Mehmet ŞAHAN (PİR-Î FÂNİ)


DEVE HİKAYESİ (kıssa)

PÎR-İ FANÎ-DEVE HİKAYESİ (kıssa)


 

Hasan ile Hüseyin oldukça acıkmışlar,

Fatıma’nın yanına ağlayarak çıkmışlar!

.

Fatıma da şefkatle okşamış başlarını,

Silivermiş dikkatle gözlerde yaşlarını!

.

Hallerini arz etmiş Hazreti Ali’sine,

Biraz erzak al demiş evinin velisine!

.

Ancak Hazreti Ali bakar cepte paraya,

Yalnız altı dirhem var em olur mu yaraya?

.

Yiyecek almak için çıkar hemen dışarı,

İki adam kavgada, yaracaklar başları!

.

Birisi diğerine altı dirhem borçluymuş,

Alacaklıya göre borçlu olan suçluymuş!

.

Hemen girer araya kavgayı yatıştırır,

Verir altı dirhemi onları barıştırır!

.

Hiç parası kalmadı eve eli boş gelir,

O ne yaparsa yapsın Fatıma’ya hoş gelir!

.

Cennet ehli kadınlar Efendisi Fatıma,

Ya Ali elin boş mu geldin der bir bakıma!

.

“Ama ara düzelttim bu az mı Ya Fatıma,

Allah’ın rızasını kattım icraatıma!”

.

Fatıma'nın yüzünde nur var asaletinden,

Memnundur kocasının güzel hareketinden.

.

Hasan ile Hüseyin açız diye ağlarlar,

Babaları Ali’nin yüreğini dağlarlar.

.

Bu acı manzaraya dayanamaz yüreği,

Hemen çıkar dışarı belki budur gereği!

.

Yolda bir adam yürür elinde devesiyle,

Ali’ye doğru döner satmanın hevesiyle!

.

“Ya Ali; bu deveyi sana satmak isterim,

Eğer almak istersen fiyatı uygun derim.”

.

“Görüyorum deveniz oldukça güzel, semiz;

Ama benim param yok bomboş işte kesemiz.”

.

Olsun der adam sen al parasını sonra ver,

Yüz elli dirhem yeter, fazlasını hayra ver.”

.

Hazreti Ali tutar devenin yularından,

Yürümeye yönelir evinin yollarından.

.

Henüz yola çıkmışken başka birine rastlar,

O da deveye talip, yeni pazarlık başlar.

.

“Ya Ali; bu ne kadar güzel devedir böyle,

Ne olur kırma beni, kaç dirhem ise söyle.

.

Deveyi çok beğendim üç yüz dirhem vereyim,

Mutlu, mesut şekilde evime götüreyim.”

.

Hazreti Ali, ona; “Sevgine inandım” der.

“Ama ben bunu yüz elli dirheme aldım” der.

.

“Olsun, ben çok beğendim yine de istiyorum.

Sen kabul et yeter ki, ben kabul ediyorum.”

.

Hazreti Ali satar o güzel devesini,

Neşe içinde tartar evin nevalesini.

.

Yiyecekleri koyar sırtında heybesine,

Ne akıl ne sır erer kazancın böylesine!

.

Bir an önce gitmeli çocukları evde aç,

Hemen teslim etmeli olmalı derde ilaç.

.

Sonra gidip Resul'un huzuruna oturur,

Gayet mutlu şekilde öyle sakince durur.

.

Efendimiz gülerek; “Gel Ya Ali gel şöyle,

Şu deve hikayesi, neler oldu gel söyle!”

.

Hazreti Ali anlar olayı bilenleri,

Birer birer anlatır başına gelenleri.

.

Peygamber Efendimiz; “Sen ki ara düzelttin,

Bu yaptığın işte de yalnız Hakk’ı gözettin.

.

Allah, Cebrail ile sana deveyi sattı,

İsrafil’e aldırıp, mutluluğu yaşattı.

.

Her kim ki ara yapsa o bendendir Ya Ali,

İnsanları kurtarsa erdemdendir Ya Ali.”

.

Pîr-i Fanî der ki bak, insan olmak nasılmış?

Ve diyor ki emri hak, kalbe dolmak asılmış!

.

MEHMET ŞAHAN (PÎR-İ FANÎ)

25.04.2023 – KAPAKLI/TEKİRDAĞ