Uğur UTKAN


MİLLİ MÜCADELE'MİZİN MANEVİ SESİ VE SARIKLI YİĞİTLERİN KIŞLASI OLAN SADİ TEKKESİ

MİLLİ MÜCADELE'MİZİN MANEVİ SESİ VE SARIKLI YİĞİTLERİN KIŞLASI OLAN SADİ TEKKESİ


MİLLİ MÜCADELE'MİZİN MANEVİ SESİ VE SARIKLI YİĞİTLERİN KIŞLASI OLAN SADİ TEKKESİ

1 asır evvel Müslüman Türk milletinin her türlü özverili fedakarlıklarla verdiği Millî Mücadele’miz asırlardır yaşadığımız bu topraklarda bir var olma yok olma savaşıydı. Gelecek nesillerin bu mukaddes direnişi her yönüyle bilmesi açısından siyasi ve harp tarihi anlatımının yeri oldukça önemlidir ve resmi tarihin çizdiği sınırların dışına çıkmak gerekir. Çünkü İstiklâl hareketimizin manevî boyutu resmi tarih nezdince es geçilmiş ve sönük bırakılmıştır. Oysa Millî Mücadele’mizdeki en büyük motivasyon şüphesiz maneviyattı ve Osmanlı’nın uzun yıllar boyunca Trablusgarp, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları gibi üç büyük savaştan çıktıktan sonra halkımızın maddi kaynakları tükenmiş, vatan evlatlarının cümlesi şehit olmuş, pek çoğu esir düşmüş, gazi kalıp geri dönebilenler de ya hasta olarak ya da sakat kalarak evlerine dönebilmiştir. Ödenen bu kadar bedele rağmen mukaddes vatan toprakları, kirli düşman çizmeleriyle pisleniyor ve maddi kaynakları tükendiği gibi moral bakımından da bitmiş olan halkı vatan müdafaası için son bir savaşa ikna etmek hiç kolay değildi. Halkımız içinde bulunduğu her sefil günü sağ salim atlatabildiği için Allah’a şükrediyordu ve Türk milletinin Allah’tan gayrı yardımcısı kalmamıştı. İşte böyle bir dönemde başta Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere Milli Mücadele’yi gerçekleştiren kadrolar, halkı vatan müdafaası için son bir savaşa ikna edebilmek adına maneviyatın en büyük moral kaynağı olduğunu görmüş ve bu yüzden Ankara’daki Meclis binasını dualarla açmak, İslam dünyasıyla irtibata geçmek gibi hamleler başta olmak üzere halkın dini, vahdeti, manevi duygularını harekete geçirecek adımlar atmışlardır. Başta cihat kavramı olmak üzere İslami vurgular içeren söylemlerin bolca kullanılmasına dikkat edilmiş, Kurtuluş Savaşı’nın hilafeti kurtarmayı gaye edindiği gibi açıklamalar yapılmıştır. Ayrıca bu süreçte Müslüman bir kadının peçesini açmaya çalışan işgalci bir Fransız askerine karşı silahıyla müdahale ederek mütedeyyin Anadolu insanını ateşleyen Sütçü İmam’dan, Mevlevihane’lere kadar Milli Mücadele’ye katkılar sunmuş sarıklı yiğitler benim kanımca istiklalimizin asıl mimarlarıdır ki Müslüman Türk milletinin o kara günlerde ihtiyaç duyduğu azim ve kararlılığı ateşleyen de bu faktörlerdir.

 

İşte istiklalimize sunduğu katkılara karşın resmi tarihin gölgede bırakmaya ve unutturmaya çalıştığı, sarıklı yiğitlere kışla olmuş, Milli Mücadele’mizin de manevi haykırışı olmuş Sadi Tekkesi’ni ele almazsak tarih anlatımına vurulan esaret zincirlerini olağanlaştırmış, meşrulaştırmış oluruz.

 

Bu Sadi Tekkesi ki, 19 Mayıs 1919'da Kurtuluş Savaşı kararının verilmesinin odak noktalarından biriydi…

 

Samsun’da baskın durumda olan ve Samsun halkına işkence eden işgalcilerin işbirlikçileri Ermeni ve Rum çetelerine karşı kurulan

Samsun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti işte bu tekkede vücut bulmuş ve özellikle 1919-1920 yıllarında cemiyet aktif olarak faaliyetlerini bu tekkede yürütmüştür. 

Milli Mücadele yıllarında Erzurum ve Sivas Kongreleri sonucunda seçilen Temsil Heyeti ile irtibat Sadi Tekkesi'nden sağlanırken aynı şekilde Şeyhi Halil oğlu Şeyh Hacı Mehmed Mehdi Efendi, Boşnakzade Süleyman Bey, Sultani Mektebi Müdürü Mustafa Adil, Cemiyet Azalarından Mühendis İrfan, Muharrir Ethem Veysi Bey ve Osman Tobruğ’un katılımlarıyla yazışmalar yine Sadi Tekkesi’nde yapılıyordu. Ayrıca bir yandan telgrafların güvenilir kişilere okutulan mekan olan Sadi Tekkesi'nde Samsun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne gizli gizli aza kaydı da yapılıyordu. Yani Milli Mücadele’nin göbeğinde olan mekanlardan birisinin Sadi Tekkesi olduğunu pekala söyleyebiliriz.

 

Samsun’daki Sadi Tekkesi'nin şeyhi olan Hacı Mehmed Mehdi Efendi, Milli Mücadele ruhunu taşıyan ve Türk milletinin bağımsızlığı için mücadele edecek herkesi bu tekkeye davet ederek, 'Buranın kapıları sizlere sonuna kadar açık. Bütün çalışmalarınızı burada yapabilirsiniz’ demiş ve bizzat kendisi de Samsun Müdâfaa-i Hukuk Cemiyetinin kurucularından biri olmuştur. Böylesine karanlık bir dönemde tekkenin şeyhi olan Şeyh Hacı Mehmed Mehdi Efendi kendisini vatanın ve milletin kurtuluşuna adamış bir insandı.

 

Ayrıca Mustafa Kemal Paşa'nın tarihi Havza Mitingi öncesinde bir avuç Samsun ahalisi ile gizlice buluştuğu yer olan Sadi Tekkesi, çetelerin saldırılarına karşı ilk direniş planlarının hazırlandığı ve bunların stratejileri üzerine çalışıldığı bir mekandır. 

 

Ezcümle Sadi Tekkesi, Millî Mücâdele'ye kadar verdikleri hizmetin yanında, Millî Mücâdele safhasında da, büyük hizmetlere imza atmıştır. Bu yüzden tarihimizde önemi büyük olan bir mekan olan Sadi Tekkesi’nin her köşesinde Müslüman Türk'ün şahlanış, dertleniş, derleniş ve diriliş mücâdelelerinin izlerine rastlamak mümkündür. Bundan dolayıdır ki Sadi Tekkesi Milli Mücadele’mizin manevi sesi olmasının yanında aynı zamanda sarıklı yiğitlerin de kışlası olmuştur.

 

Bu yüzden resmi tarih yazmasa da Kurtuluş Savaşı'nın gazi derviş ve şeyhleri olduğu gibi gazi tekkeleri de vardır ve Sadi Tekkesi gazi tekkelerin en önde gelenlerindendir.

 

1925 yılında tekkelerin kapatılmasından sonra eve dönüştürülüp zamanla metruk bir hale gelen Sadi Tekkesi, adeta kasıtlı olarak yok edilmeye terk edilse de gölgede kalan gerçeklerin anlaşılması ve tarih anlatımına vurulan zincirlerin arka arkaya kırılması neticesinde yakın tarihimizin gerçeklerini girift bir muammaya dönüştüren ve bu gerçeklerin bir kısmını küller altında bırakan dinamiklerin değişime sürecine girmesiyle makus talihinden kurtulmaya başlamıştır. 

 

2013 yılında restore edilerek Samsun Kuva-yi Milliye Müzesi'ne dönüştürülmüştür.