“Cemiyet mi? Etiket mi? Aksaray’da Gazetecilik Adına Sessizlik!”
Gazetecilikte Birlik Yerine Sessizlik: Aksaray’da Cemiyetlerin Görünmeyen Yüzü
Bir Mesleğin Sessiz Çığlığına Tanıklık Ediyoruz…
Aksaray, yüzölçümüne göre küçük ama iddiasına göre büyük bir şehir. Tarihi derin, kültürü zengin, insanı vefalı... Fakat bir gerçek var ki, bu şehirde gazetecilik mesleği her geçen gün yalnızlaşıyor. Bilhassa, bu mesleğin sözde koruyucu kalkanı olması gereken gazeteciler cemiyetleri, maalesef tabeladan ibaret hale gelmiş durumda.
Bu sessizliğe ve ilgisizliğe dikkat çeken genç bir gazeteci kardeşimiz, Mahmut Şen, sosyal medya üzerinden yaptığı samimi ve cesur paylaşımıyla meslektaşlarının yüreğine dokundu. Şen’in ifadeleri öyle derin, öyle içten ki; aslında sadece bir sitem değil, aynı zamanda gazeteciliğin kalbinden gelen bir feryat, bir çağrı niteliğinde…
“Listede Varız Ama Sahada Yokuz!”
Şen’in söyledikleri, sadece bireysel bir sorun değil, şehrin tüm medya yapısının aynası:
“Aksaray’da üç farklı gazeteciler cemiyetine üyeyim. Ama ikisinin ne yaptığına dair hiçbir bilgim yok. Ne toplantı, ne haberleşme, ne meslektaş dayanışması. Sadece ismimiz listede var.”
Bu satırlar; bir sistemin değil, sistemsizliğin özeti. Cemiyet demek, dayanışma demektir. Cemiyet demek, mesleğin etik değerlerini savunmak, meslektaşına omuz vermek, doğru haberciliği desteklemek demektir. Ancak Aksaray’da bu kavramların içi boşalmış durumda.
Etiket İçin Mi, Rant İçin Mi?
Bugün Aksaray’da gazeteciler cemiyeti başkanlığı, çoğu zaman bir kartvizit süsü, bazı durumlarda ise makam ve rant kapısı haline dönüşmüş. Sahada haber peşinde koşan gazeteciler, bu “başkanlar” tarafından ne aranıyor, ne soruluyor. Sanki cemiyetler, mesleği yüceltmek için değil; belirli kişilere ayrıcalık ve kimlik kazandırmak için kurulmuş.
Ne yazık ki şehirde, birden fazla gazeteciler cemiyeti var ama ortak bir ses yok, ortak bir mücadele yok. Herkes kendi sessiz adasında, kendi varlığıyla meşgul. Halbuki medya, güçlü olduğunda toplumu da güçlü kılar. Basın, birlik olursa ses getirir. Ama burada, cemiyetler susuyor; sadece bireyler konuşuyor.
Yeni Nesil Gazetecilerin Çıkmazı
Mahmut Şen’in yazdıkları bir başka önemli yaraya daha parmak basıyor:
“Gazeteciliğe yeni başlayan biri olarak, bu meslekte birlikteliğin ne kadar kıymetli olduğunu biliyorum. Ama ne yazık ki, bu birlik duygusunu cemiyetlerde göremiyorum.”
Yeni nesil gazeteciler, ilgi ve destek beklerken, yalnız bırakılıyor. Oysa genç kalemlerin yetişmesi, deneyimlilerin rehberliğiyle mümkündür. Birlikte çalışmayan bir camiada büyüme de, gelişme de, dönüşüm de olmaz.
Yalnızca Eleştiri Değil, Çözüm Çağrısı
Bu yazı sadece bir sitem değil. Aynı zamanda bir çözüm çağrısı. Aksaray’da gazetecilik camiası bir silkelenmeye, yeniden yapılanmaya muhtaç. Cemiyetler; yeniden mesleğin vicdanı, gazetecilerin çatısı haline gelmeli. Bu yapılmazsa, bağımsız medya değil, yalnız ve etkisiz bireylerin topluluğu haline geliriz.
Peki Ne Yapılmalı?
Cemiyetler şeffaf olmalı. Tüm faaliyetler, üyelerle açık şekilde paylaşılmalı.
Gerçek gazeteciler sahaya inmeli. Mesleği yaşayanlar, yönetenler olmalı.
Eğitim, dayanışma ve mesleki gelişim odaklı programlar oluşturulmalı.
Genç gazetecilere destek verilmeli. Onlara yol gösterilmeli, sahada omuz verilmeli.
Tüm cemiyetler ortak platformda birleşmeli, rekabet değil dayanışma esas alınmalı.
Son Söz:
Gazetecilik, toplumun vicdanıysa; gazeteciler cemiyetleri bu vicdanın sesi olmalı. Aksaray’da ise o ses kısılmış durumda. Ama her susturulan sesin ardından, bir başka yürek cesaretle konuşur. Mahmut Şen gibi genç gazetecilerin sesi, belki de bu sessizliği bozan ilk adım olur.
Gerçek gazetecilik; makamda değil, sahada ve cesarette yaşar.
Bugün bu yazı, belki de birçok meslektaşın aynaya bakmasına vesile olur…
