kıssa MÜSLÜMANA HARAM
.
Bir vakitler Bursa’da Müslüman’ın birisi,
Bir çeşme yapar ama ibretliktir gerisi!
.
Kitabeye yazdığı görülmemiş dramdır:
“Her kula helâl, Müslüman’a haramdır!”
.
Osmanlı’nın başkenti Bursa birden karışır,
Herkes gider kadıya şikayette yarışır!
.
Adamı yakalayıp getirirler huzura,
Kadı öfkeyle sorar fitne yayan muzura:
.
“Bu nasıl bir fitnedir? Her kula helal dersin,
Din-i Mübin İslâm’ı bu haktan men edersin!
.
Olacak iş midir bu, aklını mı yitirdin?
Geçerli sebep yoksa hayatını bitirdin!”
.
- “Müsaade buyurun; elbet sebebi vardır,
Lakin ispat gerekir, çözüm yeri de dardır!”
.
“Ne delili be adam! Düpedüz bizi kardın,
Müslüman bir devlette sen ki fitne çıkardın!
.
Bil ki yüce devletin ahalisi neciptir,
Senin gibi fitnenin derhal katli vaciptir!”
.
Kadı kızmış olsa da çok merak ediyormuş,
“Söyle nedir gerekçen?” diye adama sormuş!
.
- “Bir tek Sultan’a derim” diye cevap verince,
Bir korkudur başlamış, sinirler gerilince!
.
Söz Sultan’a ulaşmış hemen defter dürülmüş,
Adam derdest edilip saraya götürülmüş!
.
Padişah sinirlenmiş bir yandan da meraklı,
“Derdin nedir be adam! Dilinde neler saklı?
.
Bu nasıl bir iştir ki; hem çeşmeyi yaparsın,
Hem de her kula helal, bize haram yazarsın!”
.
Adam, başı önünde başlamış konuşmaya;
- “Delilim vardır, lâkin; ispat istiyor baya!
.
“Ya o delil dediğin fazla sağlam değilse,
Senin delil bildiğin haklı bağlam değilse!”
.
- “Bilmez miyim Sultanım, işin sonu nicedir;
O zaman da hükmüne boynum kıldan incedir!”
.
“Eeee! Anlat şimdi bana, delilin aslı nedir?
Aksi halde görürsün, zelilin faslı nedir!”
.
- “Herhangi bir havradan sıradan bir Haham’ı,
Sebepsiz tutuklayın, sonra gelsin devamı:
.
Bir haftanın sonunda bakın neler olacak,
Kimler arayıp sorup kimler bura dolacak?”
.
Dedikleri yapılmış, Haham atılmış dama;
Merakla beklemişler, inanmışlar adama!
.
Azınlıklar bir oldu en başta Museviler,
Toplanıp, padişahın huzuruna geldiler!
.
- “Ne oluyor Sultanım; bu nedir, bu ne zulüm?
Haham için utançtır , bundan hafiftir ölüm!
.
Biz Haham’a kefiliz, kimse vebal almasın;
Ne derseniz yaparız, daha mağdur olmasın!”
.
Çeşitli ülkelerden bir çok elçiler gelmiş,
Mektupların ne başı ne arkası kesilmiş!
.
Hafta dolunca adam: “Sultanım, vakit tamam;
Bırakmak lazım gelir, çıksın artık Haham!”
.
Haham’ı bırakmışlar, azınlıklar çok mutlu;
Bu yüzden de Sultan’a hediyeler sunuldu!
.
- “Sultanım, bu defa da herhangi bir papazı;
Alsınlar kiliseden, yankılansın avazı!”
.
Aynı şekilde papaz ayininden alınmış,
Kilisenin içine bir meraktır salınmış!
.
Sarayın kapısında tepkiyi arttırmışlar,
Bir haftanın sonunda onu bıraktırmışlar!
.
Mutluluklar, sevinçler; teşekkürler, şükranlar,
Birbiri ardı sıra hediyeler, ikramlar!
.
Sultan demiş: “Bitti mi, var mı başka yapacak,”
Adam demiş: “Sultanım, bu son arzum olacak!”
.
“Bu defa da olacak her ne ise isteğin,
Şimdi söyle bakalım nedir bizden dileğin!”
.
- “Sultanım, zatınızdan istenen son izindir;
Bir hafta bekleyelim sonra hüküm sizindir!
.
Efendim, Bursa’mızda en sevilen alimi;
Minberinden alsınlar test edin ahalimi!”
.
Adamın dediğini tam vaktinde yapmışlar,
Hutbenin ortasında yaka-paça kapmışlar!
.
Bir Allah kulu çıkıp, ne oluyor sormamış;
Hocanın derdestini hayra bile yormamış!
.
Hiç olmazsa vaazı bitirseydi denmemiş,
Kimse Hocadan yana bir tek kelam etmemiş!
.
Bir hafta geçmiş ama ne gelen var ne giden;
Cemaatten çıkmamış Hocanın hakkın güden!
.
Herkes halinden memnun, başlamış dedikodu:
- “Kim bilir ne yaptı da hemen zindana kondu!”
.
- “Biz onu adam bilmiş ve hoca bellemiştik,
Çok büyük alim diye hep namaza gelmiştik!”
.
- “Acırım arkasında kıldığım namazlara,
Yanarım sonrasında yaptığım niyazlara!”
.
Padişah, Kadı ve adam izlediler her şeyi;
Bu üç olaydan sonra anladılar gerçeği!
.
Padişah adama sormuş: “Eee, ne olacak şimdi?”
- “Bırakmanın vaktidir, süre dolacak şimdi!”
.
- “Bir de özür dileyip helallik almak lazım,
Hocayı memnun edip, evine salmak lazım!”
.
“Haklısın” demiş Sultan, hemen emir buyurmuş;
İçten gelen özrünü o Hocaya duyurmuş!
.
Adam başı önünde konuşmuş gayet üzgün,
Can alıcı soruyu sorarken gayet düzgün:
.
- “Söyle şimdi Sultanım bu vebal silinir mi?
Böyle Müslümanlara, su helâl edilir mi?”
.
Sultan tebessüm etmiş, acı duyar hal ile;
“Hava bile haramdır, bunlara hava bile...”
.
Pir-î Fânî der ki gör; inancını, düşünü,
Ona sahip olmazsan çok döversin döşünü!
.
MEHMET ŞAHAN (PİR-Î FÂNÎ)
01.01.2024 – KİLİS

