Aksaray’dan Son İhtar: “Söz Bitti, Sabır Tükendi”
Verilen Sözler Tükenince, Şehrin Sabır Defteri de Kapandı
Aksaray bugün bir yol ayrımında duruyor. Bu öyle sıradan bir yol değil; yıllardır “yapılacak”, “başlanacak”, “programda”, “yatırımda” denilerek sürekli ötelenen projelerin biriktiği, ihmalin tortulaştığı, sabrın ise kayaya dönüştüğü bir yol. Çünkü mesele yalnızca bir demiryolu hattı değil; yalnızca bir karayolu ihalesi, bir bağlantı güzergâhı veya bir altyapı düzenlemesi de değil. Mesele sözün kıymetinin kalmaması. Mesele, gözün içine baka baka tekrarlanan vaatlerin “boşluk” üretmesi.
Bugün Aksaray’da yükselen ses aslında çok net bir cümleye sıkışmış durumda:
“Ya sözünü tutarsın, ya da sandıkta hesabını verirsin.”
Bu, siyasi bir slogan olmanın ötesinde sosyolojik bir tespittir. Öfkenin biriktiği, güvenin eridiği, beklentinin ise karşılığını bulamadığı bir toplum fotoğrafıdır.
BİR ŞEHRİN YORGUNLUĞU: VERİLERLE AKSARAY’IN KAYIPLARI
Aksaray, İç Anadolu’nun kritik geçiş hatlarından biri. Ankara-Konya-Niğde üçgeninin tam ortasında, hem lojistik hem ticaret hem tarım hem de sanayi açısından stratejik bir merkez. Fakat bu stratejik önem, yıllardır yatırım planlama tablolarına bir türlü yazılamıyor. Yazılsa da hayata geçirilmiyor.
Aşağıdaki üç başlık, şehrin sabrını tüketen ana başlıklar:
1. Demiryolu Projesi: 10 Yılın “Cek-Cak” Hikâyesi
Aksaray–Ulukışla–Mersin demiryolu hattı, ihracatçıların rekabet gücünü artıracak, OSB’nin yükünü limanlara hızlıca ulaştıracak, üretim-tüketim döngüsünü hızlandıracak kritik bir yatırım.
Ancak proje yıllardır “başlayacak”, “ihaleye çıkacak”, “programda” sözleriyle gündemde tutuldu fakat somut hiçbir adım atılmadı.
Aksaray’ın yıllık ihracatı 800 milyon dolar barajını zorlarken, demiryolu olmaması şehir ekonomisine her yıl milyonlarca dolarlık kayıp olarak geri dönüyor. Bu veri, sadece ekonomik değil; idari ihmalin de göstergesi.
2. Ortaköy Yolu: Temel Atıldı, Yol Yarım Kaldı
Ortaköy bağlantı yolu yıllardır bitmeyen bir proje gibi duruyor. İhaleler yapıldı, değişti, aktarıldı. Ama ortada tamamlanmış bir yol yok.
Bu güzergâhın tamamlanmaması:
tarımsal nakliyeyi yavaşlatıyor,
Ortaköy ve merkezin ticari entegrasyonunu zayıflatıyor,
güvenlik açısından ciddi risk yaratıyor.
Üstelik bu yol defalarca “bitiyor”, “bitti”, “bitecek” açıklamalarına konu oldu. Gerçek ise sahada duruyor: Bitmedi.
3. Kireçlik Yolu: Rafın Tozlu Köşesine Kaldırılan Proje
Kireçlik Yolu, Aksaray’ın yıllardır talep ettiği bir başka altyapı düzenlemesi.
Bu yolun tamamlanması hem tarım hem hayvancılık hem de yerel trafik için kritik.
Ama proje adeta “unutulmuş”.
Ankara’dan gelen açıklamalar “inşallah”, “yakında”, “planlamada” kelimeleriyle süsleniyor; fakat Aksaray’ın karşısına çıkan tek somut şey, bir belirsizlik duvarı.
SİYASETTE YENİ BİR DENKLEM: AKSARAY ARTIK İNANMAK İSTEMİYOR
Aksaray seçmeni uzun yıllar iktidara yüksek destek verdi. Bu destek, proje karşılığı verilen bir krediydi.
Ama bugün bu kredi tükeniyor. Çünkü Aksaraylı artık şunu görüyor:
Açıklamalar var, projeler yok.
Sözler var, icraat yok.
Temel atma törenleri var, bitmiş işler yok.
Bakanlar geliyor, konuşuyor; fakat meydanda görünen tek şey, ağırlaşan bir öfke.
Ve en önemlisi:
İktidar vekillerinin şehre dair somut bir mücadele hattı ortaya koymadığı algısı güçleniyor.
Soru açık:
İktidar vekilleri ne yapar?
Bu soru artık bir eleştiri değil, bir toplumsal talep.
HİKÂYECİ PERSPEKTİF: AKSARAY’DAKİ SESSİZ ÇIĞLIK
Sabah erken saatlerde OSB’ye giden bir servis şoförünün içinden geçenlerle başlayalım:
“Demiryolu yapılmış olsaydı, şu malı limana kamyonla göndermek yerine trene yüklerdik. Daha ucuz, daha hızlı. Bizim rekabet gücümüz de artardı. Her yıl aynı sözler… Ne diyeyim?”
Merkezde bir esnafın bakışı da farklı değil:
“Ortaköy yolu biterse hareket artacak, gelen-giden çoğalacak. Ama yol hep söylentide. Biz söylemekten yorulduk.”
Kireçlik tarafında bir çiftçi ise durumu tek cümleyle özetliyor:
“Söz verdiler. Biz de inandık. Ama şimdi ‘başka bahara’ diyorlar. O bahar hiç gelmedi.”
Bu cümleler, aslında bir şehrin ruh hâlini anlatıyor.
Ses yükselmiyor belki, kimse bağırmıyor; fakat derin bir sessizlik var. Bu sessizlik, siyasetin en tehlikeli uyarısıdır.
AKSARAY’IN TOKAT GİBİ MESAJI
Bugün Aksaray’da oluşan toplumsal atmosfer üç cümlede özetlenebilir:
Sabır sınırına gelindi.
Ekonomik ve sosyal kayıplar artık kabul edilebilir değil.
Söz verip tutmayan siyasete karşı ciddi bir tepki birikiyor.
Ve bu tepkinin sloganı artık meydanlarda değil; evlerde, işyerlerinde, kahvelerde, sanayide, tarlalarda dolaşıyor:
“Ya sözünü tutarsın,
ya da sandıkta hesabını verirsin.”
Bu söz, bir tehdit değil; demokrasinin en doğal, en güçlü uyarısıdır.
Aksaray artık masal istemiyor.
Proje istiyor.
Hizmet istiyor.
Gerçek icraat istiyor.
Ve bu kez not defterine yalnızca verilen sözler değil, tutulmayan sözler de yazılıyor.

