Uğur UTKAN


Dün Nazi Diktatörlüğünün Bugün Siyonist Vesayetin Esaretindeki Almanya

Dün Nazi Diktatörlüğünün Bugün Siyonist Vesayetin Esaretindeki Almanya


Dün Nazi Diktatörlüğünün Bugün Siyonist Vesayetin Esaretindeki Almanya

Geçen gün, uluslararası manşetlere göz atarken dünyanın nabzının attığı yer olarak görebileceğimiz New York’ta faaliyet gösteren ve Yahudilerin Almanya’dan maddi tazminat talep eden kuruluşu Claims Conference tarafından yapılan açıklamada, Almanya Maliye Bakanlığı ile yapılan görüşmeler sonucu Alman hükümetinin 2026 yılı için Holokost mağdurlarının başta evde bakım masrafları olmak üzere bu mağdur kesime dönük malî yardımlarını 923,9 milyon ⍷ tutarına çıkarmayı kabul ettiğinin bildirildiği haberini okudum. Ayrıca haberin devamında Holokost Eğitim Fonu’nun da 2029 yılına kadar uzatılarak toplam 175 milyon ⍷ tutarına çıkarıldığı bilgisinin de aktarıldığını görünce “Yok artık” dedim içimden.

Hele ki açıklamayı okumaya devam ettikçe daha da insan hayretler içinde kalıyor. Devam edelim efendim, buyursunlar:

Sadece Holokost Eğitim Fonu’nun 2029’a dek uzatılıp ödeneğin daha da artırılması da değil elbette, bununla birlikte daha evvel Holokost mağdurlarına 2027’ye kadar yıllık olarak ödenmesi garanti edilen Zorluk Fonu Ek Ödemeleri’nin de 2028 yılına dek her kişi başına 1450 ⍷ olarak uzatıldığını, bunun dünya genelinde 127 binin üstündeki Holokost’tan kurtulana etki yapma beklentisinin yer aldığı belirtiliyor.

Haberin devamında ise Claims Conference’nin Başkanı Gideon Taylor tarafından evde bakım fonlarına yapılan bu tarihi artışın dünya çapında Holokost’tan kurtulanların karmaşık ve artan ihtiyaçlarını yansıttığı tezini savunarak, “Her yıl (Holokost’tan) kurtulanları hızla kaybediyoruz ancak hayatta kalanlar daha yaşlı, daha zayıf ve her zamankinden daha fazla yardıma ihtiyaç duyuyorlar. Bu bütçe, her birine gençliklerinde ellerinden alınan onuru, yani yerinde yaşlanma fırsatını sağlamak açısından kritik önem taşıyor.” ifadelerini kullandığı kaydediliyor.

Yani Holokost’tan kurtulanlar ölene kadar mağdur insanların rahat ettirilme bahaneleri öne sürülerek mağdurlar adına güya tazminat istediğini iddia ederken parayı cebe atan Siyonistler alenen tazminat maskesiyle dünyaya haraç kesmeye kararlı görünüyorlar. Bu haraç sistemine kendini köle yapmaya en meyilli ülke de Almanya.

Yani açıkça kendini tefeci, haraç kesici Siyonistlerin vesayetine, tahakkümüne sokan bir Almanya ile karşı karşıyayız.

Elbette ki Almanya’nın Siyonistlerin vesayetine, tahakkümüne girişi yalnızca bunlarla sınırlı değil.

Geçen gün Türkiye’ye gelerek Ankara’da bir araya geldiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte yaptığı ortak basın toplantısında Almanya Şansölyesi Friedrich Merz’in adeta Siyonizm’in Berlin Sefiri gibi konuşması, İsrail’in tezlerini savunması da bilenlerin malumudur.

Yine önceki günlerde Alman polisinin Filistin destekçilerini yaka paça gözaltına alması ve ondan öncesinde de başkent Berlin’deki tarihi Brandenburg Kapısı’nda geceleyin Siyonist rejimin bayrağının mavi-beyaz renklerinin yansıtılması da bilenlerin malumudur.

Yani kısacası dün cihanın yüreğini ağzına getiren Adolf Hitler’in tiranlığındaki Nazi rejiminin vesayeti ve tahakkümü altında ezilen Almanya, sırf insanlığa karşı işlediği suçlardan dolayı insanlık tarihinin lanetlediği Hitler gibi bir tiranla yönetilmenin, onun mirasını taşımanın ezikliğini yaşamaktan kurtulmak için bunun diyetini ödeme bahanesiyle kendini bu denli Yahudi ve Siyonist vesayete köle etmiş bulunuyor.

Doğrusunu söylemek lazım gelirse Almanya’nın egemenliğine dün Auschwitz, Dachau kasabı Naziler ipotek koyarken bugün ise Filistin, Gazze kasabı Siyonistler ipotek koymuş vaziyettedir.