Yalçın ÇELİK


Gazze Yanıyor

Gazze’de İnsanlık Vuruluyor: Dünya Seyrediyor, Vicdanlar Susuyor


Gazze Yanıyor

Gazze’de İnsanlık Vuruluyor: Dünya Seyrediyor, Vicdanlar Susuyor
Ortadoğu’nun en mazlum coğrafyası Gazze, bir kez daha dünyanın gözleri önünde ağır bir trajedi yaşıyor. Son olarak İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nin kuzeyinde, savaş nedeniyle yerlerinden edilmiş sivillerin sığındığı bir okula düzenlediği hava saldırısında onlarca masum insan yaşamını yitirdi. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar… Bir kez daha aynı kaderi paylaştılar: Ölüm. Yaralılar hastane bile bulamadan can çekişiyor. Uluslararası toplumdan ise yine yalnızca derin bir sessizlik yükseliyor.

Savaş Değil, Sistematik Bir Katliam

İsrail’in aylardır süren bombardımanları artık bir savaşın değil, sivillere yönelik sistematik bir yok etme politikasının ifadesi. Uluslararası hukuk, sivillerin ve sivil altyapının hedef alınmasını açık bir şekilde “savaş suçu” olarak tanımlıyor. Ancak hastaneler, okullar, camiler, kiliseler, pazar yerleri bir bir yıkılırken dünya bu suça ortak olmaktan geri durmuyor. Elektrik yok, su yok, ilaç yok, gıda yok. Bir bütün olarak yaşam, bilinçli bir şekilde yok ediliyor.

Dinler Yaşatmayı Emrederken Ölüm Dayatılıyor

Tarihin her döneminde insan hayatının kutsallığı tüm büyük inanç sistemlerinin ortak değeridir. Kur’an-ı Kerim’de Maide Suresi 32. ayet der ki: "Kim bir cana kıymamış birini öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir." Hristiyanlık, “Komşunu kendin gibi sev” der. Yahudilikte “Bir canı kurtarmak tüm insanlığı kurtarmaktır” anlayışı vardır. Budizm ve Hinduizm de tüm canlılara zarar vermekten kaçınmayı esas alır. Peki, bu inançlar neden hayata geçirilemiyor? Bu sorunun cevabı yalnızca ideolojilerde değil, çok daha derinlerde yatıyor.

Bu Savaş Kimin İçin, Kime Karşı?

Gazze’de yaşananlar salt bir dini ya da etnik çatışma değildir. Bu, aynı zamanda bir sermaye savaşının da sahnesidir. Silah sanayisi büyürken barış küçülmekte, enerji politikaları uğruna çocuklar toprağa verilmekte, stratejik hesaplar uğruna anneler evlatlarını kaybetmektedir. Dünya liderleri ateşe suyla değil, körükle gitmektedir. İnsani trajedi üzerinden siyasi ve ekonomik çıkarlar sağlanmaktadır. Bu çıkar düzeni sürdükçe, Gazze gibi yerlerde barış hep ötelenmeye mahkûm kalacaktır.

Sessizlik Suçtur: Tarih Affetmez

Bugün Gazze’de yaşananlara sessiz kalan dünya, yarın kendi sınırlarında aynı acıyı tadabilir. Çünkü zulüm, sadece uygulayanı değil, seyredeni de kirletir. Tarih, adalet karşısında susanların da yargılandığıyla doludur. Vicdanlar sustuğunda sadece insanlar değil, insanlık ölür. Bir çocuğun çığlığı, bir annenin feryadı, bir babanın gözyaşı karşısında susmak; insan olma vasfını yitirmektir.

Barış, Lüks Değil Haktır

Bugün en yüksek sesle hatırlatılmalı: Barış herkesin hakkıdır. Bu hak, herhangi bir devletin, grubun, ideolojinin lütfu değil; insan olmanın beraberinde getirdiği kutsal bir değerdir. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar artık sembolik kınamalarla değil, etkin ve yaptırım gücü olan adımlarla harekete geçmelidir. Kalıcı bir barış ancak adil bir zemin üzerine inşa edilebilir.

Yarın Geç Olabilir

Bugün Gazze, yarın başka bir coğrafya… Bugün ölenler Filistinli, yarın kim olacağını kimse bilemez. Bu nedenle yaşananlara sadece Arap ya da Müslüman sorunu olarak değil, küresel bir insanlık dramı olarak bakılmalıdır. Vicdanı olan herkesin sorumluluğu vardır. Çocuklar uyurken değil, ölürken sessiz kalınmaz. Artık “Yeter!” deme vaktidir. Dünyanın dört bir yanından yükselen sessiz haykırışlar, güçlü bir vicdani seferberliğe dönüşmelidir.

Son Söz: İnsanlığın Sınavı Gazze’de Veriliyor

Bugün Gazze’de yaşananlar sadece bir savaşın sonucu değil; aynı zamanda insanlığın sınavıdır. Bu sınavı geçmek için artık susan değil, konuşan; gören ama görmezden gelmeyen; bilen ve harekete geçen bir dünya gerekiyor. Çünkü eğer insanlık, Gazze’de ölüyorsa, aslında hepimiz biraz ölüyoruz demektir.

 

Yalçın ÇELİK

Mekatronik Yüksek Mühendisi | Teknik Öğretmen | TÜRKAV ve Türk Eğitim-Sen Üyesi | Gazeteci-Yazar