Koltuk sallanır sen düşersin.
Kaldıracak ne bir el bulursun;
Ne de bir dost…
Senin en sevdiklerinde,
Sana şakşakçılık yapanlard,a bir anda dağılır çevrenden.
Seninle işi bitmiştir aslında herkesin.
İşte o gün tek başına kaldığında muhasebe yaparsın.
Ve Koltuğun kerametini, kendinde saydığın için pişman olursun.,
Anlarsın ki !!!!
Koltuk hancı,sen yolcusun.
Geçtiğimiz yıllarda bir yazımda koltuklar kimseye baki değildir.
Gün gelir koltuk kalır,siz gidersiniz demiştim.
O günlerde, bir şeyi atlamışım,koltuklar hancı,
Oturan hep yolcu demeyi unutmuşum.
Bugüne kadar koltukların hep yerinde kaldığını;
Ama üzerinde olanlarında hep kaydığını gördüm.
Bu durum bugünden sonrada değişmeyecek…
O yüzden koltuk sahibi sevdikleriniz,
Koltuklarına sahip çıkarken,
Altlarından kaydırmazlar umarım .
Şeyh Edebâli'nin güzel bir söz var.
Derki Şeyh Edebâli "Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir."
Hiç şüphe yok ki, büyüklerimiz bu sözleri boşuna söylemedi.
Şöyle bir geçmişe doğru bakalım.
Hangi koltuklarda kimler oturuyordu,
Bugün o koltuklarda kimler oturuyor.
Her koltuğa oturan yüksekte olunca kendini güvende hissetti,
Aşağıdakilerini görmedi bile.
Ama,aşağıdakileri gerçekte güvende olanlardı ....
Konfüçyüs 'un şu sözü hep etkilemiştir beni :
"Yüksek bir mevkiye sahip olmadığından dolayı telaşlanma.
Asıl o mevkiye lâyık olup olmayacağından endişe et"
(Konfüçyüs)
Gerçektende o mevkiye ne kadar layığız, ne kadar değiliz.
Bunu yanımızdaki şakşakçılık yapıp,"Aslansın, kralsın,büyüksün, şöylesin böylesin " diyenlerin sözleriyle anlıyorsak,baştan kaybettik demektir.
Ah şu koltuklar,
Kimlerin altından sabun gibi kaymadı.
Kayan koltukları ise; şakşakçılar bile tutamadı benden demesi……