BAŞLIKSIZ BİR VAHŞET: GAZZE VE DOĞU TÜRKİSTAN’DA ULUSLARARASI SAVAŞ SUÇU İŞLENİYOR
Günümüz dünyasında insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkeleri her ne kadar evrensel değerler olarak kabul edilse de, Filistin'in Gazze Şeridi’nde ve Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan’da yaşananlar, bu değerlerin sahada yok sayıldığını bir kez daha gözler önüne sermektedir. Sivil halkı hedef alan bombalamalar, sistematik baskılar, temel yaşam haklarının ihlali, uluslararası hukuk nezdinde savaş suçu niteliği taşımaktadır.
ULUSLARARASI SAVAŞ SUÇLARI NEDİR?
Uluslararası savaş suçu, 1949 Cenevre Sözleşmeleri, Lahey Sözleşmeleri, Roma Statüsü ve Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde tanımlanmıştır. Savaş suçları, silahlı çatışmalar sırasında sivillere, esirlere veya altyapıya yönelik yapılan yasaklı eylemleri kapsar.
Başlıca Uluslararası Savaş Suçları:
- Sivillere kasten saldırmak (Roma Statüsü Madde 8.2.b.i)
- Savaş esirlerine işkence yapmak (Cenevre Sözleşmeleri)
- Tıbbi yardım, gıda, su gibi temel insani ihtiyaçların engellenmesi
- Yasaklı silahların (fosfor bombası vb.) kullanımı
- Etnik temizlik ve zorla nüfus değiştirme
- Toplu cezalandırma
- Çocukların savaşta kullanılması
- Kültürel ve dini yapıların kasıtlı olarak hedef alınması
- İşgal altındaki bölgelerde demografik yapının zorla değiştirilmesi
GAZZE: ABLUKA ALTINDAKİ CEHENNEM
İsrail tarafından 2006 yılından bu yana abluka altında tutulan Gazze, son yıllarda ise ağır bombardımanlar, altyapı yıkımı ve toplu ölümlerle adeta haritadan silinmek istenmektedir. Birleşmiş Milletler verilerine göre Gazze’de ölen sivillerin %70’i kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşmaktadır.
- Okul, hastane ve cami gibi sivillerin kullandığı yapılar kasıtlı olarak hedef alınmıştır.
- İlaç, gıda ve su gibi yaşamsal ürünlerin bölgeye ulaşması engellenmiştir.
- Binlerce çocuk ve kadın yaşamını yitirmiştir.
Tüm bu uygulamalar, Roma Statüsü’nün 8. Maddesi çerçevesinde açıkça savaş suçu teşkil etmektedir. Aynı zamanda sivil halkı hedef alan bu eylemler, soykırım suçuna da zemin hazırlamaktadır.
DOĞU TÜRKİSTAN: MODERN ZAMANLARIN TOPLAMA KAMPLARI
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Doğu Türkistan’da uyguladığı politikalar, yalnızca kültürel asimilasyonla sınırlı kalmamış; sistematik bir baskı rejimi oluşturularak insanlık suçu işlenmiştir.
- Bir milyondan fazla Uygur Türkü "yeniden eğitim kampı" adı altında zorla tutulmaktadır.
- İnanç özgürlüğü, ibadet hakkı ve ana dilde eğitim yasaklanmıştır.
- Kadınlara zorla kürtaj ve doğum kontrol uygulandığı belgelenmiştir.
- Sistematik izleme, psikolojik ve fiziksel işkence rapor edilmiştir.
Bu uygulamalar, Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ne ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne aykırıdır. Çin'in Uygurlara karşı uyguladığı bu baskılar, etnik soykırım ve zorla asimilasyon kapsamında savaş ve insanlık suçu teşkil etmektedir.
ULUSLARARASI TOPLUM NEREDE?
Hem Gazze’de hem Doğu Türkistan’da yaşananlar belgelerle sabittir. Ancak ne yazık ki uluslararası kurumlar çoğu zaman ya sessiz kalmakta ya da siyasi çıkarlar gereği adım atmamaktadır. Bu nedenle, dünya vicdanı artık tepki göstermek zorundadır. Sessiz kalmak, suça ortak olmaktır.
Gazze’de çocuklar uykusunda ölürken, Doğu Türkistan’da analar evlatlarını bir daha görememektedir. Bu bir savaş değil, bir insanlık dramıdır. Bu dramın adı; savaş suçudur. Uluslararası toplum, bu suçlara sessiz kaldığı sürece, insanlık suçu da büyüyerek devam edecektir.
Yalçın Çelik - Gazeteci Yazar | Mekatronik Yüksek Mühendisi | Teknik Öğretmen