Editörden
Bir zamanlar, sokağımda hayat bulan bir efsane vardı: Ara Güler.Onun adı, sadece komşuluk ilişkisini aşan bir sıcaklıkla doluydu. Aslında komşum sayılmazdı; ama onun cafesi ve sergisi, yaşadığım mahallenin kalbinde yer alıyordu. Ara Cafe, bir buluşma noktası, bir sanat mabedi gibiydi; içindeki anılar, görsel bir şölene dönüşüyordu.
Sesi tanıdık bir melodi gibiydi
Bir gün, sergisine gitmek için sokağa çıktım. Ama kapıda, güvenlik görevlisi ile karşılaştım. "Girişler kapandı," dedi, belki de görünüşümüzden hoşlanmamıştı. Ama ben, pes etmedim. "Evimin sergiden sadece 50 metre uzakta olduğunu" söyledim. Bu küçük mesafe, aradaki engelleri aşmaya yeterdi.
Sonrasında, sergiyi defalarca gezdim; her bir ziyaret, bende silinmez izler bıraktı.
Bir gün, Ara cafede oturuyordum. O, plakasının orta hanesi "Ara" olan jeepiyle ile gelmişti. Gülümseyerek yanıma yaklaştı. “Hey delikanlı, buralarda arıza yapıyormuşsun,” dedi, sesi tanıdık bir melodi gibiydi. Oturdu, ama çok az konuştu. O sırada, çektiği resimlerin hikayelerini anlattı; ben de sessizce dinledim. O an, kendimi onun karşısında küçük bir çocuk gibi hissettim. Bilgeliği, sanki içimdeki masumiyeti ortaya çıkarıyordu.
Huri mi, peri mi, melek mi
Sohbetimizin sonunda, gözlerimin içine bakarak sordu: “Çok sustun, anlat bakalım seni bu suskunluğa iten kim?” İçimdeki derin sessizliğin ardındaki sırları biliyordu sanki. “Bak benden sana bir söz, her güzele meyle gelinmez, aklında olsun. Bu böyle sevdalar bitmez,” dedi, gülümseyerek geçiştirdi.
Ara Güler, hayatı ve sanatını öyle bir dille anlatıyordu ki, kelimeleri arasında kaybolmuşum gibi hissediyordum. “Çok ara köşe bucak dolaş, sevda denilen resim,” diyerek aşkın derinliğini anlatıyordu. “Bir sahilde aşkın deryası, aşkın gizli hali,” dedi. “Huri mi, peri mi, melek mi güzele benzer,” diyerek de aşkın özünü tarif etti. Her bir sözü, içimde yankılanan bir melodi gibi, aklımda asılı kalıyordu.
Bir Ara’lık Bakış
Bana, Yaşar Kemal efsanesiyle nasıl karşılaştığını anlattı. O an, hayatta ne kadar değerli anların biriktiğini düşündüm. Sohbetimizi, “Bir Ara’lık Bakış” macerası ile sonlandırdı. O günden sonra, ne zaman karşılaşsak, bir daha böyle derin bir sohbet gerçekleştiremedik. Ara Güler, yaşamı ve sanatı sorgulamayı öğreten bir öğretmen gibi oldu benim için.
Ve şimdi, onun anısında kalemimden dökülen bu satırlar, ruhunun huzurla uyuması için bir dua niteliğinde. Ruhu şad olsun…