Metin KURT


Altın Dolar Bizim, Sarayda İşsiz Adam Yok!

Halkın İşsizliği, Vekilin Rahatı


Eskiden neydik, ne olduk! Hazineyi altınla dolduran Yavuz Sultan Selim Han, hazinede altın koyacak yer kalmadığı için yeni odalar yaptırırmış. Altınlar kasadan taşıyor, zenginlik taş duvarları çatlatıyormuş. Peki, şimdi ne diyorlar? "750 lira vermezseniz İsrail bize saldıracak!" Bir zamanlar cihan devleti Osmanlı’nın torunları olarak böbürlenirdik. Şimdi gelinen noktada, adeta bir SMS operatörü gibi halktan “savunma bütçesi” için kampanyalar düzenler olduk!

İşin komik tarafı, bu kampanyalar büyük bir ciddiyetle sunuluyor. Sanki vatandaşın verdiği 750 lira ile dünyada dengeler değişecek! Ünlü ekonomist Özgür Demirtaş bu absürtlüğe dayanamayıp harika bir çıkış yaptı: "Ülkede üç milyon işsiz varken, çocuklarını sarayda işe yerleştiren vekillerin vatandaşlıkları iptal edilsin!" E haklı tabii. Üç milyon işsiz vatandaş kart aidatı düşünürken, bizim “müptezel”ler sarayda iş dağıtma peşinde!

Kart Aidatı Vermeyenler Dışarı, Sarayda Tanıdığı Olmayanlar İşsiz!

Gelelim şu kart aidatı meselesine. Ülkemizin siyaset sahnesinde arada bir parlayan yıldızlardan biri, Mustafa Destici denen zat, çıkmış diyor ki: “Kart aidatı vermeyenin kartlarını iptal edin!” Şu söze bir bakın! Taksitler, borçlar, asgari ödemeler, gecikme faizleri derken, vatandaş kredi kartıyla savaşa devam ediyor. Bu kartların iptal edilmesi demek, vatandaşın cüzdanında son kalan "görünmez para" ile de vedalaşması anlamına geliyor.

Şimdi düşünüyorum da, eğer Yavuz Sultan Selim Han zamanında kredi kartı olsaydı, hazineyi dolduran altınları görünce herhalde aidat falan dert etmezdi. “Kartımın yıllık aidatını da altından ödeyin, üstü kalsın!” derdi. Şimdiki sistemde ise kart aidatını ödeyemeyenlerin kartı iptal edilip, "işte size yeni oda, artık aidat yok, çünkü kart da yok!" diyerek devletin sorun çözme sanatı zirveye çıkıyor!

Halkın İşsizliği, Vekilin Rahatı

İşsizliğe gelince, sayılar üç milyona dayandı diyorlar. Sarayda işsizlik? O yok. Orası istihdam cenneti! Her gün yeni bir makam, yeni bir unvan, yeni bir görev. Ahmet dayının oğlu, Mehmet ablanın kızı, Fehmi Bey’in torunu; hepsi sarayda yer bulmuş. “Bizim çocuk işsiz” derken, aslında kimden bahsettiğimiz belli oldu. Halkın çocukları işsiz, vekil çocukları işte… Fark bu kadar net!

Özgür Demirtaş’ın çıkışı tam bu noktada devreye giriyor. "Sarayda iş bulan vekil çocuklarının vatandaşlıkları iptal edilsin!" diyor. Ne mükemmel bir öneri! Vatandaş kredi kartı aidatını ödeyemeyince kartı iptal olsun ama sarayda "emanet" makamda oturan vekil çocukları, vergiyle halkın sırtından geçinsin. E, tabii bu vatandaşlık lüksü onlara sonsuz bir ayrıcalık sunuyor!

Memleketin Komedi Klasiği: Büyük İddialardan Küçük Yardımlara

Bir zamanlar cihana hükmeden bir imparatorluğun torunları, şimdi SMS'le para toplama noktasına geldiyse, nerede yanlış yaptık diye sormamız gerekiyor. Kart aidatıyla boğuşan halktan vergi toplarken bir yandan da sarayda iş bulmak, ekonomiyi düzeltmenin kısa yolu oldu anlaşılan. "İsrail bize saldıracak, 750 lira gönder!" demek yerine, halkın gerçek sorunlarını çözmeye çalışmak ne kadar da eski moda bir fikir oldu değil mi?

Ama bu ülkenin mizahı da bitmez. Halk kart aidatlarıyla boğuşadursun, sarayda işler tam gaz devam ediyor. Ah Mustafa Destici Bey, bir de işsiz vatandaşların kartlarını iptal etmeyin de biraz nefes alabilsinler! Yavuz Sultan Selim Han görseydi, o altın dolu odalardan birini aidat ödeyemeyen vatandaşlara tahsis ederdi belki de. Öyle ya, Osmanlı torunları büyük yaşar; büyük dertlerle, büyük zorluklarla ve bazen de büyük gülüşlerle…