Hasan ile Hüseyin oldukça acıkmışlar,
Fatıma’nın yanına ağlayarak çıkmışlar!
.
Fatıma da şefkatle okşamış başlarını,
Silivermiş dikkatle gözlerde yaşlarını!
.
Hallerini arz etmiş Hazreti Ali’sine,
Biraz erzak al demiş evinin velisine!
.
Ancak Hazreti Ali bakar cepte paraya,
Yalnız altı dirhem var em olur mu yaraya?
.
Yiyecek almak için çıkar hemen dışarı,
İki adam kavgada, yaracaklar başları!
.
Birisi diğerine altı dirhem borçluymuş,
Alacaklıya göre borçlu olan suçluymuş!
.
Hemen girer araya kavgayı yatıştırır,
Verir altı dirhemi onları barıştırır!
.
Hiç parası kalmadı eve eli boş gelir,
O ne yaparsa yapsın Fatıma’ya hoş gelir!
.
Cennet ehli kadınlar Efendisi Fatıma,
Ya Ali elin boş mu geldin der bir bakıma!
.
“Ama ara düzelttim bu az mı Ya Fatıma,
Allah’ın rızasını kattım icraatıma!”
.
Fatıma'nın yüzünde nur var asaletinden,
Memnundur kocasının güzel hareketinden.
.
Hasan ile Hüseyin açız diye ağlarlar,
Babaları Ali’nin yüreğini dağlarlar.
.
Bu acı manzaraya dayanamaz yüreği,
Hemen çıkar dışarı belki budur gereği!
.
Yolda bir adam yürür elinde devesiyle,
Ali’ye doğru döner satmanın hevesiyle!
.
“Ya Ali; bu deveyi sana satmak isterim,
Eğer almak istersen fiyatı uygun derim.”
.
“Görüyorum deveniz oldukça güzel, semiz;
Ama benim param yok bomboş işte kesemiz.”
.
Olsun der adam sen al parasını sonra ver,
Yüz elli dirhem yeter, fazlasını hayra ver.”
.
Hazreti Ali tutar devenin yularından,
Yürümeye yönelir evinin yollarından.
.
Henüz yola çıkmışken başka birine rastlar,
O da deveye talip, yeni pazarlık başlar.
.
“Ya Ali; bu ne kadar güzel devedir böyle,
Ne olur kırma beni, kaç dirhem ise söyle.
.
Deveyi çok beğendim üç yüz dirhem vereyim,
Mutlu, mesut şekilde evime götüreyim.”
.
Hazreti Ali, ona; “Sevgine inandım” der.
“Ama ben bunu yüz elli dirheme aldım” der.
.
“Olsun, ben çok beğendim yine de istiyorum.
Sen kabul et yeter ki, ben kabul ediyorum.”
.
Hazreti Ali satar o güzel devesini,
Neşe içinde tartar evin nevalesini.
.
Yiyecekleri koyar sırtında heybesine,
Ne akıl ne sır erer kazancın böylesine!
.
Bir an önce gitmeli çocukları evde aç,
Hemen teslim etmeli olmalı derde ilaç.
.
Sonra gidip Resul'un huzuruna oturur,
Gayet mutlu şekilde öyle sakince durur.
.
Efendimiz gülerek; “Gel Ya Ali gel şöyle,
Şu deve hikayesi, neler oldu gel söyle!”
.
Hazreti Ali anlar olayı bilenleri,
Birer birer anlatır başına gelenleri.
.
Peygamber Efendimiz; “Sen ki ara düzelttin,
Bu yaptığın işte de yalnız Hakk’ı gözettin.
.
Allah, Cebrail ile sana deveyi sattı,
İsrafil’e aldırıp, mutluluğu yaşattı.
.
Her kim ki ara yapsa o bendendir Ya Ali,
İnsanları kurtarsa erdemdendir Ya Ali.”
.
Pîr-i Fanî der ki bak, insan olmak nasılmış?
Ve diyor ki emri hak, kalbe dolmak asılmış!
.
MEHMET ŞAHAN (PÎR-İ FANÎ)
25.04.2023 – KAPAKLI/TEKİRDAĞ

