Metin KURT


Empati: İnsan Olmanın Vazgeçilmez Değeri

Empati: İnsan Olmanın Vazgeçilmez Değeri


Bir gün, küçük bir kasabanın kalabalık pazarında bir adam, elinde bir torba dolusu ekmekle dolanıyordu. Üzerinde yıpranmış bir palto, yüzünde yılların yorgunluğu vardı. Onu izleyen çocuklardan biri, annesine dönüp sordu:
“Anne, neden bu amca bu kadar eski kıyafetlerle dolaşıyor?”
Anne, kısa bir an düşündü ve çocuğuna dönerek şu cevabı verdi:
“Belki de onun dünyasında, kıyafetlerimizin yeniliğinden daha önemli şeyler vardır. Belki de bu amca, başkalarını doyurmak için kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atıyordur.”

Bu basit ama etkileyici yanıt, empatiyi anlatmanın en güzel yollarından biriydi. Çünkü empati, başka birinin ayakkabılarıyla yürümeyi hayal etmektir.

Empati Ne Kadar Önemli?

Günümüzde toplumlar, bireylerin daha çok kendi ihtiyaçlarına odaklandığı bir yolda ilerliyor. Teknoloji, hız ve rekabet derken, etrafımızda olup bitenlere duyarlılığımız azalıyor. Ancak empati, toplumların bağ dokusudur. Birine uzatılan yardım eli, anlamaya çalışılan bir hikâye, yargılanmadan dinlenen bir yaşam... Bunlar insan olmanın özüdür.

Düşünün, okulda zorbalığa uğrayan bir çocuğun yerinde siz olsaydınız? Ya da hastanede, saatlerdir doktor sırası bekleyen bir yaşlının yerinde? Belki de asıl ihtiyacımız, kendimizi başkalarının yerine koyabilmek ve onların yaşadıklarını hissedebilmektir.

Empatiyi Kaybetmenin Bedeli

Bir zamanlar, köy meydanında yaşayan çok varlıklı bir adam varmış. Adamın güzel bir evi, geniş bir bahçesi ve bolca malı mülkü varmış. Ancak bu adam, sürekli şikâyet eder ve hiçbir zaman mutlu olmazmış. Bir gün köyün yaşlı bilgesi ona sormuş:
“Neden bu kadar mutsuzsun? Her şeyin var.”
Adam cevap vermiş:
“Kimse beni anlamıyor. Herkes sadece benim zenginliklerimi konuşuyor ama içimdeki yalnızlığı göremiyor.”

Bilge, derin bir nefes almış ve şöyle demiş:
“Sen de kimsenin yoksulluğunu, acısını ya da neşesini anlamıyorsun. Empati olmadan mutluluğu bulmak imkânsızdır.”

Zengin adam, o günden sonra köydeki herkesin hikâyesini dinlemeye başlamış. İnsanları anlamaya çalıştıkça, içindeki yalnızlık da azalmış.

Empatinin Gücü

Empati, yalnızca bireyler arasında değil, toplumlar ve hatta ülkeler arasında da güçlü bir köprü olabilir. Empati, bir dil, din, ırk veya sınır tanımaz. İnsanları ortak bir zeminde buluşturan, en evrensel değerdir.

Bir gün, okula gitmek istemeyen bir çocuğun elini tutan öğretmen, ona şu soruyu sorar:
“Bugün sana zor gelen ne var? Anlatabilir misin?”
Bu küçük soru, çocuğun kapalı kapısını aralamış ve onun öğrenme isteğini yeniden canlandırmıştır. Çünkü empati, anlamaktır.

Empatiyi Nasıl Öğretiriz?

Empati, çocuklara öğretilmesi gereken bir ders değil, gösterilmesi gereken bir davranıştır. Bir başkasının hikâyesine kulak vermek, farklılıklara saygı duymak ve bazen sadece yanında bulunmak… İşte bunlar, empatiyi öğretmenin en doğal yoludur.

Bir bahar günü, bir parkta, yaşlı bir teyzenin ağır poşetlerini taşırken gülümseyen gençleri gördüğümüzde, bu değerlerin hâlâ yaşadığını anlarız.

Empati: İnsan Olmanın Gerekliliği

Empati, sadece bir değer değil, bir insanlık vazifesidir. Başkalarının hikâyelerini dinledikçe, kendi hikâyemizin eksik parçalarını tamamlarız. Çünkü hepimiz aynı gökyüzü altında, aynı yıldızlara bakıyoruz.

Unutmayın, birini anlamak için çok büyük adımlar atmanıza gerek yok. Bazen, sadece gözlerine bakarak, “Seni anlıyorum” diyebilmek yeterlidir.
Ve belki de bu dünyada en çok ihtiyacımız olan şey budur: Birbirimizi anlamak ve insanlığımızı hatırlamak.