İLMİN MAYASI VE MEYVESİ (Kıssa)
.
Sultan ikinci Murat bir gün sohbet ederken,
Konumuz ilim, âlim, tevazu olsun derken!
.
-“Âlim ile dervişin arasında ne fark var?
Öğrenmek istiyorum, sanmayın ki nifak var!”
.
“Hünkârım, izahı yok; ortama girmek lazım,
Zat’ın İlm-î halini, orada görmek lazım!
.
Tebdil-î kıyafetle şahsımızı gizleriz,
Âlim ve dervişlerde arzumuzu izleriz!”
.
Padişah bu teklifi pek yerinde bulurlar,
Veziriyle kapının tam önünde dururlar!
.
İlk Âlimler görünür gayet sakin ve sessiz,
Yürüyen ölü gibi sanırsın ki nefessiz!
.
Vezir biraz yaklaşır en öndeki Âlime;
-“Fakiri bağışlayın, acıyın şu halime!
.
Gelenlerin içinde en büyük Âlim kimdir?
Çok merak ediyorum acaba velim kimdir?"
.
Soru sorulan Âlim, soranı biraz süzer;
-“Benden ilerde kim var bilmiyorum” der geçer.
.
Aynı soruyu sonra gelene de soruyorlar;
-“Kime sorsam benim olduğumu söylüyorlar.”
.
Arkadan gelenler de benzer cevaplar verir,
Âlimlerin peşinden dervişler geliverir!
.
İlk gelen bir dervişe: -“Sanmayın niyet kemdir,
Sizlerde en bilgili en faziletli kimdir?”
.
-“Nefsine aldanmayıp ölmeden ölendir, der,
O ben değilim ama arkamdan gelendir” der!
.
İkincisi: -“Her zaman kendini bilendir, der.
Hayır; ben de değilim, arkamdan gelendir” der.
.
Diğerleri de tek tek aynı cevabı verirler.
Takdir taltif ummadan yavaş yavaş yürürler!
.
En son gelen dervişe, aynısın yönelttiler:
-“Maalesef hepsi de benden önce girdiler!”
.
Pir-î Fânî der ki; nefs, gurur abidesidir,
Tevazuysa ilmin mayası ve meyvesidir!
.
“Gurur; insanın kurdu, tevazu ziynetidir!
Benlik; nefsin şiarı, arzusu, tıynetidir!” Pir-î Fânî
.
MEHMET ŞAHAN (PİR-Î FÂNÎ)
21.02.2024 – KAPAKLI/TEKİRDAĞ