Başka Bir Kurumda Huzur Hakkı İle Huzur Bulunur mu?
Bir sabah uyandığınızda aklınızın çeperlerine çivi gibi çakılmış bir soru bulabilirsiniz: "Huzur hakkı tam olarak neydi?" Sanki dilimizden düşmez ama anlamı bir sis perdesinin ardında gizlidir. Kimileri için bu kelime; iyi niyetle verilen bir katkı payı, diğerleri için ise çift maaşla taçlandırılmış makam odalarında otururken kulağa gelen bir melodi.
İşte, "huzur hakkı" denilen bu muamma, Türkiye'de pek çok yöneticinin cebine sessiz sedasız giriyor. Tabii, burada önemli bir parantez açmak lazım: Bu sessizlik, paradan çok etik soruların yankısız kalmasından kaynaklanıyor.
Huzur Bulmak Mı, Köşeyi Dönmek Mi?
Bir kurumda yönetici olarak "huzur hakkı" almak kulağa hoş geliyor. Ancak birden fazla kurumda yönetici vasıfıyla maaş almak, etik ve adalet duygularının çizgilerini biraz zorlamaz mı?
Aksaray gibi Anadolu'nun sakin kentlerinde bu fenomenin var olup olmadığı düşünüldüğünde, birçok sorunun kapısı aralanıyor. Bu küçük şehirlerde "çok yönetici, az iş" ironisi, İstanbul'un bolca tartışılan çok maaşlı sistematiğini pek tabii aratmaz.
İlginçtir, bazı yöneticiler bu "huzur hakkı" maaşlarıyla şehirler arısı mekik dokurken, gerçek anlamda huzuru hangi arada yaşıyorlar? Ya da yaşıyorlar mı?
Sorular ve Huzursuzluklar
Aklımızda deli sorular dönerken, öğle vakitlerinde bir köşe kahvesinde, düldülünü asan eski bir derviş edasıyla soruların özüne inmeye çalışıyoruz:
Bir yönetici birden fazla kurumda aynı anda "tam anlamıyla" etkin olabilir mi?
Huzur hakkı denilen bu ödeme, neden sadece bir grup özel yöneticiye nasip olur da diğer emekçilere unutulur?
Bu sistem, liyakati ödüllendirmek mi yoksa biatı taçlandırmak mı amacına hizmet eder?
Huzurda Bir Paradoks
Bizi huzura ulaştırması gereken "huzur hakkı", neden genellikle tam tersi bir etki yaratıyor? Bu sorunun yanıtı belki de sistemin kendisinde gizli. Yöneticilik, bir maraton koşusu değil, ama sanki bazıları için bir şov pistine dönüşümüş durumda. Daha çok kurum, daha çok maaş, daha az sorumluluk; huzur hakkını, ironik bir şekilde "huzurdan uzak hakkına" çeviriyor.
Mizahi Bir Tavsiye
Eğer bir gün birden fazla kurumda yöneticilik teklif edilirse, şöyle derin bir nefes alın. Kendinize sorun: Bu gerçekten huzur hakkı mı, yoksa kendinizi daha da huzursuz hissettirecek bir paradoks mu? Sonuçta huzur, bir çeki defterinden çok, vicdanın içinde yatıyor olabilir.