyan ilaçlara erişemeyen hastalar, alternatif çözümler bulmakta zorlanıyor. Bu da tedavi süreçlerinin aksamasına ve hastaların sağlık durumlarının kötüleşmesine yol açabiliyor.
TÜİK verilerine göre, halkın cebinden ödediği sağlık giderleri %20'lere kadar yükselmiş durumda. Özellikle ilaç fiyat farkları, hastaların tedavi masraflarını daha da artırıyor. Kamu bütçesinden ilaca ayrılan payın azalması, halkın sağlık giderlerine daha fazla yük binmesine neden oluyor.
Çözüm Önerileri
İlaç sektöründeki bu kronikleşen sorunun çözümü için, ilaca daha fazla bütçe ayrılması ve kamu politikalarının Sosyal Devlet İlkesi doğrultusunda yeniden şekillendirilmesi gerekiyor. OECD ülkeleri ortalamalarına uygun bir bütçe ayrılması, hem ilaç yokluğunun hem de ilaç fiyatlarının yükselmesinin önüne geçebilir.
Eczacılar, bu sorunun çözülmesi adına kamuoyu nezdinde daha fazla farkındalık yaratmaya çalışıyor. Türkiye’deki ilaç politikalarının yeniden düzenlenmesi, hem halk sağlığı hem de eczacıların sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşıyor.
İlaca Ulaşamamak, En Pahalı İlaçtır
İlaç krizi, Türkiye’de sağlık sisteminin önemli bir sorunu haline gelmiş durumda. Eczacılar, ilaç fiyatlandırmalarının ve tedarik süreçlerinin iyileştirilmesi için yetkililere çağrıda bulunurken, hastalar da ilaçlarına ulaşmakta büyük zorluklar yaşıyor. “En pahalı ilaç, erişilemeyen ilaçtır” söylemi, bu durumun en iyi özeti olarak karşımıza çıkıyor.
İlaç krizinin çözümü, kamu politikalarının ve sağlık bütçesinin gözden geçirilmesiyle mümkün olacaktır. Halkın ilaçlarına erişimini sağlamak, temel insan hakkı olan sağlığı korumak adına atılması gereken en önemli adımdır.
Haber: Metin KURT / Haber Merkezi