Türkiye’nin en büyük tarım kampüsü kapılarını açtı
Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Türkiye’nin en büyük tarım kampüsü ve rekreasyon alanı BAKAP’ta Ankara’nın yerel basınının temsilcileri ile bir araya geldi. Yavaş, “Burada tarım akademisi kurulacak ve tarımla ilgili çalışmalar yapılacak" dedi.
ANKARA (İGFA) - Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, yakın zamanda açılışı yapılan BAKAP Tarım Kampüsü ve Rekreasyon Alanı’nda yerel basın mensuplarını ağırlayarak sorularını yanıtladı.
Düzenlenen programda Büyükşehir Belediyesinin projeleriyle ilgili de bilgi veren Yavaş’a, yerel basın mensupları yoğun ilgi gösterdi.
YAVAŞ: “BURADAN 3 YILDIR ÜRÜN ELDE EDİYORUZ”
Ankara Büyükşehir Belediyesinin devam eden çalışmaları hakkında bilgi vererek konuşmasına başlayan ABB Başkanı Mansur Yavaş; Ulus Meydanı, Hıdırlıktepe Rekreasyon Alanı, Anafartalar Çarşısı, Zafer Çarşısı ve Meydanı projelerine dair açıklamalarda bulundu.
Yakın zamanda açılışı gerçekleşen BAKAP ile ilgili bilgi veren Yavaş, “Burası daha önceki yıllarda köylülerin elinden kamulaştırarak alınmış, kentsel dönüşüm alanı ilan edilmiş. 15-20 bin konut yapılacakmış buraya. Biz vazgeçtik ve şehrin böyle bir alana ihtiyacı olduğunu düşünerek burayı tarım rekreasyonu yapmaya karar verdik. Şu an şehre 25 kilometre görünse de yarın öbür gün burası şehrin içerisinde kalacak. Yeni imar alanlarının böyle tarla gibi üretim yerlerinin açılmasını doğru bulmuyoruz. Dolayısıyla burayı tarım rekreasyon alanı yaptık. Buradan 3 yıldır ürün elde ediyoruz. Mısır silajı yapıyoruz, Ankara’nın her yerindeki küçük aile işletmelerine dağıtıyoruz. Kahramanmaraş’a da gönderdik. Ankara’daki bütün köylere hemen hemen buradaki hayvan yemleri dağıtılıyor. İlk burada sebze yetiştirdik” dedi.
“TARIMLA ÇOCUKLARI BULUŞTURACAĞIZ”
Yavaş, açıklamalarına şu sözlerle devam etti:
“Gölbaşı-Bala arasında çok büyük araziler var. Fakat insanlar tarımı bıraktıkları için tekrardan tarıma dönmüyorlar. Kırsal Hizmetler Daire Başkanımız tam 60 bin metrekarelik alanı sulu tarım haline getirdi. İki bin tane hayvancılığı desteklemek için oyuk bırakıldı dağlara. Çok büyük ihtiyaçtı. Burada tarım akademisi kurulacak ve tarımla ilgili çalışmalar yapılacak. Arka tarafta bungalov evler var projenin içerisinde. Burada da ailecek gelip kalacaklar, hem nasıl ekiliş yapıldığını görecekler hem de mevsime göre Ankaralıyı buraya dut yemeğe davet edeceğiz. Çocuklar gelip elmaları ağacından toplayacaklar. Hatta Kırsal Hizmetler Daire Başkanı’mızın bir demeci vardı çok hoşuma gitti; ‘domatesin manavda yetişmediğini öğrenecek çocuklar’. Gerçekten öyle. Yeni nesil bu kadar kısa zamanda yeni teknoloji ile karşılaşınca hepimizin biliyor diye umduğu şeyleri bilmiyor. Dolayısıyla biz burada tarımla çocukları buluşturacağız.”
Alandaki ağaçlara dair de tek tek bilgi veren Yavaş, “28 adet karavan parkı arka tarafta, 18 bin metrekare çadır kamp alanı var. 12 adet spor tesisimiz var. 17 bin 500 adet meyve ağacı var. Meyvenin her türlüsünü diktik biz. 2 milyon 200 bin adet peyzaj bitkisi var. 160 bin metrekare çim alanı var. 10 bin metrekare peyzaj alanı var. Üç tane ekolojik göl var. 55 bin metrekare lavanta bahçesi var. 200 dönümde arpa buğday saman balyası üretimi var. 130 dönümlük de silajlık mısır üretimi var. 75 bin metrekarelik alanda yonca balyası var. 40 dekarda çörekotu üretimi var. 40 dekarda sebze üretimi var. 20 dekarda 75 tür tıbbi aromatik bitki üretimi var. Türkiye’nin en fazla tıbbi aromatik bitkilerinin olduğu bir alan. 10 dönümde yerel buğday tohumu üretim alanı var. 5 dönüm yağlık ayçiçeği alanı, 5 dönüm de Ankara’ya özgü ürünlerin üretimi, 5 dönüm de 35 tür ata tohumu üretimi, 15 dönüm burçak üretimi, 30 metrekare alanda dikey topraksız tarım alanı var. Bunu çok önemsiyoruz. Burada ders alsınlar, gelsinler görsünler sitelerin içerisine çünkü emekliler çok uğraşacak bu işlerle. Bir tane tankerin içerisinde bile yetiştirebiliyorlar. 3 buçuk milyon metrekare çok büyük bir alan” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DE TARIMI AYAKTA TUTAN KÜÇÜK AİLE ÇİFTLİKLERİ”
Kırsal kalkınmaya yönelik teşviklerini de anlatan Yavaş, konuşmasını şöyle sürdü:
“Türkiye’de tarımı ayakta tutan küçük aile çiftlikleri aslında... Köyde yaşayan bir teyzemiz, 2-3 tane hayvan besleyerek çoluğunu çocuğunu okutuyor. Şimdi biz diyoruz ki; ‘bırakın bunları büyük firmalar yapsın’. Büyük firmalar sanayileşerek yapıyor bunları yeme kadar. İleride sağlık yönünden de problemler çıkıyor. Türkiye mutlaka teknolojiye geçmeli, katma değerli ürünler üretmeli ama tarımı bir anda kesmenin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Hem iklim krizi hem de savaşların olduğu bir dönemde de insanların tarıma döndürülmesi ya da en azından şu anda tarımla uğraşan ailelerin bu tarıma devam etmesi gerekiyor. Bu yönde çok büyük teşviklerimiz oldu. Şu anda 42 bin çiftçimizin tarlasını uydudan gözetliyoruz. Böcek mi var, yetişmiyor mu, bir sıkıntısı mı var bunu kendilerine bildiriyoruz. Aynı zamanda biz tohum dağıttığımız zaman da tarlanın ekilip ekilmediğini uydudan görüyoruz. Beypazarı’nda iki tane çok büyük sera var. Bu seraları Ankara’nın bütün çiftçisine fide olarak dağıtıyoruz. Kahramanmaraş’a da bol miktarda gönderdik. Dolayısıyla insanları üretime yönelten çalışmalara burada daha teknik bir biçimde devam edeceğiz.”