Mehmet ŞAHAN (PİR-Î FÂNİ)


kıssa MÜSLÜMANA HARAM

(PİR-Î FÂNÎ)-kıssa MÜSLÜMANA HARAM


kıssa MÜSLÜMANA HARAM

.

Bir vakitler Bursa’da Müslüman’ın birisi,

Bir çeşme yapar ama ibretliktir gerisi!

.

Kitabeye yazdığı görülmemiş dramdır:

“Her kula helâl, Müslüman’a haramdır!”

.

Osmanlı’nın başkenti Bursa birden karışır,

Herkes gider kadıya şikayette yarışır!

.

Adamı yakalayıp getirirler huzura,

Kadı öfkeyle sorar fitne yayan muzura:

.

“Bu nasıl bir fitnedir? Her kula helal dersin,

Din-i Mübin İslâm’ı bu haktan men edersin!

.

Olacak iş midir bu, aklını mı yitirdin?

Geçerli sebep yoksa hayatını bitirdin!”

.

- “Müsaade buyurun; elbet sebebi vardır,

Lakin ispat gerekir, çözüm yeri de dardır!”

.

“Ne delili be adam! Düpedüz bizi kardın,

Müslüman bir devlette sen ki fitne çıkardın!

.

Bil ki yüce devletin ahalisi neciptir,

Senin gibi fitnenin derhal katli vaciptir!”

.

Kadı kızmış olsa da çok merak ediyormuş,

“Söyle nedir gerekçen?” diye adama sormuş!

.

- “Bir tek Sultan’a derim” diye cevap verince,

Bir korkudur başlamış, sinirler gerilince!

.

Söz Sultan’a ulaşmış hemen defter dürülmüş,

Adam derdest edilip saraya götürülmüş!

.

Padişah sinirlenmiş bir yandan da meraklı,

“Derdin nedir be adam! Dilinde neler saklı?

.

Bu nasıl bir iştir ki; hem çeşmeyi yaparsın,

Hem de her kula helal, bize haram yazarsın!”

.

Adam, başı önünde başlamış konuşmaya;

- “Delilim vardır, lâkin; ispat istiyor baya!

.

“Ya o delil dediğin fazla sağlam değilse,

Senin delil bildiğin haklı bağlam değilse!”

.

- “Bilmez miyim Sultanım, işin sonu nicedir;

O zaman da hükmüne boynum kıldan incedir!”

.

“Eeee! Anlat şimdi bana, delilin aslı nedir?

Aksi halde görürsün, zelilin faslı nedir!”

.

- “Herhangi bir havradan sıradan bir Haham’ı,

Sebepsiz tutuklayın, sonra gelsin devamı:

.

Bir haftanın sonunda bakın neler olacak,

Kimler arayıp sorup kimler bura dolacak?”

.

Dedikleri yapılmış, Haham atılmış dama;

Merakla beklemişler, inanmışlar adama!

.

Azınlıklar bir oldu en başta Museviler,

Toplanıp, padişahın huzuruna geldiler!

.

- “Ne oluyor Sultanım; bu nedir, bu ne zulüm?

Haham için utançtır , bundan hafiftir ölüm!

.

Biz Haham’a kefiliz, kimse vebal almasın;

Ne derseniz yaparız, daha mağdur olmasın!”

.

Çeşitli ülkelerden bir çok elçiler gelmiş,

Mektupların ne başı ne arkası kesilmiş!

.

Hafta dolunca adam: “Sultanım, vakit tamam;

Bırakmak lazım gelir, çıksın artık Haham!”

.

Haham’ı bırakmışlar, azınlıklar çok mutlu;

Bu yüzden de Sultan’a hediyeler sunuldu!

.

- “Sultanım, bu defa da herhangi bir papazı;

Alsınlar kiliseden, yankılansın avazı!”

.

Aynı şekilde papaz ayininden alınmış,

Kilisenin içine bir meraktır salınmış!

.

Sarayın kapısında tepkiyi arttırmışlar,

Bir haftanın sonunda onu bıraktırmışlar!

.

Mutluluklar, sevinçler; teşekkürler, şükranlar,

Birbiri ardı sıra hediyeler, ikramlar!

.

Sultan demiş: “Bitti mi, var mı başka yapacak,”

Adam demiş: “Sultanım, bu son arzum olacak!”

.

“Bu defa da olacak her ne ise isteğin,

Şimdi söyle bakalım nedir bizden dileğin!”

.

- “Sultanım, zatınızdan istenen son izindir;

Bir hafta bekleyelim sonra hüküm sizindir!

.

Efendim, Bursa’mızda en sevilen alimi;

Minberinden alsınlar test edin ahalimi!”

.

Adamın dediğini tam vaktinde yapmışlar,

Hutbenin ortasında yaka-paça kapmışlar!

.

Bir Allah kulu çıkıp, ne oluyor sormamış;

Hocanın derdestini hayra bile yormamış!

.

Hiç olmazsa vaazı bitirseydi denmemiş,

Kimse Hocadan yana bir tek kelam etmemiş!

.

Bir hafta geçmiş ama ne gelen var ne giden;

Cemaatten çıkmamış Hocanın hakkın güden!

.

Herkes halinden memnun, başlamış dedikodu:

- “Kim bilir ne yaptı da hemen zindana kondu!”

.

- “Biz onu adam bilmiş ve hoca bellemiştik,

Çok büyük alim diye hep namaza gelmiştik!”

.

- “Acırım arkasında kıldığım namazlara,

Yanarım sonrasında yaptığım niyazlara!”

.

Padişah, Kadı ve adam izlediler her şeyi;

Bu üç olaydan sonra anladılar gerçeği!

.

Padişah adama sormuş: “Eee, ne olacak şimdi?”

- “Bırakmanın vaktidir, süre dolacak şimdi!”

.

- “Bir de özür dileyip helallik almak lazım,

Hocayı memnun edip, evine salmak lazım!”

.

“Haklısın” demiş Sultan, hemen emir buyurmuş;

İçten gelen özrünü o Hocaya duyurmuş!

.

Adam başı önünde konuşmuş gayet üzgün,

Can alıcı soruyu sorarken gayet düzgün:

.

- “Söyle şimdi Sultanım bu vebal silinir mi?

Böyle Müslümanlara, su helâl edilir mi?”

.

Sultan tebessüm etmiş, acı duyar hal ile;

“Hava bile haramdır, bunlara hava bile...”

.

Pir-î Fânî der ki gör; inancını, düşünü,

Ona sahip olmazsan çok döversin döşünü!

.

MEHMET ŞAHAN (PİR-Î FÂNÎ)

01.01.2024 – KİLİS