Türkiye'de kadın cinayetleri, her geçen gün daha derin bir toplumsal yara haline geliyor. Her sabah gazete manşetlerinde, televizyon ekranlarında veya sosyal medya akışlarında, bir kadının daha hunharca katledildiğine dair haberlerle uyanıyoruz. Bu durum yalnızca bireysel trajediler değil; toplumsal, hukuki ve kültürel bir sorunun göstergesidir. Peki, kadın cinayetleri nasıl duracak? Bunun cevabını bulmak için veriler ışığında mevcut tabloyu analiz etmeli ve çözüm önerilerini tartışmalıyız.
Tablo Ne Kadar Korkutucu?
Kadın cinayetlerini takip eden çeşitli sivil toplum kuruluşlarının (STK) verilerine göre, Türkiye’de sadece 2023 yılında 400’ü aşkın kadın öldürüldü. 2024 yılının ilk 10 ayında ise bu sayı şimdiden 350'yi aştı. Cinayetlerin yüzde 60'ından fazlası kadınların eşleri, eski eşleri, sevgilileri veya aile bireyleri tarafından işlendi. Yani kadınlar, en çok güvende hissetmeleri gereken yerlerde, en yakınlarındaki insanlar tarafından öldürülüyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporlarına göre, kadınların yüzde 80’i ayrılmak, boşanmak veya şiddet gördüğü ilişkiden kaçmak istedikleri için öldürülüyor. Diğer bir ifade ile bu cinayetler, kadınların yaşam haklarının doğrudan gasp edilmesinden kaynaklanıyor.
Kadın Cinayetlerinin Nedenleri
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği
Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliği sıralamasında oldukça gerilerde yer alıyor. Kadına yönelik şiddet, çoğu zaman patriyarkal yapının dayattığı toplumsal normlardan besleniyor. Kadınların itaat etmesi gerektiğini düşünen bir anlayış, şiddeti meşrulaştırıyor.
Cezaların Caydırıcı Olmaması
Mahkemelerde iyi hal indirimi ve haksız tahrik indirimi gibi uygulamalar, kadın cinayetlerinin artmasında önemli bir rol oynuyor. Kadını öldüren fail, kıyafet seçimi ya da bir mesajlaşma bahanesiyle savunma yapıp indirim alabiliyor. Bu durum, adalet sistemine olan güveni sarsıyor.
Yetersiz Koruma Tedbirleri
Şiddet mağduru kadınlar için çıkarılan koruma kararları çoğu zaman etkisiz kalıyor. Kolluk kuvvetlerinin şikâyetlere yeterince hızlı müdahale edememesi, faillerin kadına ulaşmasını engelleyemiyor. Elektronik kelepçe ve sığınma evlerinin yetersizliği, kadınları savunmasız bırakıyor.
Eğitim ve Farkındalık Eksikliği
Şiddetin önlenmesinde en etkili araçlardan biri eğitimdir. Ancak kadına yönelik şiddet konusunda toplum genelinde yeterli bilinç oluşturulmuş değil. Eğitim sisteminde toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik müfredat çalışmaları sınırlı.
Kadın Cinayetlerini Önlemek İçin Ne Yapılmalı?
İyi hal ve haksız tahrik indirimleri kaldırılmalı. Kadın cinayeti işleyen failler için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanmalı. Ayrıca şiddet uygulayanların psikolojik tedavi görmesi zorunlu hale getirilmelidir.
Koruma kararlarının uygulanması sıkı denetlenmeli, elektronik kelepçe uygulamaları yaygınlaştırılmalıdır. Sığınma evlerinin sayısı artırılmalı ve bu evlerde kadınlara yönelik rehabilitasyon programları başlatılmalıdır.
Okul öncesinden başlayarak toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verilmelidir. Medyada kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran içeriklere izin verilmemeli, kamu spotları ile bilinçlendirme yapılmalıdır.
Kadınların ekonomik bağımsızlıkları sağlanmalıdır. İstihdam teşvikleri ile kadınların iş hayatına katılımı artırılmalı, şiddet mağduru kadınlara maddi destek sağlanmalıdır.
Sessiz Kalmak Suça Ortak Olmaktır
Kadın cinayetleri sadece bireysel bir suç değil, toplumsal bir ayıptır. Bu cinayetler, “kadın ne yapmış ki öldürülmüş?” gibi sorularla meşrulaştırılamaz. Toplumun tüm kesimleri; hükümet, yargı, medya, STK’lar ve bireyler olarak bu sorun karşısında sesini yükseltmelidir.
Unutmayalım: Kadınların yaşam hakkı kutsaldır ve bu hakka saygı göstermek, çağdaş bir toplum olmanın en temel gerekliliklerinden biridir. Kadınlar ölmemek için direnmek zorunda kalmamalı; özgür, güvende ve eşit bir hayat sürebilmelidir. Şiddetin olmadığı bir dünya, bir hayal değil; doğru politikalarla gerçeğe dönüştürülebilir.