Murat Mustafa Ciritçi

Tarih: 07.11.2024 17:32

Mevlâna’nın Dört Kapı Hikayesi                                                                                                          

Facebook Twitter Linked-in

Editörden

Mevlâna’nın dört kapı hikayesi, insanın ruhsal yolculuğunu ve manevi mertebelerini sade ama etkileyici bir dille anlatır. Şeriat, tarikat, marifet ve hakikat kapılarından geçen bireylerin tepkileri üzerinden, insanın içsel gelişim süreçleri ve olgunluk seviyeleri resmedilir. Bu hikaye, davranışlarımızın ardındaki derin anlamları sorgularken, her kapının bizlere ayrı bir öğreti sunduğunu vurgular. Mevlâna’nın eşsiz bakış açısıyla bu yolculuk, okura derin bir içsel farkındalık sunar.


Öğrencilerden biri Mevlâna'ya sormuş

Mevlâna’nın Dört Kapı Hikayesi

Öğrencilerden biri Mevlâna'ya sormuş: “Efendim, bu dört kapı meselesini pek anlamıyorum. Bana anlayabileceğim bir dille anlatır mısınız?”

Mevlâna cevap vermiş:

“Şimdi bak, karşı medresede ders çalışan dört kişi var ve hepsi rahlelerine eğilmiş. Sen git, hepsinin ensesine birer şamar at, sonra gel anlatayım.”

Dört kapı

Öğrenci gitmiş, birincinin ensesine bir tokat atmış. Tokadı yiyen kişi derhal ayağa kalkıp arkasını dönmüş ve daha güçlü bir tokatla Mevlâna'nın öğrencisini yere yıkmış. Öğrenci dayağı yemiş,geri dönecek, ama hocasınaitaat etmek zorunda.

Yaradana güvenip ikinciye de bir tokat atmış. O da kalkıp elini kaldırmış; tam tokadı vuracakken vazgeçip yerine oturmuş.

Öğrenci devam etmiş, üçüncüye de tokat atmış. Üçüncü kişi sadece kafasını çevirip bakmış ve çalışmasına devam etmiş.

Dördüncü tokadı yemesine rağmen hiç oralı olmadan çalışmasına devam etmiş.

 

Mevlâna şöyle demiş: “İşte sana örnekler:

Öğrenci, Mevlâna'ya dönmüş ve olanları anlatmış. Mevlâna şöyle demiş: “İşte sana örnekler:

Birinci kişi, şeriat kapısını geçmiş biriydi. Şeriatta ‘kısasa kısas’ olduğu için, tokadı yiyince kalkıp aynısını sana iade etti.

İkinci kişi, tarikat kapısındadır. Tokadı yiyince o da kalktı, tam iade edecekken tarikat öğretisinde verdiği söz aklına geldi: ‘Sana kötülük yapana bile iyilik yap.’ Bu yüzden döndü ve oturdu.

 

Hakikat kapısı

Üçüncü kişi, marifet kapısına kadar gelmiştir. İyinin ve kötünün tek Yaradan’dan geldiğine inanır. Yaradan bu kötülükte kimi aracı etti diye merakla dönüp baktı.

Dördüncü kişi ise hakikat kapısını geçmiştir. İyinin ve kötünün tek sahibi olduğunu ve aynı olduğunu bilir. Bu yüzden dönüp bakmadı bile…”


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —