Türkiye, tarımda büyük potansiyele sahip
Geçtiğimiz gün bir pazara gittim ve herhangi bir domates tezgahındaki domateslere baktım. Ne kokusu var ne de görüntüsü gerçek bir domatese benziyordu. Üzerine “domates” yazmasalar, anlamayabilirdim!
Korkunç! Bu tür durumlar, tüketicilerin sağlığını tehdit eden ve gıda güvenliği açısından ciddi sorunlara yol açan bir gerçeği gözler önüne seriyor.
Türkiye, tarımda büyük bir potansiyele sahip. Ülkemizin verimli toprakları, çeşitli iklim şartları ve bu coğrafyada yetişen zengin tarımsal ürün çeşitliliği, tarım alanında bir cennet olduğunu gösteriyor. Ancak bu potansiyeli yeterince değerlendiremiyoruz. Her yıl ürettiğimiz milyonlarca ton tarımsal ürünün büyük bir kısmı yurtdışına ihraç ediliyor. 2020 yılı verilerine göre, tarımsal üretimimizin %25’i dış ülkelere gönderiliyor.
Ancak bu durum, iç piyasada yaşanan kalitesizlikleri ve gıda güvenliği problemlerini göz ardı etmememiz gerektiği gerçeğini de beraberinde getiriyor.
Kaliteli ürünlerin yurtdışına göndermesi
Üreticilerimizin en kaliteli ürünleri yurtdışına göndermesi, iç piyasadaki gıda kalitesinin düşmesine neden oluyor. Bu da demektir ki, ailelerimiz, çocuklarımız ve bizler bu kalitesiz ve genellikle ilaçlı ürünleri tüketmek zorunda kalıyoruz. Tarımda kaliteyi artırmak için daha fazla eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına ihtiyaç var. Ayrıca, denetimlerin artırılması ve gıda güvenliği standartlarının sıkı bir şekilde uygulanması, sağlıklı gıda tüketimi açısından kritik öneme sahip.
Her yıl haberlerde şu başlıkları sıkça görüyoruz:
"X ülkesine giden elmalarda 'istenen şartlar yakalanmadığı için/kalıntı bulunduğu için' elmalar geri gönderildi..." Bu tür haberler çıkınca herkes bu ürünlerin iç piyasaya dağıldığını iyi biliyor. Bu, korkunç bir senaryo!
Gıda güvenliği
Benzer bir durum, Çernobil nükleer kazasından sonra yaşandı. Karadeniz'deki çaylar herkes tarafından tüketildi. Birçok insan bu sebeple, ismini bile yazmak istemediğim hastalıklara yakalandı! İnsan sağlığı bu kadar ucuz olmamalı ve bu konular bu kadar basit olmamalı.
Gıda güvenliği, toplum sağlığını doğrudan etkileyen bir meseledir. Son yıllarda gıda kaynaklı hastalıkların artışı, bu konudaki endişeleri daha da artırıyor. 2020 yılında yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de gıda kaynaklı hastalıkların %40’ı tarım ürünlerinden kaynaklanıyor. Ciddi bir rakam, öyle değil mi?
Avrupa'daki marketleri internet üzerinden araştırıyorum. Bir vatandaş olarak etiketlere dikkat ediyorum. Türkiye'de üretilen ürünleri raflarda görmek beni gururlandırıyor! Ancak işin kötü tarafı, o ürün hakkında yorumları incelediğimde Türkiye'deki üründen daha lezzetli olduğu gerçeği beni sinirlendiriyor. Nasıl olabilir?
Eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları
Türkiye'deki yerel pazarlarda ve marketlerde karşılaştığım bu tür kalitesiz ürünler, üreticilerin ve tüketicilerin sorumluluğunu artırıyor. Üreticiler, kaliteli ürünler yetiştirmek için daha fazla çaba sarf etmeli ve bu konuda bilinçlenmelidir. Tüketiciler ise alışveriş yaparken daha seçici olmalı ve sağlıklı gıda tercihlerine yönelmelidir. Ancak bir süre sonra vatandaşlar buna mecbur bırakılıyor. Sıradan bir meyve pazarında bile durum içler acısıyken insanlar ne yiyip neyle beslenecek; anneler çocuklarına ne yedirecek?
Eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarının artması, gıda güvenliği konusunda farkındalık yaratmak adına çok önemlidir. Çocuklarımıza sağlıklı gıda tüketimi alışkanlıklarını kazandırmak, geleceğin sağlıklı nesillerini yetiştirmek için kritik bir adımdır.
Tarımda kalite ve gıda güvenliği
Okullardaki kantinlerde verilen yiyecekler ve yapılan yemeklerin içine konulan malzemeler o kadar kritik ki... Çocuklar, geleceğimizi oluşturacak ve gelişme çağındayken kalitesiz besinlere maruz kaldıklarında her türlü hastalığa yakalanabilirler.
Tarımda kalite ve gıda güvenliği konusunda hepimizin sorumlulukları var. Üreticiler, kaliteli ürünler yetiştirirken; tüketiciler de bu ürünleri talep ederek desteklemeli. Sağlıklı bir nesil yetiştirmek, sağlıklı gıda ile mümkün olacaktır. Hep birlikte daha sağlıklı bir gelecek için neler yapabileceğimizi düşünmeliyiz.
Daha kaliteli gıdalara ulaşmanın kolay olduğu zamanlar dilerim.
Editörden
Türkiye için ihracat yapmak büyük önem taşıyor. Hepimiz ihracat yapmalıyız. Tarımda da durum böyle elbette; ancak, ülkemizde tükettiğimiz her şey giderek daha düşük kaliteye dönüşüyor. Ürettiğimiz en kaliteli ürünler yurtdışına giderken, kendi çocuklarımız, ailelerimiz ve bizler en alt kalitedeki, ilaçlı ve kalıntılı ürünlere mahkum kalıyoruz. Hatta yurtdışına gönderilen ve kontrollerden geçemeyen ürünler, iç piyasaya geri dağıtılabiliyor. Gıda konusu, her şeyden daha önemli ve bu alanda daha dikkatli olmalıyız.