İlhami İNCEÖZ


BEN! & FERDÂNE

BEN! & FERDÂNE


BEN!

Kırk kapıyı, kırk kırdım açtım da

Nâsip kapıyı bulamadım ben,

Ne verdinse savurdum saçtım da

Zerre kendime alamadım ben.

 

Sarıldım ağaca, dalı battı,

Gölgesinde kuru çalı battı,

Zakkumdu, ne yesem balı battı,

Gülü dikenden yolamadım ben.

 

Uyandım ‘’rüya’’ dediklerine

Dalmadım ‘’hülya’’ dediklerine

Gâm dolu ‘’dünya’’ dediklerine

Bir gün gönlümü salamadım ben.

 

Kalubela’dan Söz, yolum belli,

Köküm dalım, sağım solum belli

‘’Yazgısı avcunda kulum’’ belli,

Sen’den öte yâr bulamadım ben.

 

Kanmam nâmerde, densizlik için,

Tahtları teptim sonsuzluk için…

Dünyayı yaktım ‘’ben’’sizlik için

Sensiz bir tek ân kalamadım ben.

 

Şirk ırmağında yürek yunmadım, 

Hiçbir puta, tek adak sunmadım,

Sen’den gayrısını ‘’yâr’’ sanmadım,

Aşkından murad alamadım ben.

 

 

FERDÂNE

Bin yıl önceki dal, şimdi de aynı

Armut, dibine düşüyor Ferdâne!

Leylâ denen, yitirince izânı

Mecnûn, kalbini, deşiyor Ferdâne!

 

Geceni mehtap mercan süslese de,

Hâr’ına, yağmur yağıp ıslasa da,

Her yok’a ‘’var’’ deyip göğüslese de

İnsan birden, değişiyor Ferdâne!

 

Fırçalasan da, karga gene siyah…

Günah geçmişte kalsa, gene günah,

Olmuş’a teselli vermeyince ‘’âh’’

Gönlün nem bulup, şişiyor Ferdâne!

 

Kalbi katran olan vicdan, ak olmaz

Vicdan yamuk olan kulda, Hâk olmaz

Hakk’ı bilmeyen de insaf, pak olmaz 

Aşkta hesap hep, şaşıyor Ferdâne!

 

Hâyy’dan geldik elbet, Hû’ya gideriz

Hâvf ve recâ duya duya gideriz,

Yeriz ömrü, öz uykuya gideriz

Kul, orda hesaplaşıyor Ferdâne!