HAMD Ü SENA
Aşk kalemiyle nakşetmiş seni
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Hak lütuf edip, bahşetmiş seni
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Su sesi duysa, seni hatırlar
Gül, ıtır koksa, seni hatırlar
Gün doğsa, batsa, seni hatırlar
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Uyusa, uyansa, kuşça süzgün
Hasretle yanar da, taşça kızgın,
Gözlerinden kopmuş yaşça, üzgün…
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Vuslatı yüklenmiş kervandır o
Pervanedir çölde, virandır o,
Sensiz gözleri kan, volkandır o,
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Sana İbrahim’dir, bana Nemrut!
Sana toz kondurmaz, bana haydut!
Sana, ölse razı, bensiz hoşnut!
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Seldir durmaz, seni bulmak gaye,
Yeldir konmaz, senin olmak paye…
Güldür kokmaz, sensiz solmak diye…
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Mecnun sanır kendini, gör hele,
Efendisini takmaz, kör köle…
Ya al, ya azat et, gitmez böyle,
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Kâh anımsar, ‘’bende’’ olduğunu…
Kâh unutur, ben de olduğunu,
Benden umar, sende bulduğunu
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Ne bir töre tanır, ne bir adet,
Ne itaat eder, ne ibadet,
Sana minnet eder, bana külfet
Yürek seni bilir, bilmez beni!
‘’Sana kurban!’’ der, beni yatırır…
‘’Zekât’ın’’ eder, canım dağıtır…
Oruç tutar, beni yer bitirir,
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Baksa görmez, görse bilmez kimdir,
Ne fikre, ne bir zikre hâkimdir,
Sana can sunar, bana akimdir
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Kevser sanır, kahır ırmağını,
Bal der yutar, şeytantırnağını,
Kestim eli, kolu, parmağını…
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Dili yangındır, yakar, âh eder,
Kan kusar, şarabı perdâh eder,
Derd ehli, helâli gümrâh eder…
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Ne iştah koyar, bende ne heves,
Bana diken, aldığı her nefes,
İstersen dür, rızkını benden kes!
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Bazı bulur, Kerem’le tutuşur,
Bazı Ferhât’le, susar, konuşur,
Bazı Mecnunla, çölde buluşur
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Yola koyulsa beni götürmez
Yanına alsa, geri getirmez
Yâr, ikinize ömrüm yetirmez
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Yandı, sesini duydu duyalı
Kalmadı dünyanın moru, alı,
Sazlık türküsünde ağlar ‘’deli’’
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Mezara döndürdü cânım, hânem…
Nazınla sarhoş, gamzen meyhânem,
Dini, imanı sen, vuslat sânem,
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Vefa bilmez, ardında gezdim hep
Turna oldum, kahrında yüzdüm hep
Şükretmez, arzuhâlin yazdım hep
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Bakma yağıp, bana estiğine
Sana küsüp, beni kestiğine,
Korkudan, gelemez eteğine
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Karışır ırmak sesiyle, çağlar,
Yarışır, gökle, bulutla, ağlar,
Bezdi ondan çöl, denizler, dağlar…
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Kıskanır Davud’u, ağıt söyler,
İmrenir Yunus’a, hicret eyler,
O Musa, ben Harun, Hızr’ı neyler?
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Umar ki bir gün sana av olur,
Ceylan ceylan dağlara savrulur
Gazel gazel, aşkında kavrulur
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Cihan yalnız, ‘’gece’’ olsun ister
Çığlığı karşılık bulsun ister
Kendi kalsın, beni ‘’ölsün’’ ister,
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Gövdemi yok sayar, kaçar bazı…
Başıma şer işler, açar bazı…
Ben uslandıramam, bu aşk bâzı
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Döker diş diş, ağzımdan adını
‘’Ney!’’ üflesem, basar feryadını,
Unutturdu, uykunun tadını
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Bulmaz çare, her kime gittiysem
Dur durağı yok, ben ne ettiysem,
Nasıl yanıp, seninle tüttüysem
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Geçemez, sineği, karıncayı…
Seçemez pembeyi turuncuyu…
Maskara eder beni, gün boyu
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Ay doğar, seni hâlesi bilir…
Ben kır at, seni yelesi bilir…
Gayrı konuşmam, çilesi bilir…
Yürek seni bilir, bilmez beni!
Muhabbet şarabından, çok içti,
Kitab-ı Aşk’tan, Kur’an’a geçti,
İlhami’yi terkle, sana göçtü,
Yürek seni bilir, bilmez beni!